Temmuz- Ağustos ayı yaklaştığında Türk Silahlı Kuvvetlerin 1974 tarihinde gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı gelir, aklıma. O nedenle bu gün sizlere bu Harekatının bir başka önemli kahramanını tanıtmaya çalışacağım.

Daha Teğmen rütbesindeyken gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekatı’nda gösterdiği kahramanlıklar Türk ulusunun göğsünü kabartır niteliktedir. Hele konu savaş olunca ölümü göze alan Türk’lerin bir yumruk olduğunda düşmana nasıl korku saldığını göstermesi bakımından da bir örnektir, bu savaş!

BU KAHRAMANIN ADI: C.Tamer Uman… Emekli Piyade Binbaşı… Genç yaşta neden emekli olduğunun gerekçelerini, yayınladığı iki kitabın satırlarında bulabilirsiniz.

Emekli olduktan sonra, Kıbrıs Barış Harekatı esnasında başından geçenleri Harp Ceridesi titizliğiyle günbegün kaydetmiştir. Zamanı geldiğinde tüm gerçekleri “Savaş ve Aşk” adlı ilk kitabına aktararak 2020 yılında okuyucuyla buluşturmuştur.

NOT: HARP CERİDESİ Askeri bir harekatın ( SAVAŞ) başından sonuna kadar gidişatının zaman sırasına göre kaydedildiği çok kıymetli bir belgedir.

İstanbul Personel Okul Komutanlığı’nda görevliyken tanıma imkanı bulmuştum kardeşim C.Tamer Uman’ı …

Konuyla yakından ilişkisi olması nedeniyle ismine aşina olduğunuz bir başka kahramanı anmadan geçmek olmaz.

Onun adı ise Muzaffer Tekin’dir. Beni takip eden kıymetli okurlarım bu isme aşinadır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatında gösterdiği üstün başarılarından dolayı kendisine daha Teğmen rütbesindeyken Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Üstün Cesaret Ve Feragat Altın Madalyası verilmiştir.

2015 yılının bir Nisan’ında kaybettiğimiz ve fakat yüreklerimizde taht kurmuş olan Muzaffer Tekin’i daha yakından tanımak isteyenler için beşinci ölüm yıldönümü olan 01 Nisan 2020 yılında kaleme aldığım aşağıdaki yazımı tekrar sunmaktan şeref duyarım.

https://www.oncevatan.com.tr/olumsuz-kahramanlar-unutuldugunda-olurler

Kıbrıs’ta tarih yazan bu iki kahramanın yollarının nerede kesiştiğini ve gelişerek her konuda birbirine ölünceye kadar sadakat yemini ettiği ‘KAN KARDEŞLİK’ seviyesine nasıl ulaştığını merak edenler için sevgili kardeşim C.Tamer Uman’ın 2022 yılında okuyucuyla buluşturduğu “Son Şövalye Muzaffer Tekin” adlı kitabını okumalarını şiddetle tavsiye ederim.

Şimdi de C. Tamer Uman’ın kaleme aldığı ve beni duygusal anlamda çok etkileyen “Savaş ve Aşk” adlı kitabı hakkındaki düşüncelerime geldi sıra…

Kahraman kardeşimin bir solukta okuduğum kitaplarını, bu coğrafyanın yetiştirdiği ve romanları çok ilgi gören bir yazarın İsyan günlerinde  aşk, ve Ölmek Kolaydır Sevmekten gibi romanları ile karşılaştırdığımda “İşte Tamer Uman farkı budur” dedim.

Anılan zat-ı muhteremin siyasete bulaşarak roman yazarlığını ikinci plana atmasıyla olanlar olmuş ve kan kusan kalemiyle çok insanı mağdur etmiştir!

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden bir gün önce sarf ettiği sözleriyle FETÖ terör örgütüne yardım ve yataklık etmek , darbeye çanak tutmak suçlarından gözaltına alınmıştır. Dört buçuk yıl yattıktan sonra ceza evinden çıkmıştır! Dersini almış olacak ki şu sıralar sessizliğe gömülmüştür.

Gelelim can kardeşim, silah arkadaşım C.Tamer Uman’a.!.

Yazar değildir, ve böyle bir iddiası da yoktur.

Kitapları bir editörün denetiminden geçmediği için ufak tefek kelime ve cümle hataları olmuştur. Ancak gerçeklerin anlaşılır olması için kullandığı akıcı lisanının hatırına yazım hatalarını görmezden geleceğinize inanıyorum.

Vatanını çok seven ve her kim olursa olsun (Yahudi, Hıristiyan vb.) konu SAVAŞ olunca insani duyguları çok yüksek yaşayan kahraman Türk Askeridir, O!...

Komandodur. Paraşütçüdür. Adam gibi adamdır. Vefalıdır. Sadakati tartışılmaz. Aşk ve savaş kitabında yazdıklarının altına bu nedenlerle hiç çekinmeden imzamı atarım.

SONUÇ OLARAK:

Tüm dünyanın örnek aldığı, başarısı tartışılmaz 1974 Kıbrıs Barış Harekatının şimdilerde hangi aşamada olduğunu üzülerek birkaç cümleyle belirtmek isterim.

Konu Kıbrıs Barış harekatı olunca; savaşlarla doğmuş, dünyanın en güçlü ordularından biri olmayı başarmış ve ölüm korkusunu bünyesinden atmış asil Türk Askerinin  harbe hazırlık tatbikatlarını yerinde izlemek  için “Sıra Bekliyorlardı” o dönemin yabancı ülkelerinin askeri temsilcileri. 

Gelin görün ki 1974’den bu yana geçen 48 yılda Türk ulusunun  göğsünü kabartan başarıları, küresel çeteye hizmet eden Sosyal  Medya’nın art niyetli kalemşorlarınca sahte bir tarih yazılarak gölgelenmiştir.

Bu konuda son dileğin nedir derseniz?! “Mücadelelerdeki başarıları masa başında kaybetmemeyi öğrenmeliyiz artık” derim!

……..NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!...