Tarihte destanlar yazan Türk ulusu, binlerce yıllık tarihi içerisinde kazandığı büyük başarılarla yoğrularak olgunlaşmış bir kişiliğe sahip bir

Tarihte destanlar yazan Türk ulusu, binlerce yıllık tarihi içerisinde kazandığı büyük başarılarla yoğrularak olgunlaşmış bir kişiliğe sahip bireylerden oluşur. En güç durumlarda, kimsenin ummadığı kadar büyük başarılar elde eden bizler, gücümüzü olgunlaşmış kişilik yapımızdan ve yüksek düzeyde milli bilince sahip olmamızdan almışızdır. Fakat küreselleşen dünyanın etkileriyle sarsılan ulusumuzda, özellikle genç kuşakların milli bilinçten uzaklaşmalarına tanık olmak geleceğimiz için kaygılanmamıza neden olmaktadır.
Milli bilincin önemini ve toplumumuzdaki yozlaşmayı belirtmeden önce, milli bilincin ne olduğuna değinelim. Milli bilinç kişilerin mensubu oldukları ulusun kültür,toplum, tarih ahlâk… gibi değerlerini hakkıyla benimsemeleri; birey – devlet ilişkisini kavrayarak kendilerini devletlerine daha yararlı hâle getirebilmek için çaba göstermeleri; tarihsel süreçlerin birikimiyle günümüze aktarılan değerlerin bilincinde olup, bunları gelecek kuşaklara aktarmaları ve bu çabaların sonucu olarak hem kendi refahlarını sağlamaları hem de devletlerini çağdaş ve uygar devletler seviyesine ulaştırmalarıdır. Milli bilince sahip olmak, kendinde olmak, özünü tanımaktır. Nasıl bir dünyada yaşadığımızı, bu günlere nasıl geldiğimizi ve gelecek kuşaklar için neler yapmamız gerektiğinin ayırdın da olmaktır.
ARTIK BİLİNÇLENME ve TÜRKİYE’YE SAHİP ÇIKMA ZAMANI.
Artık Ben... Sen...O...Siz... Onlar … Olmamalı ! …
Artık sadece “BİZ” olmalı …
Yetmez mi?
Birbirimizi yediğimiz.
Birbirimize kurşun sıktığımız.
Birbirimize haset bakışlarımız.
Artık tek vücut olalım, birlik ve beraberliğin en kavi zamanı değil mi?
Yetmez mi ayrılıklarımız?
Yetmez mi dağılmışlığımız?
Yetmez mi öldüğümüz v öldürüldüğümüz?
Yetmez mi Allah aşkına; sürekli birilerinin satranç hamlelerinde değersiz bir piyonmuş gibi öne sürüldüğümüz.
Aydınlanma ve bilinçlenmek için daha ne bekliyoruz.
Yetmez mi şu yaşadığımız musibetler, yetmez mi şehitlerimizin kanı?
Gazilerimizin o mübarek kaybettiği uzuvları?
ARTIK YETER ! …
DİRİLME UYANMA ZAMANI GELMEDİ Mİ?
İsmail Gaspralı'nın dediği gibi "Bir olalım, diri olalım, iri olalım." deme zamanımız geldi de geçiyor.
Artık bizde varız. bizde bu dünya muvazenesinde yerimizi almamız gerekmez mi?
Sürekli susma hakkını kullanan bir millet yerine, artık hakkını savunan, uyanmış, dirilmiş "Kuvayı Milliye" ruhunu kılcallarına kadar hisseden bir toplum, ülke olma zamanımız geldi.
Evet haykırıyoruz dünyaya bizde varız. artık bizsiz plan yapamazsınız.
Bizim Vatanımız, İnsanımız, Değerlerimiz, Çıkarlarımız, Sevdamız ve Geleceğimiz için,
Doğal olarak, ”
ARTIK YETER ! …
DİRİLME UYANMA ZAMANI GELMEDİ Mİ?
Günümüzde özellikle gençlerin, tarihinden, kültüründen ve milliyetinden yavaş yavaş koptuğunu görüyoruz. Değerlerimize sıkı sıkıya bağlı olarak özde kültürel birikimlerimizi medeniyet coğrafyamızın geniş potasında eritip bir değer ortaya koymalıyız.Yaşadığı devletin değerlerini, folklorunu, ananelerini, bilmeyen, Malazgirt Savaşı’nın önemini kavrayamayan, Çanakkale’de atalarımızı şehit eden onlarca milletten düşmanlarını tanımayan, değersizleştirilmiş kitleleri harekete geçirme, onları ortak paydada buluşturma zamanı geldi de geçiyor.
ARTIK YETER ! …
DİRİLME UYANMA ZAMANI GELMEDİ Mİ?
Milyonlarca gencimiz var. Bunu söylemek çok acı; ama her gün milliyetinden biraz daha kopan gençlerin varlığına tanık oldukça, artık onları titreyip kendilerine döndürecek bir şeylerin yapılması gerektiğine daha fazla inanıyorum. Dünya küreselleşmenin etkisiyle büyük bir hızla değişirken ve dört yanımızda düşmanlar bize diş bilerken, bizim gençliğimizin tek uğraşı sosyal medya olmamalı diye düşünüyorum. Çünkü Türklüğün ve Türk Devleti’nin devamını sağlayacak olan genç kuşak, her an her türlü duruma hazır yetişmelidir. Bu doğrultuda gerekli çalışmalar ivedilikle yapılmalıdır. Son olarak Türk Tarihinin ilk yazılı belgesi ve uyanış vesikaları olan Orhun Abideleri'nde yer alan destansı ifadelerle bezeli şiirle son vermek isterim.
"Ey Türk; Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir. titre ve kendine dön." Bilge KAĞAN

EY TÜRK TİTRE TEZ DÖN ÖZÜNE

Koynunda büyürken en sinsi yılan,
Yalan on sözünün dokuzu yalan,
Davayı arsızca ederken talan
Kanma döneklerin sahte yüzüne,
Titre ey Türk titre tez dön özüne!
Onlar akbabayken sen bir doğandın,
Hasmını bir kaşık suda boğandın,
Bir ölsen yerine binler doğandın,
İnmeden kar boran yurdun düzüne,
Titre ey Türk titre tez dön özüne!
Kurt postu bürünmüş tilkiye kanma,
Her " ülküm " diyeni sevdalı sanma,
Çakma Hilâllere sakın inanma,
İt izi karışmış BOZKURT izine,
Titre ey Türk titre tez dön özüne!
Göklere âşıktır bayrağın ancak,
Düşemez ayağa kurt başlı sancak,
Bölmeden soyunu çift sırtlı bıçak,
Kükre şahlanarak, arzın düzüne,
Titre ey Türk titre tez dön özüne!
Tarihin şanlıdır kaderin yüce,
Yakışmaz bahtına karanlık gece,
Turanda bekliyor kurt soylu ece,
İtibar et ecdadının sözüne,
Titre ey Türk titre tez dön özüne!
ALMILA Kar gülü ALMILA
Sevim ÇAKICI (YAKICI)
(Hilâlli Hâlem)