"Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur.’’

"Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur.’’ (Rauf Raif Denktaş) Yazıma başlık olarak kullanmış olduğum ‘Denktaş’tan mesaj var’ cümleciği yanlış anlaşılmasın! Çünkü o büyük devlet adamı, can liderim Denktaş, ebediyete intikal edeli neredeyse 4 yıl bitecek… Türk dünyasının en önde gelen liderleri arasında yer alan, ata yadigârımız Kıbrıs adasında halkının varoluş mücadelesine damgasını vuran, o gazi topraklarda K.K.T.C. Devletini kuran ‘Mücahit Gazi Denktaş’ın’ beş yıl önce yapmış olduğu o önemli konuşmasının satır başlarını hatırlatarak; vasiyet niteliğindeki bu konuşması, günümüzün Kıbrıs’ında onun makamında görev yapanlara, v.d siyasilere mesaj olsun istedim… Çünkü Kıbrıs Milli Davamızın 50’li yıllardan beri savunulan doğruları, millilik vasfı özellikle 2002 yılı sonrasında adeta göz ardı edilmiş, 2008 yılında yeniden başlayan görüşmelerde, müzakere masasında bir çözüm sağlanabilmesi, ‘Birleşik Kıbrıs’ çatısı kurulabilmesi uğruna, Rum tarafının hayal dahi edemeyeceği tavizler üst, üste verilmiş; verilmeye devam edilmektedir..! (Bk. KIBRIS ‘Yes Be Annem’ 2002-2016, Atilla Çilingir-Bilgeoğuz yayınları-2016) Bugünlerde, adada yaşayan iki ayrı halkın temsilcileri K.K.T.C. Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı ile GKRY temsilcisi Bay Anastasiadis; BM özel temsilcisi Eide’nin himayesinde 7-11 Kasım 2016 tarihleri arasında İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında bir araya gelerek, müzakereler sürecine son noktayı koyacaklarmış! Liderlerin yapmış olduğu açıklamalar, ada basınına düşen haberler bu yönde… Gerçekten de söylendiği gibi; 2016 yılı Kıbrıs konusunda çözümün geldiği bir yıl olacak mıdır? Sırf çözüm sağlansın diyerek, adadaki kazanılmış haklarımızdan neler feda edilecektir? Kan ve can bedeli uğruna 1974’te kazanılmış adadaki vatan topraklarımızın % kaçı Rum’a teslim edilecek, 42 yıldan beri Kıbrıs Türk’ünün benim mülküm diyerek oturdukları evlerinin, ekip biçtikleri tarlalarının ne kadarı Rum tarafına iade edilecektir? İşte bu önemli kararlar, İsviçre’de bir araya gelecek iki temsilcinin dudakları arasından çıkacak bir ‘evet’ kelimesiyle belli olacaktır..! Bekleyip göreceğiz… Ülkemiz, Türk Milleti, Kıbrıs Türk Halkı için hayati öneme haiz Kıbrıs adasının, geleceğini ilgilendiren bu çok önemli karar arifesinde, gündeme getirdiğim Sn. Denktaş’ın mesajı; Türk Milletine, Kıbrıs Türk Halkına vasiyeti niteliğindedir. Devletinin kurucusu Sn. Denktaş; vefatından bir yıl önce, 2011 yılının son günlerinde, sanki bugünlerde yaşanan/yaşanacak teslimiyetleri görmüş gibi; öncelikle halkına ama en önemlisi kendisinden sonra K.K.T.C Cumhurbaşkanlığını temsil eden/edecek siyasi liderlere, bugünlerde çok gerekli olan şu mesajı vermişti: ‘’Devlet demek hürriyet demektir, dimdik ayakta durup, kimsenin boyunduruğu altına girmemek demektir. Bağımsızlığınızdan asla vazgeçmeyin. Müzakere masasına bunların bilinciyle oturulması gerekir. Maraş, Güzelyurt, Karpaz konusunda asla taviz verilmemelidir. Karpaz, stratejik bakımdan önemli bir bölge. Asla taviz verilmeyeceğini herkesin bilmesi gerek. Kimse bizi bu yurttan, vatandan mahrum edemez. Kıbrıs Türk Halkı, Anavatan Türkiye’ye güvenmelidir. Anavatana gelecek her zarar, bize de zarar verecektir. Kıbrıs Türk Halkının kimseye muhtaç olmadan yaşama, her zorluğun üzerinden gelme gücü vardır. K.K.T.C bir evlat gibidir, bu evladı yaşatmak, ona zarar vermeye çalışan herkese ‘dur’ demek, tüm Kıbrıslı Türklerin görevidir.’’ (24 Aralık 2011 tarihinde Lefkoşa Yakın Doğu Üniversitesinde düzenlenen, hayatının anlatıldığı ‘’Bir Tarih, Bir Ömür’’ adlı etkinlikte yapmış olduğu konuşma metninden. Bk. 25 Aralık 2011 tarihli Hürriyet Gazetesi Sayı, 22973 ) Yaşamının son nefesine kadar halkı, doğup büyüdüğü topraklar için mücadele eden; tarihin hiçbir döneminde ne Rum’a, ne de İngiliz’e diz çökmeyen Kıbrıs Türk Halkının, Kıbrıs Milli Davamızın lideri Türk Milletinin Kıbrıs adasındaki Bayraktarı Sn. Denktaş; Kıbrıs Türk Halkının kurtuluşu için verilen mücadelenin, kurulan bu son Türk Devletinin öneminin genç nesillere anlatılmasının vatan borcu olduğu ifade etmiştir. Özellikle Kurucu Cumhurbaşkanlığı görevini, kendisinden sonra seçilen 2’nci K.K.T.C. Cumhurbaşkanına devrettikten sonra; Adada yaşanan ‘değişim, dönüşüm, teslimiyetler’ döneminde Kıbrıs konusunun Türkiye için öneminden, Kıbrıs Türk’ünün adadaki tarihi ve hukuki kazanımlarından asla vazgeçmemiş; özellikle ada tarihiyle özdeşleşmiş bilgeliği ile ‘Bizler Yenilikçiyiz’ diyerek, K.K.T.C.’de yönetime gelen ‘Birleşik Kıbrıs’ hayalperestlerine, halkının geleceğine yön verecek doğruları anlatmanın/göstermenin gayreti içinde olmuş; pek tabii ki, bu süreçte Türkiye’de yönetimde olanlara da aynı doğruların mesajını vermeye çalışmıştır. Adada süregelen müzakerelerin bugün gelmiş olduğu noktada; şu gerçeğin altını çizmekte yarar vardır sanırım! Bundan beş yıl önce de, 1 Kasım 2011 tarihinde Türkiye ve ada basınında gazete manşetlerine düşen haberlerde ‘’Kıbrıs’ta ‘alarm zili’ çözüm için çalacak’’ denmişti! Zira o dönemde de, GKRY temsilcisi Bay Hristofyas ile K.K.T.C. Cumhurbaşkanı Sn. Dr. Derviş Eroğlu, aynen 7-11 Kasım 2016 da bir araya gelecek; bugünün liderleri Sn. Akıncı ve Bay Anastasiadis gibi Newyork’un Long Island bölgesindeki Manhasset kasabasında BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile bir araya gelmiş, düzenlenen bu 3’lü zirveden olumlu mesajlar çıkmış, ‘Bileşik Kıbrıs’ için sona gelinmişti! Ama bu son; Rumlar için yeterli olmamış, anlaşma metni içeriğinde, Kıbrıs Türk Halkı için öngördükleri azınlık haklarından bir fazlası olduğu/olacağı için anlaşmadan caymışlar, görüşme masasından bir kez daha kaçmışlardı..! Kıbrıs konusunda bugünün gerçeği de budur, bundan bir fazlası da olmayacaktır! Adanın yarı buçuğunu temsil eden Rum tarafı, sonu ‘Enosis’ olmayan hiçbir müzakere metnine evet demeyecektir! İşte tam bu noktada 7-11 Kasım 2016 tarihinde İsviçre’de Rum tarafı temsilcisi Bay Anastasiadis ile bir araya gelecek K.K.T.C. Cumhurbaşkanı Sn. Akıncı’nın hatırlaması gereken en önemli şey; devletinin kurucusu Sn. Denktaş’ın vasiyet niteliğindeki bu mesajıdır… ‘’Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak, başkasına muhtaç olmak demektir. Devletsiz yaşayan insanlar olabilir ama devletsiz yaşayan millet yoktur.’’ Unutulmasın ki! Tarih, vicdanımıza kazınan olayların hafızası, gerçekler zamanın vicdanıdır. Günü geldiğinde tarih sayfaları, Sn. Akıncı’nın ada tarihine not düşülen dönemini de yazacaktır..!