Ziyaretimizin son durağı Mekke'ye varmıştık. Otele yerleşir yerleşmez tek bir düşünce vardı aklımızda Kâbe'yi görmek... Nihayet vuslat anı gel

Ziyaretimizin son durağı Mekke'ye varmıştık.
Otele yerleşir yerleşmez tek bir düşünce vardı aklımızda Kâbe'yi görmek...
Nihayet vuslat anı gelmişti.
Gözlerimi kapadım ve o ilk göreceğim anın heyacanı ile içimden çok şey geçirdim. İlk gördüğünüz anda ettiğiniz dua geri çevrilmezmiş ya. Diyanetin irşad görevlisi değerli hocamızın  uyarısı ile dua konusunda kurnazlık  ettim  doğrusu.
Kâbe'yi  görür görmez ''ya Rabbi  burada yapacağım bütün hayırlı duaların kabulünü diliyorum senden'' dedim.
Ve dua yelpazesini oldukça geniş tuttum bu sayede.
Sonrasında umre tavafı, say ve secde ile ilk umremizi tamamladık.
Ufak bir not düşmek istiyorum bu arada;
yazılarımda amaç okuyucunun gönül alemine yolculuk etmek. Fıkhi bilgiler vermek niyetinde  değilim. Çünkü o işi yapan çok değerli hocalarımız var.O yüzden sadece hissettiklerimi kaleme alıyorum. Teorik bilgileri her yerde bulmak mümkün merak edenler için. Yalnız hisler  kolay kolay bulunmuyor .
Neyse gelelim hislerimize..
Her namazda, Fatiha suresini okurken " kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet" kısmına gelince,  genelde Kabe'yi tavaf edenleri düşünürüm. Peygamberimizi ve diğer büyüklerimizi de tabi...
Çünkü  en büyük nimet, o büyüklerimiz gibi yaşayabilmek ve Allah' ın evi Beytullah da misafir olabilmekti benim için.
Kabe'yi solumuza,  manevi olarak da kalbimize alıp Hacerü'l Esved' ten başlayarak  tavaf etmek,  tarifi imkansız bir güzellikti.
İsteyen herkese, tüm gençlerimize nasip olmasını dileyerek tavaf ettik.
Zerreden Kürre' ye herşeyi kudret elinde bulunduran Allah(c.c) bize de Beytullah etrafında dönmeyi nasip etmişti ya,  bundan büyük bir nimet düşünemiyordum. Bedenin Kâbe'si kalp ile İslamın kalbi kâbe birleşmişti işte.
Kâinatta herşeyin bir merkezin etrafında dönerek var olduğu bilinen bir gerçek artık.
Bilmediğimiz şey, tüm kainatın bu dönüşle şekillendiği gibi,  gönül kâbe'mizin de Allah' ın Emirleri etrafında dönerek    şekilleneceği gerçeğidir.
Birlik olma ruhundan tutun da, inşallah günah kirlerinden arınmanın verdiği gönül rahatlığına,
Kardeşlik, ümmet ruhuna,
birçok duyguyu yaşadık tavafta.
Bir ışığın etrafındaki pervaneler gibi Kâbe' nin Nur'u bizi esir almıştı.
Ama bu dünyadaki en güzel esaretti!
Saatin tam aksi yönünde dönüp, sadece kâbeye bakarak tavaf yapıyorduk.
Allah ile olunca zamanın ve mekânın ne kadar değersiz olduğunu anladık böylece.
Gönül kâbesi; Allah ile olunca zaman mekân mefhumu ortadan kalkıyor demekki..
Yine aynı şekilde insanlar arasındaki farkın da bir önemi kalmıyor. Her milletten her renkte, her dilde ve  kişilikte insanla birlikte aynı amaç için dönmek...
Bu dönüşü, bu birliği Mekke'den ayrıldıktan sonra  da müminlerin kalbine yerleştirmesini Allah' tan diledim.
Birçok güzel hatıra ve dostluklarla sonlanan bu ziyaretimizin tekrarını dileyerek, dostlarla helalleşip normal hayatımıza döndük.
Bundan sonra tek gayemiz daha önce de olduğu gibi, gönül kazanmak inşallah.
Dinimiz bize kalp kırmanın Kâbe'yi yıkmaktan daha kötü olduğunu öğretti.
Kim bilir belki kalpleri kazanarak yeniden, bu kez hacı olarak  Beytullah' ta misafir olabiliriz.
Selam ve dua ile...