Öncelikle bizlere kendinizi tanıtır mısınız? Yağmur Tanyıldız kimdir?

ÇİÇEĞİ BURNUNDA BİR GAZETECİ VE YAZAR: YAĞMUR TANYILDIZ

 

1996 yılında Aydın/Söke’de doğdum. Aydın insanların yaşadığı bu şehirde harika bir çocukluk geçirdim. Ben; ilkokul yıllarında babamın öğretmen arkadaşının çıkardığı ‘Adın Yağmur Olsun’ adlı şiir kitabı ile yazmaya, okuduğum ‘Küçük Kara Balık’ adlı kitapla ise okumaya özenmiştim. Küçük yaşlarda yan flüt çalmaya başlayan biri olarak lise eğitimimi Aydın Yüksel Yalova Güzel Sanatlar Lisesi’nde tamamladım. Orada piyano ve şan eğitimlerime devam ettim. Liseyi bitirdiğim sene yakın çevrem konservatuar sınavlarına hazırlanmamı beklerken, ben müzik eğitimime devam etmeme kararı aldım. Kısacası eğitim hayatımdaki seçimlerimde yanıldım. Bu süreç içinde kendimi yazmaya ve okumaya verdim. 2015 Nisan ayında ilk kitabım ‘Kalbini Eksik Etme’, 2016 Nisan ayında ise ikinci kitabım ‘Bircan’ çıktı. Kısacası, sonunda mutluluğu yakalamış oldum. Şu an Anadolu Üniversitesi Edebiyat bölümünde okuyor, aynı zamanda da Önce Vatan gazetesinde çalışıyorum.

 

Edebi yaşantınıza ilk adımınızı nasıl attınız? Maceranızın başlangıcında size neler veya kimler ön ayak oldu?
Küçük yaşlarda okuduğum ‘Küçük Kara Balık’ adlı kitaptan sonra; yazmanın, okumanın ve özgürlüğün peşine düştüm. Düzgün cümleler kurmanın, doğru kitaplar okumanın ve özgürlüğün gerçek anlamını öğrenmenin hayallerini kurdum. Önce okudum. Kur’an’ı da okudum, Nutuk’u da. Ve sonra yazdım. Şiiri de, romanı da. Sonra da çok düşündüm, özgürlük nedir diye. Özgürlük; istediğin yere gitmek, gittiğin yerden istediğin saatte evine dönmek demek değildi. Gerçek özgürlük; yazmaktı, yazdıklarını neden yazdığına dair kimseye hesap vermemekti. İstediğin insanı istediğin kadar sevmekti. İstediğin şehirde istediğin mesleği yapmaktı. Bunların hepsini öğrendim… Bu süreçte ailemin, Semerci Yayınları’nın sahibi sevgili Alime Semerci ve eşi Aykut Semerci’nin, Önce Vatan Gazetesi’nin sahibi sevgili Abdullah Akosman’ın destekleri vardı. Daha sonra bu listeye bir de okurlarım eklendi. Destek olan herkese minnettarım.
‘Kalbini Eksik Etme’ ve ‘Bircan’ adlı eserleriniz okuyucudan tam not almış durumda. Okurlarınızın eserleriniz hakkındaki fikirleri konusunda sizin düşünceleriniz nelerdir?
İlk kitabım ‘Kalbini Eksik Etme’ ile ilgili aldığım tek olumsuz yorum çok kısa olduğu yönündeydi. Bu yüzden eleştirilere kulak verdim ve ikinci kitabım Bircan’ı daha uzun yazmaya çalıştım. Bircan’a dair ise şuana kadar olumsuz yönde hiçbir yorum almadım. Sadece ‘Neden Deniz öldü? Keşke onun yerine Serkan ölseydi’ gibi yorumlar aldım. Bircan’da herkes kadın karakterimin yanında oldu. Buna seviniyorum, çünkü kitabı yazarken ben de Deniz’in yanında olmuştum.
Şu anda başarıyla devam ettirdiğiniz meslek olan yazarlık, hayalini kurduğunuz meslek miydi? Bu yaşantınızdan memnun musunuz?

