TBMM

Başbakan Yıldırım, "Buradan bütün muhataplara açık şekilde söylüyorum: Türkiye-AB gerginliğinden her iki taraf da kaybeder ama kim daha çok kaybeder derseniz; şüphesiz AB daha çok kaybeder. AB şunu bilsin, Türkiye ile iyi ilişkiler sürdürmek Avrupa'nın gelecekteki güvenliği açısından bir mecburiyettir." dedi.



AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Günü değerlendirmenin en sağlıklı yolunun geçmişten ders almak olduğunu belirten Başbakan Yıldırım, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu günden bu yana, dünyadaki savaşlar, darbeler ve bölgedeki ateş çemberleriyle birçok sınamadan geçtiğini ifade etti.

Bu durumun, bedelini milletin ödeyeceği ekonomik buhranları da beraberinde getirdiğini anlatan Yıldırım, Anadolu halkının İkinci Dünya Savaşı'nın sancılarını, karne ile ekmek alarak ödediğini kaydetti.

Türkiye'nin 1960 darbesinin hemen arasından IMF ile anlaşmak zorunda kaldığını anımsatan Başbakan Yıldırım, her askeri darbe sonrası kişi başına düşen milli gelirin süratle erdiğini vurguladı.

Başbakan Binali Yıldırım, "1961 yılında IMF ile yapılan ilk anlaşma, Türkiye'nin yarım asır boyunca sırtında taşıdığı bir yük olmuştur. Ta ki AK Parti iktidarı gelmiş ve IMF'yi evine, geriye göndermiştir." diye konuştu.

Başbakan Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Üzerinde ekonomik yaptırımlarla oyun oynanan eski Türkiye senaryoları artık tarihin çöplüğüne atılmıştır. Ama unumuzu eleyip, eleğimizi astık, saymıyoruz. Küresel piyasalardaki hareketler ve kurlardaki oynaklık konusunda tedbirliyiz, dikkatliyiz. Unutmayalım ki bugünlerde piyasada yaşanan olaylar sadece Türkiye'ye has bir durum değildir. Geçen hafta Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda dünyada ve Türkiye'deki piyasalardaki bu durumun değerlendirmesini enine boyuna müzakere ettik, konuştuk. Küresel piyasalardaki dalgalanmaları şüphesiz diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'yi de olumsuz etkiledi. Bu bir gerçek. Özellikle Amerika'daki başkanlık seçimi sonrası ortaya çıkan durum, izlenecek politikalar, piyasalar için bir gösterge oldu. Bir tedirginlik nedeni oldu."

'Vatandaşlarımızın desteğiyle üstesinden geleceğiz'
2008 yılı ekonomik krizi, 2013 yılı Gezi Olayları, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz ihanet girişimini yaşayan ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çeken Yıldırım, dövizin o dönemlerde de yükseldiğini, mali disiplini ve serinkanlılığı koruyarak, milletin de desteği ile o sıkıntılı günlerin atlatıldığını bildirdi.

Başbakan Yıldırım, "Bugün de vatandaşlarımızın desteği ile bu durumun üstesinden geleceğiz." diye konuştu.

'Sermaye yeterlilik katsayıları Maastricht kriterlerinin üzerinde'
Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bütün ülkeler, istisnası yok bir tek İngiltere... İngiltere'de önce değer kaybetti. Mesela Brezilya ve Kolombiya yüzde 8 değer kaybetti, Japon yeni değer kaybetti. Elle gelen düğün bayram. Hala birileri çıkmış, bunun üzerinden siyasi prim yapmaya çalışıyor. Anamuhalefetin ekonomi kurmayları felaket tellallığı yapmayı, döviz üzerinden siyasi rant kazanmayı bir kenara bıraksın, verilere baksınlar, dünyaya baksınlar. Dünyada ne oluyor, ne bitiyor bunları görsünler.

Bugün olan bitenler büyük ölçüde dünyada olan küresel bir olaydır. Türkiye'deki de bunun bir yansımasıdır. Türkiye maliyesi, sağlam temellere dayanıyor. Bankacılık sektörümüz Avrupa'daki oranların daha üzerinde. Sermaye yeterlilik katsayıları Maastricht kriterlerinin çok çok üzerinde, yüzde 15'ler seviyesinde. Reel ekonomiye baktığımızda yatırımcıların Türkiye'den ayrılmasını gerektirecek hiçbir veri, hiçbir gösterge yok."

'Piyasaya 5 milyar dolar daha fazla kaynak bırakmış oluyoruz'
Başbakan Yıldırım neler yapacaklarına dair şu bilgileri verdi:

"Merkez Bankası bazı tedbirler aldı. Bu tedbirlerden bir tanesi şu, ihracatçılarımız bir mal satmak için Merkez Bankası'ndan döviz alıyorlar, borçlanıyorlar, satışlarını yaptıktan sonra da dönüp borçlarını ödüyorlar. Döviz aldığınız borcu Merkez Bankası diyor ki Türk lirası olarak bana ödeyebilirsiniz. Döviz al, işini gör, satışını yap, paranı aldıktan sonra bir daha gidip döviz olarak ödeme. Tekrar o dövizi kullan. Çünkü Merkez Bankasının amacı piyasanın ihtiyacı olan her türlü parayı, yerli parayı, yabancı parayı vermektir. Bu büyük bir kolaylık. Böylece 2 milyar dolar kısa vadede piyasada kalması için önemli bir katkı.

