ANKARA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avukatlar Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde avukatları kabul etti.

Erdoğan, kabulde yaptığı konuşmasına, 5 Nisan Avukatlar Günü dolayısıyla gerçekleştirilen ziyaret için teşekkür ederek başladı.

Her meslek grubunda olduğu gibi avukatlar arasında da bu sıfatı istismar ederek, başka emeller peşinde koşanların bulunduğunu ve bundan sonra da olacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ülkemizde adliyede görevini yapan bir savcımızı şehit eden teröristlere, bakınız hukuki yardım sağlayan, savunan demiyorum, sahip çıkan, onlar için eylem yapan güya avukatlara şahit olduk. Avukatlık bürosu adı altında terör örgütünün birimi olarak çalışan sözde avukatların bulunduğunu biliyoruz, bunda hiç şüphemiz yok. Aynı durum gazeteci kimliği, buranın şimdi altını özellikle çiziyorum, akademisyen kimliği, doktor, öğretmen kimliği taşıyanlar için de geçerli. Şüphemiz var mı? Bakıyorsunuz son zamanlarda, 'akademisyen, akademisyen olduğuna göre tutuksuz yargılansın'. Ne demek? Suçluysa, eğer buna yargı hükmettiyse, o da tutuklu yargılanacak, diğerinden onun ne farkı var. Bunların kararlılığı yargıda adaletin bir tecellisinin de gereğidir ama avukatlar hukukun üstünlüğünü sağlama, adaletin tecellisine yardımcı olma misyonları dolayısıyla bu fotoğrafın içine hiç yakışmıyorlar."

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gezi olayları da, paralel yapının darbe teşebbüsü de, 7 Haziran öncesinde oluşturulan iklim de bölücü terör örgütünün eylemlerine başlaması da zahirde birbirinden bağımsız görünüyor. Ama esasta hepsi aynı oyunun birbirlerini takip eden sahneleridir. Eğer devlet olarak terör örgütüyle mücadeleyi ahlak, vicdan ve hukuk ölçüleri içinde yürütmezsek, bu mesele bizim için 3 günlük iştir. Paralel yapı denen şer örgütünün ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında tüm imkanları ve gücüyle, devletimiz ve milletimizin aleyhinde çalıştığını bilmenizi istiyorum"

"Mesele Gezi Parkı değil, sen hala anlamadın mı?"
Türkiye'nin uzun süre farklı isim ve görüntüler altında faaliyet gösteren vesayet odaklarının zulmü altında kıvrandığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Milletimizin inancını hedef aldılar, başaramadılar, milletimizi geçmişine düşman etmek istediler olmadı. Siyaset ve toplum mühendisliği projeleriyle milletimizi belirli kalıpların, biçimlerin içine hapsetmeye çalıştılar, istediklerini elde edemediler. Mezhep ve meşrep farklılıkları üzerinden birtakım kurgulara giriştiler, sonuç alamadılar. Etnik köken fitnesine sarıldılar yine arzu ettikleri neticeyi alamadılar. Hepsi de sonuçsuz kalınca 2013'ten itibaren yeni yöntemleri devreye soktular.

Önce Gezi olayları denen hadise üzerinden ağaç, yeşil çevre gibi kavramlar üzerinden şahsıma ve hükümete muhalif olan herkesi mobilize ederek, sosyal bir kaos çıkarmayı denediler. Başlangıçta kullanılan kavramların çekiciliğine kapılarak, bu işe sempatiyle bakanlar bile daha sonra 'Mesele Gezi Parkı değil, sen hala anlamadın mı?' şifresini duyunca gerçeği gördüler ve geri çekildiler."

"Kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar..."
Erdoğan, şöyle konuştu:

"Akademisyen görünümlü destekçi, gazeteci kimlikli casus, siyasetçi kılıklı eylemci, memur unvanlı milis olarak terör örgütünün emrine girenlerin elinde silahı, bombası olan teröristlerden hiçbir farkı yoktur. Yine kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar da terör örgütü mensuplarıyla aynı amaca hizmet ediyorlar. Bu konuda da milletçe dikkatli olmalıyız. Devletine ve milletine ihanet içinde olan hiç kimseyi sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Güvenlik güçlerimiz, teröristlerle mücadelelerini başarıyla, fedakarlıkla ve hassasiyetle yürütüyorlar.