Hayalini kurduğum, olsun diye dualar ettiğim bir hayat sürüyorum şu an. İleride arkamda bırakacağım 2 kitabım var ve bu rakam belki de daha çok artacak. Evimde duran, parmaklarımın değdiği bir piyanom var. Yazılarımın bulunduğu, sakladığım gazetelerim var. Kısacası dualarımı yaşarken buldum ben kendimi. Daha ne olsun!

Yazmış olduğunuz iki kitabın yanı sıra aynı zamanda başarılı bir gazetecisiniz. Gazetecilik yaşamınıza ilk adımınızı nasıl attınız?
Önce Vatan gazetesinde yayınlanan ‘Ölümde Buluşacağız Sevgili’ başlıklı yazımdan sonra gazete imtiyaz sahibi sevgili Abdullah Akosman ile tanıştık ve bana gazetede yazılar yazabileceğimi söyledi. Öncelikle evimden yazılar yazmaya, röportajlar hazırlamaya başlamıştım. Bir süre sonra basın kartım da oldu. Daha sonra bir gün, ‘İstanbul’a gel çalış’ dedi. Dünyalar benim oldu. 1 ay içinde Aydın’dan İstanbul’a taşındım. Yeni bir hayata adım attım ve şu an çok mutluyum. Abdullah Akosman’a bana kazandırdığı gazeteci sıfatı ve öğrettiği her şey için de minnettarım. Fakat söylemeliyim ki, gazetecilik konusunda öğrenciyim. Henüz ‘ben gazeteciyim’ diyemiyorum.

ÇİÇEĞİ BURNUNDA BİR GAZETECİ VE YAZAR: YAĞMUR TANYILDIZ Sizce iyi bir yazar olmak hangi yollardan geçer? Gençlere bu hususta tavsiyeleriniz nelerdir?
İyi yazar olmanın yollarını anlatacak kadar iyi bir yazar değilim maalesef. Yazarlıkta da, gazetecilikte de öğrenciyim ve öğreneceğim çok şey var daha. Türkiye’de maalesef ki mesleklere karşı güven oranları ortaya koyulduğunda gazetecilere olan güven oranı %37 olarak belirlendi. Bu yüzden şunu söyleyebilirim ki, kıymeti bilindiğinde bu meslek dünyanın en özgür mesleğidir. Kimse bir gazeteciye yahut bir yazara ‘neden bunu yazdın’ diye sormaz. Kurduğun cümleler için hesap vermemek, işte gerçek özgürlük budur. Mesleğinizin kıymetini bilin. Yaptığınız güzel işlerle ‘gazetecilere güven olmaz’ sözünü çürütün.
Önce Vatan Gazetesi’nde oldukça başarılı bir konumdasınız. Gazetede yazarlık yapmak size neler kazandırdı?
Gazetede çalışmanın bana en büyük katkısı ‘cesaret’ oldu. Eskiden daha korkak biriydim. Şimdi daha cesur ve de daha özgürüm. Gazeteci ve yazar herkesten bir basamak daha özgürdür, bunu öğrendim. Bir gün kıymetli patronum bana ‘gazetecilik, sessiz kalanların sesi olmaktır’ demişti. Sessiz kalanların öncüsü olup, konuşmayı ve yazmayı öğrendim ben de. Ses olmayı öğrendim kısacası. Ama dikkat edin lütfen. ‘Gürültü’ demiyorum, ‘ses’ diyorum!
Son kitabınız Bircan’ın yazılış amacı neydi? Kitap adını ve hikayesini nereden almakta?
Cezaevinde yatan Serkan’ı, onu çok seven ve sevdiği için de kusursuz gören Deniz’i anlattım Bircan’da. Bu sevginin Deniz’i nasıl mutsuz ettiğini anlattım. Sıradan bir aşk romanı olsun diye yazmadım aslında bu kitabı. Bircan’da sadece aşk teması yok. Sevgi var, güven var, özgürlük var, u

