Kıymetli okurlarımız ,geçtiğimiz hafta ‘’Boşanıyoruz Türkiye’’ adlı bir yazı yazarak son on yıllık süreçte ülkemizde gerçekleşen evlili

Kıymetli okurlarımız ,geçtiğimiz hafta ‘’Boşanıyoruz Türkiye’’ adlı bir yazı yazarak son on yıllık süreçte ülkemizde gerçekleşen evliliklerin istatistiklerini incelemiş ve bu konuda dilim döndüğünce ,kalemim yazdığınca fikirlerimi sizlerle paylaşmıştım…
Yazıma gerek sosyal medya aracılığı ile gerek arkadaş eş dost çevremden gelen gazetemiz okuyucularından aldığım yorumlar üzerine belki de pek farkında olmadan bir yaraya tuz bastığımı fark etmiş oldum…Yakın çevremizde sevdiğimiz eşimiz ,dostumuz, arkadaşlarımızın evlatlarının aldığı her evlilik kararı ve müjdeli haberler bizi çok mutlu ediyor değil mi? Çünkü müjdeler sıradan günlere renk veriyor .Hayatımıza umut ve anlam katıyor…
Ülkemizde yaşanan evliliklerin büyük bir kısmının boşanma ile sonuçlandığını biliyoruz . Boşanma toplumda sık rastlanan bir durum. Öyle ki : 2014 yılında boşanan çiftlerin sayısı önceki yıllara göre yüzde 4.5 oranında artmış evlenenlerin oranı ise yüzde 0.1 artış göstermişti .Boşanma oranı evlilik oranını katladı. TÜİK raporlarına göre Türkiye genelinde son on yılda gerçekleşen boşanma oranı ise yüzde 38 oranında artmış…
OECD ülkeleri arasında Türkiye boşanma oranının yüksekliği bakımından 27.sırada. Öyle ki TBMM’de
Son yıllarda artan boşanma oranlarını araştırmak için meclis komisyonu kurulmuş ve karar Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Meclisi araştırmaya sevk eden tablo Ne olacak bu evli çiftlerin hali? sorusunu akıllara getirmişti..
Boşanmalardaki en büyük neden hukuki dava raporlarına göre ‘’Şiddetli Geçimsizlik’’ 2015 yılında 126 bin 732 çift bu sebepten boşanmış.
Bizlerden önceki kuşaklarda boşanma oranı çok daha düşük. Onlar iletişimi, ekonomik güçleri çok daha güçlü kuşaklar değillerdi. İçinde yaşadıkları dönemin siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda ki koşullarını göz önüne alacak olursak işleri bizlere göre epey zordu. Evlilik bir kadın ve erkeğin aynı evin içinde özgürce dilediği gibi yaşaması değil . Evlilik, birliktelik , beraberlik bir yaşam biçimini bir yaşam tarzını seçmektir. Evlilik bir ilişkinin sonucu sanıyorsanız yanılırsınız. Evlilik bir ilişkinin ‘’başlangıcıdır’’. Karşınızdaki adamın veya kadının değer yargılarını , yetiştiği aileyi, çevreyi onlarla olan iletişimini onlara karşı davranışlarını, yaşama bakışını size yaklaşımını, davranışlarını analiz edebilin onu evlenmeden önce tanıyın inceleyin değerlendirin diye vardır flört ve nişanlılık aşamaları.
Birbirimizi anlamak için tanımamız gerek öyle değil mi? Erkekler neden kadınları ‘’dır dır’’ etmek çok konuşmakla tenkit eder? Kadınlar neden erkekleri susmakla, duygusuzlukla suçlar değil mi? Çünkü ;
Erkek çözüm odaklı konuşur. kadının psikolojik ihtiyaçlarını bilirse ki bir kadın için ihtiyaç çözüm değil dinlenilmektir erkeğin ise güvenilmek ve takdir edilmektir mesela .
Kadın üzüntülü olduğunda kendini iyi hissetmek için konuşma eğilimindedir. Erkekler susmayı tercih eder . Biz kadınlar bilgi paylaşımı için konuşuruz erkek için ise konuşmak bir bilgi aktarma işidir. İnsan beynini en çok geliştiren eylem kelime üretmektir. Kadınlar ve dişi hayvanlarda bu özellik üstündür. Erkekler bambaşka kadınlar bambaşka çünkü bizler farklı yaratılış özellikleri ile donatılmışız .Beyinlerimizin yapısı bile farklı birbirimizden. Belki de bizden önceki kuşakların sırrı buydu. Kadın ve erkeğin farklı yaratılışta olduğunu bilmek ve saygıyı her koşulda yitirmemek.
Etrafımı çok gözlemleyen biriyimdir sinemada ,restoranda, trafikte genç çiftleri çok gözlemlerim. Çoğu zaman gördüğüm manzara duyduğum konuşmalar karşısında şaşıramıyorum ben bu boşanma oranlarına. Biliyorum ki üslup her şeydir …Davranışlar çok önemlidir. Her şey incelikten ,İnsan kabalıktan kırılır…Evliliğe hazırlanan genç hanımefendiler ve genç beyefendiler gerek insani ilişkiler, gerek karşı cinse olan davranışlar ve beklentileriniz konusunda net olun. Ne istediğinizi iyi bilin. Karşı taraf beklentilerinize ne düzeyde yanıt verebilecek ? İyi değerlendirin ki hem maddi hem manevi anlamda ‘’Ne merde nede namerde muhtaç olmayın’’.

İletişim üstadı Ali Saydam’ın Eş ve Müşteri nasıl kaybedilir ? adlı bir kitabı var. Ali Saydam der ki; Her evliliğin bitişi diş çekimi gibidir. Sizi siz yapan alışkanlıklarınızdan, insanlardan ve köklerinizden de kopuştur bir nevi. ‘’Bir şirketi batırmak için majör bir hata, Bir seçimi kaybetmek için majör bir hata ,Bir evliliği kaybetmek için minör bir hata yeterlidir’’.
Evlilik dört bacağı olan bir sandalye gibidir. .Aşk, dostluk, şefkat ve saygı. Evliliğinizin bu dört ayağını iyi yönetemezseniz her şey bitiyor…
Egonun olduğu yerde gerçek aşk barınınamaz. Etrafınıza iyi bakın birbirlerinin elini tutan sevdiği kadınla var olan, her zorluğa göğüs geren huysuzluklarını tatlı sert tartışmalarla bertaraf eden, küsmesini de ,sevmesini de ,korumasını da ,bilen, birbirlerine canım diyebilen, takdir eden, kırk yılı devirmiş kuşaklara rengarenk çiçekler hediye etmek ,onları coşkuyla alkışlamak istemiyor musunuz siz de bazen?