İSTANBUL

Mihrimah Kahve'de gerçekleşen etkinlikte konuşan Anadolu Yazarlar Birliği Başkanı Yusuf Tosun, her ayın ilk cuma günü, edebiyatın usta kalemlerini sohbet ortamında ağırlayacaklarını aktardı.

Tosun, dergilerin bir ocak vazifesi gördüğüne dikkati çekerek, "60, 70 ve 80'li yıllarda yapılan samimi çalışmalar, bugünkü edebi ürünlerin temellerini attı. Bugünkü imkan ve sohbetler o çalışmaların ürünüdür" ifadelerini kullandı.

Etkinliğe katılan Ali Haydar Haksal, çocukluğunda, dedesinin kütüphanesinin okuma alışkanlığı edinmesinde büyük etken olduğuna vurgu yaparak, "Dedem İsmail Hakkı'nın, 'Benim kitaplarımı dağıtmayın. Buna, aile içinde sahip çıkacaklar' diye bir vasiyeti vardı. Bizim de kitap merakımız böyle vuku buldu" dedi.

Babasının vefatından dolayı, kısa süre ara verdiği eğitimine, Elazığ'daki bir imam hatip ortaokulunda devam ettiğini aktaran Haksal, şunları kaydetti:

"Annemin fitre ve zekatlardan gönderdiği paralarla, yemeyip, içmeyip kitap alıyordum. Eve döndüğümde, valizim kitap dolu olurdu. Tatillerde eve döndüğümde dahi, annem arkadaşlarımla vakit geçirmemi önerdiği halde, kapanıp kitap okurdum. Bu esnada masallar, şiirler yazardım. 1973'te Milli Gazete'deki öykü yarışmasında 'Tıkırtı' öyküm ödül aldı. Yeni Asya Gazetesi'nde şiirlerim yayınlandı. İmam hatip dönemim böyle tamamlandı."

- Haksal: "Nuri Pakdil, Edebiyat Dergisi'nde denememle ilgili bir inceleme yazmıştı"

Yazar Haksal, üniversite yıllarında Nuri Pakdil, Rasim Özdenören ve Erdem Bayazıt'ın bulunduğu Edebiyat Dergisi'ni ilgiyle takip ettiğini dile getirerek, bir müddet sonra dergiye ulaşamayınca Nuri Pakdil'e mektup yazdığını ve Pakdil'in cevabında dergi için yönlendirdiğini söyledi.

O dönemde, ideoloji ayırt etmeden her türlü metni okuduğunu ifade eden Haksal, şöyle konuştu:

"O dönem öykülerim, denemelerim yayınlanıyor. Nuri Pakdil, Edebiyat Dergisi'nde denememle ilgili bir inceleme yazmıştı. O, bana çok moral verdi. Sonra İstanbul'a geldim. İstanbul'da birikmiş öykü, şiirlerim var. Alim Kahraman, beni Yeni Devir Gazetesi'ne götürdü. Oranın kültür sanat editörü Şakir Kurtulmuş, bu metinlerin gazete için fazla olduğunu söyleyerek, beni Mavera Dergisi'ne yönlendirdi. O sırada Cahit Zarifoğlu'nun 'Yaşamak' kitabı yeni çıkmıştı. Metin dosyalarımı Cahit Bey'e bıraktım. Daha sonra Rasim Özdenören bana mektup yazdı. Özdenören, öykülerimin tarzının rastlanmadık bir tür olduğunu ve öykülerimi peş peşe yayımlayacaklarını söyledi."

Ali Haydar Haksal, Erzurum'da Edebiyat Dergisi'ndeki pek çok yazarla tanıştığını kaydederek, "Zarifoğlu bir süre sonra bana, 'Bırak bu hasta adam öykülerini' deyince, elime 6 ay kalem almadım. Sonra başka pencereler açtım öykümde. Dolayısıyla, Cahit Zarifoğlu'nun mektubunun bende çok büyük bir etkisi oldu" diye konuştu.

- Haksal: "Biz Yedi İklim'le beraber kendimiz de olgunlaştık"

Cemal Süreya'nın Milliyet Gazetesi'nde, Haksal'ın öykülerindeki karakterlerin hep, cami ve şadırvan etrafında olduğuna ilişkin bir inceleme yazısı yazdığını sözlerine ekledi.

Haksal, büyük bir heyecanla Yedi İklim Dergisi'ni çıkardıklarına vurgu yaparak, "Cahit Zarifoğlu, dergiyi çok sevdi ve 1987'nin Mart ayında ilk kez dergiye şiir verdi. Yedi İklim Dergisi'nin 4. sayısında Zarifoğlu vefat etti. Biz 1989'a kadar devam ettik. 24 sayı çıkardık. Motive düşünce 3 yıl kadar ara verdik" ifadelerini kullandı.

Dergiye genç isimlerin eklenerek, bugüne kadar devam ettiğine işaret eden Haksal, "Biz Yedi İklim'le beraber kendimiz de olgunlaştık. Sonra kuşak kuşak, dönem dönem bu zamana kadar geldi" dedi.

Haksal'ın çocukluğu, gençliği ve edebi hayatının ele alındığı etkinlikte moderatörlüğü üstlenen şair Serdar Kacır ise Haksal ile Yedi İklim Dergisi ve onun çerçevesinde bir bağlarının olduğunu vurgulayarak, "Ali Haydar abinin yazarlık serüveni ve edebiyata nasıl baktığına dair görüşleri önemlidir. Kırk yılı aşkın süredir bu işe emek vermiş, gayret eden, edebiyatın köşe taşı olmuş birisidir. Hem dergiyle, hem de ortaya koyduğu ürünlerle bu gayreti sürdürmesi ve buna yeni edebiyatçıları dahil etmesi bir hayli önemlidir" diye konuştu.