Böylece düşmanın akıbeti de belirlenmiş oldu. Çalköy’de verilen bu tarihi emir üzerine Türk Orduları 2 Eylül’de yıkıntılar haline gelmiş ola

Böylece düşmanın akıbeti de belirlenmiş oldu. Çalköy’de verilen bu tarihi emir üzerine Türk Orduları 2 Eylül’de yıkıntılar haline gelmiş olan Uşak’a girdi. Burada Yunan Ordusu Başkomutanı General Trikopis esir edildi. 9 Eylül günü, Türk süvarileri üç yılı aşkın süredir matem tutan İzmir halkının sevinç gözyaşları arasında İzmir’e girdi. Süvarilerimiz, İzmir’e girerken birkaç yerde hafif ateşle karşılaşmaktan başka bir olay olmadı, Kordonboyu’ndan geçerken bir İngiliz müfrezesi tarafından selamlandı. Türk bayrağı Hükümet Konağı’na ve Kadifekale’ye çekildi. Birinci Süvari Tümeni Komutanı Mürsel Paşa bir Fransız savaş gemisi telsizi vasıtasıyla, İzmir’e girildiğini Ankara’ya bildirdi. İzmir’de Türk Milleti’nin sevinci o denli büyüktü ki askerlerimiz çiçek yağmuru altında kaldı. Mustafa Kemal İzmir’in alınışı dolayısıyla ordulara şu tarihi mesajını yayınladı:
“İlk verdiğim Akdeniz hedefine varmakta orduların gösterdiği gayret ve fedakârlığı hürmet ve takdirle anarım. Elde edilen büyük muzafferiyetin yapıcısı olan kıymetli arkadaşlarıma en içten teşekkür ve tebriklerimi bildiririm. Orduların bundan sonra verilecek hedeflerin alınmasında da aynı fedakârlık yarışmasını göstereceklerine inancım tamdır”.
9 Eylül günü ordumuz Bursa’yı savunan Yunan birliklerini geri atarak şehri kurtardı. Akıl almaz bir hızla ilerleyen piyade birlikleri de bir gün sonra Başkomutan ile birlikte İzmir’e gelmişti. Başkomutan aynı gün öğleden sonra bir atın kuyruğuna bağlanmış yerde sürüyen Yunan bayrağını görünce:
"Bayrağı ters taşıyabilirler fakat yerde süründürmesinler, bu bizim adetlerimize yakışmaz," diye haber gönderir ve bayrak atın kuyruğundan kaldırılır.
Daha sonra Mustafa Kemal yanına yazar Ruşen Eşref'i ve yaverlerini alarak otomobiline biner, biri otomobilinin önünde diğeri arkasında yer alan iki kısraklı süvari bölüğünün arasında, Konak Meydanı'ndaki Karşıyaka'da onu konuk etmek için hazırlanmış eve gitmek üzere ayrılır. Karşıyaka'daki kalacağı eve geldiğinde evin mermer taraçasına çıktıktan sonra kapının önüne ipek bir Yunan bayrağı serilmiştir. Üzerine basılacak bir yol halısı gibi yayılmıştır. Kadın ve erkek orada bulunan İzmirliler:
"Buyurunuz geçiniz.... Bizim öcümüzü yerine getiriniz. Yabancı kral bu evden içeri, bizim bayrağımıza çiğneyerek girmişti. Siz lütfedin, bu karşılıkla o lekeyi silin! Burası sizin şehrinizdir. Bu ev sizin evinizdir. Bu hak sizindir," diye hitap ettiler. Mustafa Kemal yerde serili bayrağın önünde durur, sevinç gözyaşı döken kadın ve erkeklere sevgiyle bakarak;
"O geçmişte kötü etmiş. Bir milletin istiklalini temsil eden bayrak çiğnenmez. Ben onun hatasını tekrar edemem," der. Bayrağı kaldırtır ve bembeyaz mermerlere basarak içeri girer.
15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkıp, Anadolu’nun hemen yarısını istila ederek, burada Yunan Asya İmparatorluğu’nu kurmak rüyasıyla üç yılı aşkın bir süre içinde anayurdumuza saldıran düşman orduları, nihayet 18 Eylül 1922 gününde tek bir er kalmamak suretiyle vatanımızın bu bölgesinden tamamen temizlenmiş oldu. Bu temizlik harekâtı hayati önem taşıyan diğer stratejik hedefler de büyük bir ustalıkla İtilaf Devletleri’nin işgalinden, olaysız olarak ve barış yoluyla kurtarıldı. Dahası bu temizlik harekâtı; Türk Ordusu’nun kahramanlığı yanında askeri ve siyasi alanda gösterdiği yüksek sevk ve idare ile birlikte kudret ve kabiliyetini de ispat eden büyük bir eseri olmuştur. İzmir'in 9 Eylül'de düşman işgalinden kurtuluşu, Mudanya Ateşkes Antlaşması ve sonrasında Lozan Barış Antlaşması'na uzanan süreci başlatması dolayısıyla da Türk Milleti’nin kurtuluşu ve bağımsızlığının simgesi olarak tarihe geçti.
Kısacası; bu zaferin en gurur verici yönü ise binlerce yıl bağımsız olarak yaşayacak: “Türkiye Cumhuriyeti” Devleti’nin kurulduşunun bütün dünyaya ilan edilmiş olmasıdır.