Başlıktan da anlaşılacağı gibi, Mustafa Kemal Atatürk’ün yüce İslam dinine verdiği önemden ve değerden yaptıklarını sıralayacağız. Açık k

Başlıktan da anlaşılacağı gibi, Mustafa Kemal Atatürk’ün yüce İslam dinine verdiği önemden ve değerden yaptıklarını sıralayacağız. Açık kaynaklarda ve kendilerini sözde, Tarihçi, araştırmacı, akademisyenim diye ekranlara çıkıp bas bas ve saçma ileri geri konuşanlar hakikati bu yazımızda öğrenecekler.
Milletimiz din gibi kuvvetli bir fazilete sahiptir. Bu fazileti hiç bir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz demiş olan Atatürk’e göre Osmanlı imparatorluğu' nun sonunu getiren önemli unsurlardan biride İmparatorluğun son zamanlarda İslamiyet 'ten uzak düşmüş olmasıydı.
İslam’dan uzak, hurafeler ve batıl inançlar şeklinde biçimlenmiş bir din inancının milletimizi ileri götürmesi düşünülemezdi. Atatürk’e göre, bu gidişatı durdurmanın tek yolu vardı. İslam dininin gerçeklerinin insanımıza doğru olarak anlatılması. Açık biçimde içinde hurafeleri, batıl inançları barındırmayan, Atatürk’ün, akla, fenne, ilme uygun dediği dinin esasını teşkil eden, Kur’an' ın halka anlatılması gerekiyordu. Anlaşılacağı gibi her fert kuranı okuyup anlaya bilecekti. Kur’an’ı kerımı Türkçeye çevirtip her ferdin okuyup anlamasını sağladı. Atatürk İslam dininin en son ve en mükemmel din, Peygamberinde Hz. Muhammed (s.a.v )son peygamber olduğunu söyleyen, milletini dindar olmaya teşvik eden dinin öğrenilmesini öğütleyen bir önder olmuştur.
Şimdi diyeceksiniz ki dilimiz Arapçaydı dedelerimizin mezar taşlarının okuyamıyoruz vah vah efendim bir gecede cahil kaldık eyvah. Gibi söylemler edebilir bazı kesimler. Yalnız şunu unutmasınlar ellerinizin altında internet var harf devriminde okuma yazma oranını araştırın bakalım. Neler çıkıyor karşımıza. Abdülhamit Han ‘in Latin Alfabesine geçme Teşebbüsü yakın tarihte bilinen bir gerçek. Devam edelim açık kaynaklar doğrultusunda Sultan Abdülmecit döneminde gündeme gelen Latin Alfabesinin kullanılması meselesi her ne Kadar itibar görmüş olsa da dönemin şartları gereği gerçekleştirilememiş ancak reform hareketleri içerisinde bir gündem maddesi olarak canlılığını korumuştur. Abdülmecit’in vefatı ve 2. Abdülhamit Han’ın hilafet makamına geçmesi ile daha da canlanan reform hareketleri, Latin Alfabesinin kullanılması meselesini yeniden gündeme getirdi. Yazımıza dönecek olursak.
İlahi öğütler Kur'an'ın içindedir. Hz. Peygamberin sözlerinde hareketlerindedir. Biz Kur’an’ı duvara asmışız ancak tören olarak okuyoruz. Vaazlarda da, din derslerinde de mukabelelerde de ölülerin ruhları içinde onu hep musiki ile duygulanmak için okuyoruz. Aklımızla da anlayıp davranış geliştirmek için ise, başkalarının bize anlattıklarına bağlanıyoruz. Kuran ayetlerini iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye inen yüce kitaptır. Kuranı kerim.
Mustafa Kemal Atatürk. Haftanın belirli günlerinde saadettin kaynak, Niyazi Ahmet Banaoğlu Mısırlı İbrahim, Hafız yaşar, hafız rıza ve hafız kemal gibi dönemin en önde gelen hafızlarını çağırarak Kuranı kerim okutturmuş ve okunan ayetlerin tefsir ve açıklamalarını yaptırmıştır.
Yani Atatürk kuran kültürünü, içerisinde yaşamış olduğu, Türk kültüründen almıştır. Hayatının ilk evresinden sonuna kadar bu kültürel ortamla etkileşim içerisinde olmuştur. Atatürk Türk milleti için mutlak ve ortak bir değerdir. Onu daha yakından tanımak ona duyulan bağlılığı ve sevgiyi daha da arttıracaktır. Atatürk’ü kulaktan duyma, çarptırma yalan yanlış okumayın. Araştırın ne fedakârlıklar etmiş Aziz milletine.
Gelelim asıl meseleye Atatürk' ü din düşmanı gibi göstermeye çalışan mason ve misyoner uşaklarına. Dini kisvenin altında gizlenenlere bakalım, Bizi yanlış yola sevk eden nitelikçe alçak, kötü birçok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep şeriat sözleriyle aldata gelmişlerdir.
Mustafa Kemal Atatürk.
Din kisvesi altında gizlenen, dini inançları kendi çıkarlarına kullanan ve halkın çağdaş olmasını engelleyen sahta din adamlarına tepkisinide şu sözlerle göstermiştir.
Dinden maddi menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir. İşte biz, bu vaziyete karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz. Din ticareti yapan insanlar, saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir.
Atatürk Müslümanlığın gerçeklerine ve gerçek din alimlerine değil; Yobazlığa, hurafelere, taassuba, dinin siyasete alet ve çeşitli maksatlarla istismar edilmesine ve bu gibi. Müslümanlığa zararlı faaliyetler içinde bulunan sahte din adamlarına karşı olmuştu.
Belli kesimin vay efendim, Atatürk hocaları astı kesti tekkeleri kapadı söylevleri göründüğü gibi değil o dönemde tekke ve zaviyeler casus ve istihbarat elemanlarının örgütlenip yuvalandıkları yerlerdi. Sosyal medyaya da ki fotoshop görüntüleriyle kaynağı net olmayan bilgilere kanmayın.
Atatürk ün ölümünü alkole bağlarlar, içki içtiği için siroz hastalığına tutulduğunu ve içkiden öldüğünü savunurlar. Kaynak olarakta ne oldugu bellı olmayan yalancı tarihçileri kaynak gösteririler. Atatürkün ölüm otopsisi yapılmamıştır. o dönemde görev yapan doktorlar bile bu hastalığın alkolden olmadığını bilirler.
Unutmadan söyleyelim. Cemaatlerin içinde, Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlığı propagandası yapan Masonların ve Misyonerlerinde farkındayız...
KAYNAK: Sinan Meydan/Burak İğlikçi