Hastanelerin belki de en önemli hizmet alanı acil servisler. Çünkü acil servisler, öncelikle hayati tehlike arz eden hastaların veya duyduğu ızdırap y

Hastanelerin belki de en önemli hizmet alanı acil servisler. Çünkü acil servisler, öncelikle hayati tehlike arz eden hastaların veya duyduğu ızdırap yüksek olan hastaların müracaat yeri… Yani dostlar, olması gereken bu demek daha doğru olacak zannediyorum.
Ancak!
Ne yazık ki ülkemizde sağlık hizmetleri kültürü yeterince yerleşik ve gelişmiş olmadığı için, acilin bu özelliği göz ardı edilerek, zaman zaman hastalar tarafından “İşimizi çabuk halletmenin yolu” olarak görülüyor ve müracaat noktası oluyor. Bu niyet ile acil servis müracaatları ne yazık ki aciliyeti ve/veya hayati tehlikesi olan hastaların hakkına girilmesine ve tanı tedavi sürecinin gecikmesine sebep oluyor. Unutmamak lazım ki, bir gün hayati tehlikesi veya tıbbi aciliyeti yüksek olan hasta bizlerde olabiliriz.
Hastanelerimizde Yeşil, Sarı ve Kırmızı Alan uygulaması hâlihazırda mevcut. Triaj yani ön muayene sonrası hastalar öncelik ve tıbbi aciliyet durumuna göre bu alanlara yönlendiriliyor. Yeşil alan ayaktan tedavi edilebilecek, herhangi bir hayati tehlikesi ve tıbbi aciliyet durumu olmayan hastaların muayene edildiği alan. Ve dolayısı ile bekleyebilir hastaların muayene edildiği/edileceği alan. Sarıl alan, tetkik ve müşahede gereken hastaların muayene ve tedavi edildiği alan. Kırmızı alan ise hayati tehlikesi olan veya tıbbi aciliyet durumu yüksek olan hastaların muayene edildiği alan. Bu uygulama öncelikli ve hayati tehlikesi söz konusu olan hastalar gözden kaçmasın diye planlanmış durumda. Ancak az öncede belirttiğim gibi, hastalar acili çabucak işlerini halletme birimi gibi gördükleri için beklemeye tahammülleri olmuyor ve zaman zaman sağlık personelini de zor durumda bırakıyorlar. Unutmamak gerekiyor ki, yarın bizde hakikaten acil müdahale gereken bir durum ile karşılaşabiliriz. Ve bir başka aciliyeti olmayan hasta kendi işini çabuklaştırmak adına, bizlere hizmet eden sağlık personelini zor durumda bırakarak müdahale ve nitelikli hizmetinin önüne geçebilir. Belki bizim hayati tehlike yaşamamıza sebep olabilir. Yani bu gün bizim yaptığımızı yarın bir başkası bize yapabilir. Bunu düşünerek acil müracaatlarımızı göz önüne almalıyız. Gereksiz yere aciller meşgul edilmemeli ve oradaki triaj uygulamasına saygı gösterilmelidir. Bu tüm hastaların iyiliği için mutlak ve muhakkak olması gereken şarttır.
Acil servislerde benim işim hemen hallolsun mantığı ile hareketin bir diğer dezavantajı ise, çalışan sağlık personelinin moral ve motivasyonunun bozulmasına sebep olmasıdır. Yapılan işin, verilen hizmetin kalitesi ve konforu, çalışanın moral ve motivasyonu ile doğru orantılıdır. Güler yüzle sabah erkenden şifa dağıtabilmek adına, hastaların ızdıraplarına çare olmak adına koşar adım işine giden acil personelinin motivasyonunu, “Çekilin ben acilim” edasıyla gelen hastaların bu tavırları, ve hatta zaman zaman sözlü veya fiili şiddetle karşılaşmak zorunda bırakışları bozuyor. Bozmakla da kalmıyor yerle bir ediyor. Ve bir sonra ki gün acaba aynı şeyleri tekrar yaşar mıyım korkusu yaşanmasına sebep oluyor. Unutmayalım ki sağlık personelleri de insan ve en stresli iş kollarından çalışıyorlar. Acil servis çalışanları ise sağlık çalışanları içerisinde en stresli birimde çalışıyorlar.
Ne bir başka hastanın hakkına tecavüz edelim, ne de acil servis çalışanlarının moral ve motivasyonunu bozalım. Sağlıklı günler ve sağlıklı bir gelecek için, tüm toplum olarak görev ve sorumluluklarımızı bilelim.
Sağlıcakla kalın…