Günümüze kadar bilimsel ve teknolojik gelişmeler pozitif yönde birbirlerini takip etti. Geçen zaman insanların daha iyi şartlarda yaşamasını sağlad

Günümüze kadar bilimsel ve teknolojik gelişmeler pozitif yönde birbirlerini takip etti. Geçen zaman insanların daha iyi şartlarda yaşamasını sağladı. Neticede bilim ilerledi. Teknolojik gelişmeler daha da arttı.  Küresel büyümenin büyük rekabete dönüştüğü dünyamızda yer edinmek, söz sahibi olmak, başarmak için inovasyona önem vermeli, inovasyonu hayatımızın her alanına yerleştirmeliyiz. İnovasyon olmadan yol almak artık imkânsızlaştı. Çünkü inovasyonla birlikte ülkeler; eğitim, teknoloji, bilim vb. alanlarda büyük fayda gördüler.
İnovasyon konusu daha rahat kavramak için şöyle bir örnek verebiliriz. Geçmişten günümüze evlerimize kadar gelen bilgisayarın örnek inovasyon macerası;
1946'da, Amerikalı J. Presper Erchert ve Jn W. Mauchly, yüksek işlem hızına sahip tam elektronik ilk sayısal bilgisayarı geliştirdiler. 17,500 civarında elektron tüpü, 1,500 röle, 70,000 direnç ve 10,000 kondansatörden oluşmuş 30 ton ağırlığındaki bu dev makine, on haneli 5,000 sayıyı bir saniye içinde toplayabiliyordu.
Bilgisayarı uzun yıllar zor işlemleri çözmek için bilim adamları kullandılar.
1975 yılında ilk kişisel pc satışa sunuldu.
1978'de ABD'de bilgisayar kullanımı 500.000 adede çıktı.
Fakat bu teknolojinin gelişmesi daha zaman aldı ve 1985 yılında kullanıcının kullanabileceği ilk işletim sistemi ile yeni bir dönem açıldı.
Ardından internet (www: WordWideWeb) 1990 yıllarında İsviçre'de CERN fizik laboratuarlarında fizikçilerin araştırma sonuçlarını hızlı bir şekilde paylaşmalarını sağlamak düşüncesiyle geliştirildi.Ve 1990 yıllarının sonlarında kullanıcılara erişmeye başlamıştı.
İlk kez Microsoft Windows 95 Kişisel Kullanım amaçlı Türkiye'de satışa sunuldu.
Bilgisayarın inovasyon yolculuğu her zaman değişik şekillerde gelişerek bizlere sürprizler üretmeye devam edecektir.
Geçmiş ile günümüzü kıyasladığımızda alınan mesafeyi rahatlıkla görmekteyiz. Önce insanlar üzerinde araştırma yapan bilim insanların üretim ve yeniliğe açık oluşunu da değerlendirdi. Üretim seviyesinin en iyi yapıya getirilmesinin önemi üzerinde tartışıldı. İnsan beyni üzerinde araştırmalar yapıldı. Beynin her iki lobundan biri alınan hastalar üzerinde gerçekleştirilen çalışmalar hızlı öğrenme, hafıza eğitimi, yaratıcılık ve bireysel gelişim tekniklerinde metotlarında çığır açtı.
Bu etkileyici gelişmeler, “Başarılı insan” kavramında da değişikliğe yol açtı. Günümüzün başarılı insanı, beyninin her iki yarısını da etkili ve dengeli bir şekilde kullanabilen ve gerektiğinde birinden diğerine kolaylıkla geçebilen insan olarak değerlendiriliyor. Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları gelişmemiş insanlar, beyinlerine ne kadar bilgi yığmış olurlarsa olsunlar, düşünce, yenilik, muhakeme, akıl yürütme becerileri gelişmemekte, bu yüzden de eğitilmiş sayılmamaktadırlar.
İnsanın yapısı gereği iyileştirmek için çalıştığı teknoloji büyük bir yatırım alanı haline geldi. Yatırım yapan firmalar kendilerini geliştirmek zorunda kaldılar. Günümüzde en büyük yatırım inovasyona yapılmalıdır.
"Bir işi mutlaka daha iyi yapma olanağı vardır" felsefesi ile hareket etmek, düşünce davranış ve uygulamada daima daha iyiyi arama anlayışına sahip olmak, inovasyonun dinamiğini oluşturmaktadır. Yenilik ve gelişime sınır konulamadığından, mükemmel olan “ Bitmeyen arama ve keşif çabası”dır. Bu çaba insanı sürekli güdüler ve daha yeni inovasyonlar yapmaya teşvik eder.
İnovasyon kavramlarına duyulan ilgi dünyada ve ülkemizde her geçen gün artmaktadır. Özellikle Avrupa’daki ilgi görülmeye değer.
İnovasyonu toplumun bütün katmanlarına yayma çabası ile şaşırtıcı bir konuma kavuşturur. Bizde, yeni gelişen teknolojiyle inovasyona önem verilmiştir. Kimi ülkelerde İnovasyon üzerine büyük yatırımlar yapılmış hatta İnovasyon Bakanlığı bile kurulmuştur. Ekonomilerini güçlendirmek isteyen firmalar sürekli iyileştirme ve geliştirme adına inovasyon yapmaktadırlar. Kısaca inovasyon para kazandıran büyük fikirlerdir. İşletmelerin para kazanmaları için inovasyona önem vermeleri gerekir.
Dinamik, kendini geliştirmeye odaklı, çevreye duyarlı, başarılı olmak için yeniliklere açık olmak gerektiğine inanan firmalar geleceğin profesyonelleri olacağı düşünüldüğünde, hali hazırda uygulanmakta olan yönetim şekillerinin bu insanların beklentileri doğrultusunda dönüşmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Ülkemizde, özellikle inovasyon alanında beklentilerinin karşılanması adına şirketlerin kat etmesi gereken uzun bir yol olduğu açık. İş hayatlarının çok başlarındayken bile işletmelerin bu gerçeklerin farkında olmaları ki asıl umut veren de bu farkındalıktır.
İnovasyon macerasına kapılan ülkeler, kendini yenileyip bilim ve teknoloji yolculuğunda büyük kazanım elde ettiler.. Ülkelerinin refah seviyelerini üste çıkardılar. Başarının anahtarının inovasyonda olduğunu bizlere gösterdiler. Bu yolculuk ruhunu yaşayanlara, yaşatanlara ne mutlu…