Şehitlerimiz oluyor. Şüphesiz ki ciğerimiz, yüreğimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahzun hale düşüyoruz ama biz şunu da biliyoruz, bu araziler tapu kadastrosundaki tarla değildir. Nasıl ki imar girdiği zaman arsa olursa, bu vatan toprakları da şüheda kanıyla ıslandığı zaman vatan olur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatan topraklarına kendilerine göre operasyon yapıp, oraları adeta bir tarla haline dönüştürmek isteyenlere, güvenlik güçlerinin gerekli dersi verdiğini kaydederek, "Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar."

"Teyakkuz halinde olmalıyız"
"Amerika'da bu yapının nasıl bölücü örgütün mensuplarıyla, Ermeni komitacılarıyla koyun koyuna olduğunu bizzat işte bu son seyahatte gördük, yaşadık." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bürokraside, iş dünyasında, sivil toplum örgütleri içinde, pusuda bekleyen paralel yapı mensunlarının, buldukları her fırsatta nasıl içlerindeki kini, düşmanlığı, husumeti ortaya döktüklerini gayet iyi biliyoruz. Yalanın, riyanın, iki yüzlülüğün, sahtekarlığın, şahsiyetsizliğin en üst seviyeye çıktığı bu yapının mensuplarına ve ihanetlerine karşı daima teyakkuz halinde olmalıyız." şeklinde konuştu.

"Aslan gibi mücadele etmeyi, mertçe davranmayı sürdüreceğiz"
Bölücü terör örgütünün, sokaklara, evlere, Kuran-ı Kerim'in cildi içinden çocukların oyuncaklarına kadar döşediği patlayıcılarla insanlıktan nasibini almadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz inancımızın, tarihimizin bize emrettiği şekilde aslan gibi mücadele etmeyi, mertçe davranmayı sürdüreceğiz. Biz düşmanını bile arkasından vuran bir millet olmadık. Göğüs göğüse çarpışarak vuran bir millet olduk, bizim özelliğimiz bu çünkü bu milletin tarihinde alçaklık yoktur, soykırım yoktur, sömürgecilik yoktur, haksız yere bir kimseyi incitmek yoktur." şeklinde konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un, "Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım, yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım" dizelerini hatırlatarak, ecdadı, kendilerini ve çocuklarını utandıracak, gayri ahlaki en ufak bir işin içinde asla olmayacaklarını vurguladı.

"Meşreplerine uygun bir siyasi aktör üretmeye çalıştılar"
İçinde milletin, halkın olmadığı her hareket gibi Gezi Parkı eylemlerinin de kısa sürede balon misali sönüp gittiğine dikkati çeken Erdoğan, bu yöntem tutmayınca daha sinsi, ince planlanmış, kaleyi içeriden fethetmeye yönelik bir operasyonun düğmesine basıldığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "paralel ihanet çetesinin" harekete geçirilerek şahsıyla birlikte bu ülkenin tüm büyük projelerini, yatırımlarını hedef alan bir saldırının başladığına işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ama dikkat ediniz, burada da işin içinde millet yoktu. Öyle olunca Allah'ın yardımı ve milletimin desteğiyle bu saldırıyı da boşa çıkardık. Yine durmadılar, önce tüm güçleriyle bölücü terör örgütünün güdümündeki partiye destek verip, meşreplerine ve hedeflerine uygun olan bir siyasi aktör üretmeye çalıştılar. 7 Haziran seçimlerini herkes 'bu partinin zaferi' gibi gördü ama aslında yaşanan büyük bir hezimetti. Çünkü çok daha farklı ve keskin bir sonuç hedefleniyordu. Olmayınca da bu defa en aşağılık, en insanlık dışı yöntemi devreye soktular. Yıllar sonra yeniden ülkemize bir kan ve can pazarı kurdular. Bölücü terör örgütü temmuz ayından itibaren eylemlere başladığında, işin gerisinde yıllar süren bir hazırlığın, örgütün kapasitesini ve zekasını çok aşan bir planlamanın bulunduğunu gördüm. Bunu arkadaşlarımla da paylaştım."
Editör: TE Bilisim