11 Eylül saldırıları sonrasında ABD’nin Afganistan ve Irak’ı işgaliyle yangın yerine dönen İslam coğrafyasında, 26 yaşındaki Tunuslu üniversi

11 Eylül saldırıları sonrasında ABD’nin Afganistan ve Irak’ı işgaliyle yangın yerine dönen İslam coğrafyasında, 26 yaşındaki Tunuslu üniversite mezunu, işsiz Muhammed Buazizi’nin 17 Aralık 2010'da, polisten yediği dayağa isyan ederek kendisini yakmasıyla başlayan “Arap Baharı”, Mısır'da Mübarek'e, Libya'da Kaddafi'ye, Yemen'de Salih'e karşı ayaklananların sembolü olmuştu.
Suriye’de 15 Mart 2011 tarihinde başlayan barışçıl ve sivil halk ayaklanması geçen süre zarfında iç savaşa dönüşmüş, işkenceyle öldürülen Hamza bin Hatip te Esad rejimine karşı direnişin sembollerinden olmuştu...
Ancak günler geçtikçe görüldü ki Esad’ı yerinden etmek uğruna yapılanlar bir ülkeyi harabe haline getirip, insanlarını mülteci etmekten başka bir işe yaramadı. Sivillleri hedef alan gerek rejim, gerekse muhalif unsurlar kendinden olmayan herkesi acımasızca katletti...
Göç yollarında hayatını kaybedenlerin yanında ailesine ve evlatlarına insanca yaşayabilecekleri, güvenli bir yer arayışıyla yollara dökülen bu insanlar, 2,5 milyonu Türkiye’de olmak üzere, Ürdün, Lübnan, Irak gibi komşu devletler başta olmak üzere, meşakkatli yolları aşabilen az bir miktarı da Avrupa’da hayatını idame ettirmekte.
Arap Strateji Forumu tarafından yayımlanan “Arap Baharı’nın Maliyeti” isimli raporda, 2010-2014 yılları arasında Arap dünyasında yaşanan, dünya kamuoyunda “Arap Baharı” olarak bilinen olaylar sonucunda 1.34 milyon kişini öldüğü, 833.7 milyar dolardan fazla maliyetinin olduğu ifade edildi.
Kriz süresince bir uçağımız Suriye tarafından Akdeniz’e düşürülmüş, güneydoğu sınırımız elek gibi olmuş, ülkemizin başkentinde dahi terör bombaları yüzlerce insanımızın ölümüne sebep olmuştu. Türk F16’ları tarafından düşürülen Rus uçağı, iki ülke arasında büyük bir krize sebep olmuş, Rusya işi kan davasına dönüştürerek nedeyse hergün tehdit etmeye başlamıştır.
Peşmerge güçlerine eğitim vermek üzere Irak’ın Musul kenti yakınlarındaki Beşika’da üslenen Türk askerlerinin varlığı durduk yerde rahatsızlık yaratmış, Irak Başbakanı Abadi Türk askerinin Irak’tan çekilmesi için tepki göstermiş ve Yeni hasmımız Rusya’dan sonra ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden da Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı göstermesi gerektiğini söylemişir.
35 yıldır kan siyasetiyle “Türk-Kürt kavgası” çıkarmaya çalışan pkk terör örgütü ve siyasi uzantıları, bazı ilçelerde “öz yönetim” adıyla kurtarılmış bölgeler/kantonlar oluşturma peşinde şehir merkezlerine hendekler kazarak, hastanelere, camilere roket atarak, okulları yakarak Irak ve Suriye’de yaşanan kaosu Türkiye’ye taşımak istiyorlar.
Sözde halk savaşı verdiğini iddia eden hainlere halk sızcak bakmayarak huzurdan ve asayişten yana tavır almıştır. Ağır silahlar taşıyan teröristlerin kalkışma teşebbüsleri yerel belediyelerin desteğiyle günlerdir sürüyor. Dağda sıkışan PKK’nın, örgütü bir “halk hareketi” gibi göstermek için ilçeleri işgal etmeye çalışması ve sivilleri adeta canlı kalkan gibi kullanması bölge halkını canından bezdirdiğinden Suriyeliler gibi memleketlerini terketmeye başladılar. Türkiye genelinde 2009-2014 döneminde 12 milyon 313 bin 628 kişi, yaşadığı ilden başka bir şehre göç etti. Bu dönemde en fazla net göçü İstanbul aldı, Van ise en fazla net göç veren şehir oldu. Türkiye'de yılda ortalama toplam nüfusun yüzde 3 ile 3,4'ü, başka bir ifadeyle her bin kişiden 30 ile 34'ü başka bir ilde yaşamaya başlıyor.
Çözüm sürecindeki gafletten uyanan Hükümet bu defa kararlı bir şekilde bölücülere karşı mücadele veriyor... Çevremizde her an bize sıçraması muhtemel büyük bir yangın var. Rusya, bir uçağımızı düşürmek veya gemimizi batırmak gibi bir intikam operasyonu için fırsat kolluyor(bence). Akdenize Kürt koridor açma amacındaki ABD, AB ve Rusya gibi ülkeler , Suriye’deki PYD’yi destekliyor. Bunu Mısırdaki sağır sultan bile duydu.
Yüzyıl önce bu filmi biz Balkanlar’da gördüğümüzden ülkemizde arttırılan terörün nelere sebep olabileceğini değerlendirmeli ve evdeki bulgurdan olmamalıyız.