ÇİÇEĞİ BURNUNDA BİR GAZETECİ VE YAZAR: YAĞMUR TANYILDIZmut var, şiir var… Eminim ki; Bircan’ı okuyan herkes anlayacak, şiirlerin elleri, kolları ve yüreği olduğunu. İstediği her an, her istediğine dokunabildiğini. Ve gün gelince kırılıp, yorulup, ölebileceğini… ‘Bircan’ isminin nereden geldiğini söylemeyeyim. Kitabı okuyanlar sonlarına doğru bunu öğrenmiş olacaklardır. Gazetedeki yazılarınızın okunma oranı nasıl? Sizce gazete okumak insana neler kazandırır? Sadece gazete değil, her şeyi okumak gerek. Tabi ki her şey derken, bunun da bir sınırı vardır. Mesela doğru kitap ve doğru gazete tercihi yapmak gerekir. Gazete okurken orada birçok insanın yaşanan olaylarla ilgili yorumlarına ortak olursunuz. Belki katılmazsınız fakat yeni bir düşünce ile tanışmış olursunuz. Bir insani tanımadan, onun gazetedeki yazılarını okuyarak düşüncelerini öğrenmek bence çok güzel bir şey. Önce Vatan Gazetesi’nde şu ana kadar en çok okunma oranına sahip olan yazım; Aydın/Söke’de yaşayan çizme ustası Zeki amcam (Zeki Avcıoğlu) ile yaptığım röportajımdı. Kendisi 80 yaşlarında körüklü çizme ustası harika bir insandır. Fakat Zeki amca dışında çok değerli kişilerle de röportaj yaptım. Örneğin; Alime Semerci, Kadir Özdal, Emre Taştekin, Bircan Yıldırım, Çağ Erçağ…
Ülkemizin en genç yazarlarından birisiniz. Bu serüvene böylesi genç bir yaşta başlamak nasıl bir duygu?

Sizinle bir anımı paylaşmak isterim izin verirseniz. Ortaokulda okurken bir gün Sosyal Bilgiler öğretmenimiz kazanmayı hedeflediğimiz liseleri sormuştu. ‘Güzel Sanatlar Lisesi’ demiştim sıra bana geldiğinde. ‘Ne yapacaksın orada?’ demişti yüzünü buruşturarak. ‘Müzisyen, yazar, gazeteci olacaksınız da ne olacak’ demişti. Sanki benim geleceğimi görmüş gibiydi. Yıllarca yan flüt ve piyano çaldım. İki tane kitap yazdım ve Önce Vatan gazetesinde çalışıyorum. Öğretmenimin ‘olsa ne olacak ki’ dediği her şeyi yaptım. İnanın çok güzel şeyler oldu. Diyeceğim o ki, gençlikte insan yanılabilir. Eğitim konusunda yanlış alanlar seçilebilir, yanlış dostluklar kurulabilir, yanlış insanlar sevilebilir. Ama emin olun hayallerin doğrusu yanlışı yoktur. Ben de çok yanıldım, yanılmaya devam ediyorum hala zaman zaman. Ama yine de hayallerinizin peşinden gidin. Varsın yanılın. Ama kurduğunuz hayallerin yanılmaları olsun hepsi. Ben de hayallerim sayesinde bu yaşta bu konuma gelebildim. Ve tabi ki yanıla yanıla.

Kitaplarımı alıp okuyan, okumayan ama yine de destek veren herkese, aileme, sevgili Alime Semerci’ye ve Abdullah Akosman’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Size de bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederim Ayşenur hanım. Ülkemizde, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda geçireceğimiz huzur dolu, barış dolu günlerimiz olmasını diliyorum. Sevgilerimle…
Editör: TE Bilisim