Bununla da kalmadık, hükümet olarak da biz önemli bir karar aldık. Devletin alacaklı olduğu kurumlar, kişiler var. Bunlarla yapılan sözleşmeler döviz üzerine. Bunun da miktarı kısa vadede 5 milyar dolar. Şimdi dedik ki vatandaş bize niye piyasadan gidip de döviz alıp da ödesin. Onlara da dedik buyurun siz de Türk parasıyla ödeyin. Böylece piyasaya 5 milyar dolar daha fazla kaynak, sıcak para bırakmış oluyoruz. Bu aynı zamanda da milli paramızın güçlü kalmasına da katkı sağlayacak. Bundan sonra yapılacak sözleşmeler, tabi devletinkini bahsediyoruz, vatandaşın kendi arasındaki sözleşmelere biz karışmayız, bizim yapacağımız sözleşmelerde de mecbur kalmadıkça yabancı parayla sözleşme yapmayacağız. Türk lirası üzerinden sözleşme yapacağız."

Başbakan Yıldırım, ekonomide atılan bu adımlarda bir noktaya dikkati çekerek, "Devletin yapacağı ödemelerinde bir değişiklik söz konusu değil. Döviz borcu varsa içeriye, dışarıya onu döviz olarak ödemeye devam edecek. Yani devlet yapacağı ödemelerini arslanlar gibi yapacak. Bunu yapmaya gücü de var, imkanı da var." dedi.

'Türkiye ekonomisini çökertmek için bütün gayretlerini gösteriyorlar'
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının, "Sermayeye kısıtlama olacak" diye dedikodu yaydıklarını aktaran Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bunlar alçak. Bunlar, 15 Temmuz'da, 17/25 Aralık'ta yapamadıklarını akılları sıra dış ülkelerde Türkiye ekonomisini çökertmek için bütün gayretlerini gösteriyorlar. Benim Müslüman analarımın, bacılarımın, kardeşlerimin, dedelerimin himmet paraları avuç avuç lobi şirketlerine Türkiye'yi kötülemek için aktarılıyor. Milletim bunu bilsin. Sizin halisane duygularla verelim, dinimizi, diyanetimizi öğretsinler, bayrağımızı dalgalandırsınlar, dünyanın herbir yerinde adımız, şanımız yürüsün diye verdiğiniz o el emeği, alnınızın teriyle helalinden kazandığınız o paraları şimdi orada, burada seçim kampanyalarına, Türkiye aleyhine lobi şirketlerine oluk oluk aktarıyorlar. Unutmayın hazırın ahırı tez gelir, bir daha himmeti bu milletten himmet değil, zırnık bile alamayacaksınız. Bu milletten değil size himmet, zırnık bile yok zırnık. İstiyorlar ki Türkiye bir ekonomik belirsizliğe, bir karamsarlığa girsin. Siz, bu milleti, 15 Temmuz gecesi tanklarla, toplarla yıldıramamışsınız, üç beş kuruş para hesabıyla mı yıldıracaksınız? Yeni Türkiye'nin kapısında son kullanma tarihi geçmiş ekonomik kriz senaristleri, cebinde 1 dolarla gezen ihanet aktörleri hiç boşuna beklemesin."

'Avrupa'nın gelecekteki güvenliği açısından bir mecburiyettir'
Başbakan Yıldırım, "Buradan bütün muhataplara açık şekilde söylüyorum: Türkiye-AB gerginliğinden her iki taraf da kaybeder ama kim daha çok kaybeder derseniz; şüphesiz AB daha çok kaybeder. AB şunu bilsin, Türkiye ile iyi ilişkiler sürdürmek Avrupa'nın gelecekteki güvenliği açısından bir mecburiyettir." dedi.

'36 bin konutu yapıp vatandaşlarımıza teslim edeceğiz'
Başbakan Yıldırım, "Güneydoğu'da güvenlik güçlerimiz bölgeyi tamamen temizledi. İlgili bakanlıklarımız gerekli tespitleri yaptı. Altyapı sistemini tamamen yeniliyoruz. Yıkılan evlerin daha güzelini, iyisini yapmaya başladık. Bir yılda 36 bin konutu yapıp vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. Böylece, bu konutlar tamamlanınca, terörden doğan mağduriyet sona ermiş olacak." dedi.

'Sayın Bahçeli'ye yapıcı tutumundan dolayı teşekkür ediyorum'
Yıldırım, "Sayın Bahçeli'ye, ülkenin geleceği, menfaati için olumlu, yapıcı tutumundan dolayı teşekkür ediyorum. Son görüşmemizi yapıktan sonra inşallah bu (anayasa) değişikliği Meclis Başkanlığımıza, AK Parti Grubu'nun teklifi olarak sunacağız. Tabii MHP de bu teklifi götürme esnasında arzu ederse, beraber sunarız." diye konuştu.