İSTANBUL

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi tarafından Kızlarağası Medresesi'nde gerçekleştirilen etkinlikte konuşan İbrahim Hakkı Hafız'ın oğlu İsmail Hakkı Hafız, geçmişi yad eden bir program tertip ettikleri için TYB İstanbul Şubesi yönetimine teşekkürlerini ileterek, "Babam tiyatrocuydu. Vefat edeli 18 yıl oldu. Hasan Nail Canat ile Anadolu'yu gezip tiyatro oyunları sergilediler. Profesyonel anlamda ilk birlikte oyunları Moskof Sehpası'ydı. Bu oyunla turnelere çıkarlardı. Zor koşullarda birlik olarak çok önemli işler başardılar. O zaman az sayıda sanatçılardı ama çok önemli oyunlar ortaya koydular" dedi.
[caption id="attachment_65887" align="aligncenter" width="180"]Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi tarafından Kızlarağası Medresesi'nde gerçekleştirilen etkinlikte Hale Canat Cürgül, açıklamalarda bulundu. ( Kaan Burak Şen - AA ) Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi tarafından Kızlarağası Medresesi'nde gerçekleştirilen etkinlikte Hale Canat Cürgül, açıklamalarda bulundu. ( Kaan Burak Şen - AA )[/caption]

[caption id="attachment_65888" align="aligncenter" width="180"]Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi tarafından Kızlarağası Medresesi'nde gerçekleştirilen etkinlikte  İbrahim Hakkı Hafız'ın oğlu İsmail Hakkı Hafız, açıklamalarda bulundu. ( Kaan Burak Şen - AA ) Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi tarafından Kızlarağası Medresesi'nde gerçekleştirilen etkinlikte İbrahim Hakkı Hafız'ın oğlu İsmail Hakkı Hafız, açıklamalarda bulundu. ( Kaan Burak Şen - AA )[/caption]
Hafız: "Meşakkatli yolculuklar yaptılar"

Babasının sahnede yönettiği ve oynadığı oyunların yanı sıra sinema filmleri, televizyon programları ve köşe yazarlığı da yaptığını belirten Hafız, sözlerine şöyle devam etti:

"İbrahim Hakkı Hafız, kendi dönemi itibariyle erken yaşta Rahman'a kavuştu. Hasan Nail Canat ile birlikte inandıkları değerler ve kendi kimliklerini oluşturan hassasiyetlerden dolayı birlikte mücadele etmişlerdi. Bu insanların fotoğraflarına baktığımız zaman alın çizgileri çıkmış, göz torbaları oluşmuş olarak görürüz. Bu onların nasıl meşakkatli bir yolculuk yaptıklarını gösterir."

Canat: "Asıl yetimlik bıraktıkları emaneti terk etmekle başlar"

Hasan Nail Canat vefat ettiğinde ilk ölüm yıldönümünün yine TYB İstanbul Şubesi'nde gerçekleştirildiğini ifade eden Hale Canat Cürgül, "Bu isimlerin evladı olmak, bıraktıkları çizgileri daha ilerilere taşımak çok zor. Bizler için asıl yetim olmak onların bıraktıkları emaneti terk etmekle başlar" ifadelerini kullandı.

Hasan Nail Canat'ın davasında İslam ahlakının dışına çıkmadığını aktaran Cürgül, sözlerine şöyle devam etti:

"Kendi yerliliğini terk etmiş sanat evrensel olamaz. Hasan Nail, yerlilikten ödün vermeden sanatını icra etti. 1994 ile 2004 yılları arasında babamın Altunizade'de fidanları, öğrencileri yetiştirdiği bir dönem. O dönemde ben derslere katılarak babamı tanıdım. Fakat bana kızıyım diye imtiyaz tanımazdı. Yazmaya orada teşvik etti beni. Şu an 10 tane hikaye kitabım var."

Hasan Nail Canat'ın öğrencilerinden biriyle (Birol Cürgül) evlendiği için şanslı olduğunu aktaran Canat, "Evde sahne tabirleri geçiyor. Babamın heyecanı bir nevi devam ediyor. Yazdığım Sıradışı Martı oyunu seyirciyle buluşuyor, bundan dolayı da çok mutluyum. Hayatımızdan giden sadece bir baba değildi. Dostluk, arkadaşlık ve neşe de gitti. Hasandı, Naildi ve can attı Mevlaya. Değerlerin evladı olmak çok zor" ifadelerini kullandı.

Miyasoğlu: "Biz bir gönül insanının evladıyız"

Mustafa Miyasoğlu'nun oğlu Eren Miyasoğlu ise, babasının soyadını taşıyor olmanın kendilerine büyük bir sorumluluk yüklediğini söyleyerek, "Çocukluğumuzun geçtiği bu mekanda babamı ve iki dostunu konuşuyor olmak beni çok çok mutlu etti. Biz bir gönül insanının evladıyız. Bu kişilerin bir davası var. Bu davaları için mücadele ederken kimseyi kırmıyor olmalarının sebebi gönül insanı olmalarıdır" tespitinde bulundu.

Miyasoğlu, babasına hem çıraklık, hem asistanlık hem de editörlük yaptığını belirterek, şunları söyledi:

"Her gördüğü kişideki ışığı fark eder ve o özelliğinin ortaya çıkması için çaba sarf ederdi. Beni 12 yaşındayken bir kitap tashihi ile görevlendirmişti. Babam aynı zamanda öğretmen olduğu için bize fark ettirmeden öğretmenlik de yapardı. Dolayısıyla bizleri erken büyüttü. Bize çaktırmadan, kendi ayaklarımız üzerinde durmayı bize öğretti. Annem babama her zaman destek oldu ve onun yanında durdu."

Eren Miyasoğlu, Mustafa Miyasoğlu'nun sadece sanatın edebiyat yanıyla değil birçok yönüyle ilgilendiğini aktararak, "Tiyatro oyunları yazmıştı. İyi bir türkü dinleyicisiydi. Müziğin kalitelisinin ve Türkçesinin yapılması gerektiğini düşünürdü. Eğer bir sanat anlayışı bu memlekette inşa edilmek isteniyorsa her alanda yetkin ve milli bir bakış açısının olması gerektiğine inanıyordu" dedi.

Yılmaz: "Bizim dünyamızı aydınlattılar"

Etkinliğin moderatörü Bünyamin Yılmaz, söz konusu isimlerin kültür sanat hayatına büyük ölçüde yön verdiklerini aktararak, "Bahsi geçen isimler, Türkiye'de zorluklara göğüs gererek yürürlerdi. Bizim dünyamızı aydınlatan kandil olan bu insanların fikirlerine ve emanetlerine sahip çıkmamız gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

Tiyatrocu İsmail Yeşilbağ'ın söz aldığı programda ayrıca İbrahim Hakkı Hafız'ın kızı Elif Hafız, Mustafa Miyasoğlu'nun eşi Nilüfer Miyasoğlu, oğulları Emre ve Mehmet Miyasoğlu da hatıralarını paylaştı.
Editör: TE Bilisim