İSTANBUL (AA) - Terör örgütü DAEŞ içerisinde faaliyet gösterdikleri iddiasıyla örgüt lideri olduğu belirtilen Halis Bayancuk'un da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu 96 sanığın "terör örgütünü yönetmek ve üye olmak" gibi suçlardan 7,5 yıl ile 22,5 yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması istemiyle yargılanmasına başlandı.

Terör ve örgütlü suçlara bakmakla görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşmaya Bayancuk'un da aralarında bulunduğu 9 tutuklu sanık ile 26 tutuksuz sanık katıldı. Tutuklu sanık Mehmet Karlı ise duruşmaya gelmedi. Davanın 10 müştekisi de duruşmada hazır bulundu.

Duruşma salonunda yer darlığı nedeniyle tutuksuz sanıklar, izleyicilere ayrılan alana alındı. Burada duruşmayı takip eden gazeteciler ile sanıklar arasında kimi zaman tartışmalar yaşandı. Bir kadın gazetecinin yanında oturmasını istemeyen sanıklardan biri, duruma tepki gösterdi. Gazeteciler ise duruşmayı ayakta izledi.

Duruşmada müştekilere hitaben konuşan mahkeme heyeti başkanı Ahmet Civelek, müştekilerin ifadelerinin alınması işlemine henüz geçilemeyeceğini belirterek, müştekilerin duruşmadan ayrılabileceğini söyledi. Bunun üzerine müştekiler, duruşma salonundan ayrıldı.

Kimlik tespitinin ardından mahkeme heyeti başkanı Civelek, iddianamenin okunmasına geçileceğini belirtti. Söz alan sanık avukatları ise uzun olduğu ve bütün sanıklara zaten tebliğ edildiği gerekçesiyle iddianamenin okunmamasını talep etti. Duruşma salonunda bulunan tutuklu iki yabancı uyruklu sanık ise tercüman aracılığıyla mahkemeye, iddianamenin kendilerine tebliğ edilmediğini aktararak, en azından özet olarak okunmasını talep etti. Bunun üzerine iddianame, mahkeme heyeti üyesi hakim tarafından özetlenerek okundu.

İddianamenin okunmasının ardından, sanık savunmalarına geçildi.

"Birbirleriyle savaşan örgütlerin dosyasında ortak tek isim benim"

Tutuklu sanıklardan Halis Bayancuk, besmele çekip salavat getirerek başladığı savunmasında, iki dosyanın birleştirilmesiyle sanık haline getirildiğini belirterek, DAEŞ üyesi olarak görüldüğü için DAEŞ dava dosyasına dahil edildiğini söyledi. Kendisinin şüpheli olduğu 2015/400 esas sayılı soruşturma dosyası ile 2015/385 esas sayılı DAEŞ dosyasının sanıklarının tamamen ilgisiz olduğunu savunan Bayancuk, DAEŞ iddianamesinde isminin geçmesinin nedeninin, kendisinden nefret edilmesi olduğunu ileri sürdü.

Diğer dosyadaki sanıkların aralarında yaptıkları konuşmalarda kendisini eleştirdiklerini ve yazılarından en çok bu kişilerin rahatsız olduğunun açık olduğunu söyleyen Bayancuk, "İddianameye göre, birbirleriyle savaşan iki örgütten El Kaide'nin Türkiye sorumlusuyum, DAEŞ'in ise üyesiyim. Bu da hayatın doğal akışına aykırıdır. İki dosyadaki ortak tek isim benim. Dosyaların birbirlerinden ayrılmasını talep ediyorum" dedi.

Yasal olarak haftalık ders ve seminerler yaptıklarını ve iddianamede kendisi hakkında somut delillerin ortaya konmadığını savunan Bayancuk, polislerin sahte şikayetçi yaratarak kendisini suçlamaya çalıştıklarını iddia etti. Wikileaks'te yayınlanan bir kripto belgeye göre, "polisin bütün radikal grupları El Kaide üyesi olarak gözaltına aldığı, bunun bir önleme çalışması olduğu ve bu kişilerin 1 sene sonra bırakılacağı" bilgisinin yer aldığını öne süren Bayancuk, mahkemeye bu belgeyi sunarken, 1 yıl sonra tüm şüphelilerin serbest bırakıldığını anlattı.

Başkan Civelek: "Öyle bir ülke varsa git orada yaşa"

Halis Bayancuk, iddianameyi yazan savcının, inancını suç olarak anlattığını da öne sürerek, şöyle devam etti:

"Ben böyle inanıyorum, çünkü ben bir Müslümanım. Hakimiyet ve otorite sadece Allah'a aittir. Dosdoğru olan budur ve bunu çok insan bilmez. Demokrasiyi asla bu haliyle benimsemem mümkün değildir. Çünkü, 'hakimiyet millete aittir' deniliyor."

Mahkeme heyeti başkanı Civelek'in "Öyle bir ülke varsa git orada yaşa" dediği sanık Bayancuk, şunları söyledi:

"Öyle bir ülke yok. Ben dinimi bu şekilde yaşıyorum. Sizin böyle değerlendirip bu şekilde konuşmanız, zaten insanları ülkesinden uzaklaştırıyor. İnsanlar bu yüzden Suriye'ye gidiyor. Gitmeye yeltensem, 'terör örgütü üyesi' diye tutukluyorsunuz. Demokraside güçlülere dokunulduğu anda sistem mağdurları yutuyor. Ben adaletli bir düzen istiyorum. Bu düzende, yönetenlere zarar vermeyen, sadece belli bir kesime önem veren kanunlar mevcuttur. Demokrasiye inananların putperest olduğuna inanıyorum."

Atatürk anıtına çelenk konulmasını ve mahkeme salonunda Atatürk portresinin bulunmasını "putperestlik" diye nitelendiren Bayancuk, "Putperest toplumlar, yüce insanlar yapar ve insanların gönüllerini onlara bağlarlar. Ben bu putperest sistemi benimsemiyorum" ifadelerini kullandı.

Mahkemeden "DAEŞ'den farkınız ne?" sorusu

Mahkeme heyetinden bir hakimin, "Sizin söylediklerinizi IŞİD de (DAEŞ) söylüyor. Burada propaganda yapıyorsunuz. Farkınız ne onlardan?" diye sorduğu Bayancuk, "Ben inandığımı insanlara anlatıyorum. IŞİD ise inandıklarından dolayı savaşıyor. Aslında bu soruyu sizin bana değil, benim size sormam lazım. 'Kafasına silah dayayarak anlattın' deseniz anlarım ama siz inandığım şeyi sorguluyorsunuz. Demokrasi ve anayasal düzeni benimsemem çok da mümkün değil" ifadeleri kullandı.

İddianamede, "cihadı sadece savaş olarak gördükleri" yönünde ifadeler bulunduğuna dikkati çeken Bayancuk, cihad ile ilgili yasal olan yüzlerce ders verdiğini, cihadın sadece "savaşmak" anlamına gelmediğini ve çok geniş bir anlam içerdiğini söyledi.

"Sahada birbirleriyle savaşan iki farklı örgütten bahsedilirken, bir örgüt yöneticisi olarak diğer bir örgüte üye göndermem mümkün olabilir mi?" diyen Bayancuk, Suruç'taki bombalı saldırının ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın yaptığı açıklamaları da eleştirerek, "Selahattin Demirtaş gibi eli kanlı bir katilin, devletin yargısını göreve çağırması da devletin utancıdır. Bizim dergimizin adından bahsetti. İki gün sonra da bize operasyon yapıldı" dedi.

"Hiçbir örgütle hiçbir bağım olmadı"

Savcılığın kendilerini "DAEŞ" diye gözaltına aldığını, delil bulamayınca da El Kaide suçlamasında bulunduğunu ve bu şekilde "DAEŞ ile mücadele ediliyor" havasının yaratıldığını öne süren Bayancuk, "(Demokrasiyi benimsiyor musun?) diye soruyorlar. Biz Müslümanız ve şeriat istiyoruz. Dilimiz döndüğünce de bunu insanlara anlatacağız. Dergi açarak, insanları derslere çağırarak bunu yapacağız. Anlattıklarımızın paralellik göstermesi bizi ilgilendirmez, o örgüt ile aynı çatı altında olduğumuzu göstermez. Hiyerarşi ve eylem planı ortaklığı olmadıkça paralellik sayılmaz. Allah şahittir ki benim hiçbir örgütle hiçbir bağım olmadı. Hakkımı helal etmiyorum, kıyamet gününde bana bunları yaşatanlardan şikayetçi olacağım" ifadelerini kullandı.

Bağcılar'daki kitapevinde ele geçirilen bir silah ve palalarla ilgili soru yöneltilen Bayancuk, "Bunların kime ait olduğunu bilmiyorum. Cezaevine gelen polisler bana, '6-8 olaylarıyla ilgili PKK size suikast düzenleyecek' dediler. Muhtemelen bu sebeple birileri getirmiş olabilir. Ben de bir aydır tecritte yaşıyorum ve bunun güvenlik için olduğunu söylüyorlar" diye konuştu.

Halis Bayancuk, "Öğrenciler sana neye göre getiriliyor?" sorusuna karşılık da her kesimden insanlara ders verdiği ve her hafta Tevhid dergisinin satıldığı Bağcılar'daki 3 katlı kitapevine 500 ve 600 arasında kişinin geldiğini, burada verdikleri derslerin de resmi sitelerinde yayınlanan yasal dersler olduğunu ifade etti.

Diğer tutuklu sanıkların da savunmasının alındığı duruşma, tutuksuz sanıkların savunmasının alınması için yarına ertelendi.

Birleştirilen iddianameler

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan 2015/385 esas sayılı iddianamede, 3'ü tutuklu 66 şüpheli ile 24 müşteki yer alıyor. Bu iddianamedeki şüpheliler arasında, başka davadan tutuklu Kuveyt vatandaşı Asaad Khelifal Khadr, Cemil Aslan, Suriye uyruklu Muhammed Mustafa Halli ve Halis Bayancuk'un yanı sıra, Suudi Arabistan uyruklu Alharthi Saleh Mubaka, Libya uyruklu Farag H. Hamad Ali, Kolombiya uyruklu Mohammed Elsayed Eltokhy Salim Elshiemy ve Fransa uyruklu Sarah Frederique Therese Hervouet de bulunuyor.

İddianamede, terör örgütünün lideri olarak gösterilen İlyas Aydın hakkında ''terör örgütü kurmak ve yönetmek'' suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep edilirken, şüphelilerden Asaad Khelifal Khadr hakkında ise ''terör örgütüne üye olmak ve resmi belgede sahtecilik'' suçlarından 9,5 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Diğer 64 şüphelinin ise ''terör örgütüne üye olmak'' suçundan 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

İddianameyi kabul eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, benzer suçlamalara yönelik mahkemeye sunulan 2015/400 esas sayılı, Halis Bayancuk'un da aralarında bulunduğu 7'si tutuklu 30 şüphelinin yer aldığı iddianameyi de kabul ederek 66 sanıklı dava dosyasıyla birleştirdi.

Birleştirilen davalar kapsamında, böylece 10'u tutuklu 96 sanığın aynı dosyadan yargılanmasına başlandı.