Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin yüzde 3 büyümeyle orta gelir tuzağından kurtulamayacağını belirterek, "Bizim tekrar yüzde 5, hatta bunun üzerine çıkmamız lazım. Bu küresel konjonktürde kolay değil. O zaman sizin mutlaka büyüme potansiyelinizi artıracak reform yapmanız lazım. Hazırladığımız reform programının temel hedefi, sorun çözmenin yanında Türkiye'yi daha yüksek bir büyüme patikasına oturtmaktır" dedi.

Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin kapanışında yaptığı konuşmada, küresel döviz piyasalarında olup bitenlerin aslında çok büyük sürpriz olmadığını söyledi.

Avrupa'nın bir miktar deflasyonla mücadele etmesi gerektiğini ve bir miktar büyümeye ihtiyacı olduğunu aktaran Şimşek, "Japonya'nın da yine enflasyonla mücadelesi söz konusu, bir miktar büyümeye ihtiyacı var. Bu arada ABD de ayrı bir kulvarda, hızlı bir ivme var" diye konuştu.

Şimşek, doların bu kadar hızlı değer kazanmasına ilişkin, "Doların reel efektif döviz kuru son 8 ayda yüzde 17 yükseldi. Bu çok dramatik bir yükseliş. Bu çıkışta kısmen ABD'nin iç dinamikleri ve ABD ekonomisine ilişkin pozitif gelişmeler etkili olduysa da kısmen Avro Bölgesi gibi dünyanın diğer bazı bölgelerdeki olumsuz gelişmelerin etkisi söz konusu" yorumunu yaptı.

Bundan önceki dönemde doların çok ciddi bir zemin kaybettiğini anımsatan Şimşek, "2002-2007 döneminde doların reel efektif döviz kuru endeksi yüzde 25 değer kaybetti. Ama 8 ayda yüzde 17'ye yakın reel efektif döviz kurunda bir artış olunca tabi herkes konuşuyor. Ben şöyle bakıyorum. Küresel ekonomi açısından bu o kadar da kötü değil çünkü bu türden kur hareketlerinin çok kısa zamanda bu kadar olması her ne kadar bazı soru işaretleri uyandırıyorsa da küresel ölçekte büyümenin yeniden dengelenmesine biraz yardımcı olabilir. Bu uyumun bazı olumlu tarafları da var" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin orta ve uzun vadeli vizyonu üzerinde duran Şimşek, "Evet, kur hareketleri önemlidir, bunu önemsiyoruz, önemli bir hassasiyetimiz var. Ama sonuçta önemli olan bir ülkenin makro ekonomik temelleridir. Bunlar sağlamsa ortalık yatışınca tekrar bir şekilde temelleri sağlam ülkelere rağbet ve ilgi artar. Temelleri zayıf ülkelerde zaten sadece kur yoluyla ne kalıcı bir rekabet elde edebilirsiniz ne de yapısal sorunlarınızı çözebilirsiniz" ifadelerini kullandı.

"Siyasi istikrar güçlü bir şekilde devam edecek"

Şimşek, siyasi istikrarın çok önemli olduğunu vurgulayarak, istikrar olmadan bir ülkede reform yapmak mümkün olsa da bunun kolay olmadığını söyledi.

Siyasi istikrarın beraberinde reform söz konusuysa kalıcı refaha yol açabildiğine işaret eden Şimşek, "Türkiye'de aslında bunu önemli ölçüde son 10-12 yılda yaşadık. Siyasi istikrar sayesinde birçok makro soruna el atıldı, birçok reform yapıldı. Bunun sayesinde Türkiye küresel krize, Avro bölgesindeki durgunluğa ve Ortadoğu'daki çalkantıya rağmen aslında oldukça iyi ve saygın bir performans ortaya koydu" dedi.

Türkiye'de son 12 yılda ciddi bir siyasi istikrar olduğunu ifade eden Şimşek, "Geçen sene iki seçim geçirdik. Oldukça demokratik bir olgunluk içerisinde ve siyasi istikrarın zedelenmediği bir çerçevede bu seçimler geride kaldı. 7 Haziran'da da genel seçimler olacak. Nispeten genel kabul görmüş kamuoyu yoklama şirketlerine baktığınız zaman, şu anda AK Parti yüzde 47-50 arasında bir oya sahip. Bu da bir dönem daha çok rahat bir şekilde siyasi istikrarın güçlü bir şekilde devam edeceğini gösteriyor" şeklinde konuştu.

"Ayakları yere basan ve sonuç odaklı bir program hazırladık"

Bakan Şimşek, geçen sene Türkiye seçimlerle meşgulken Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın başkanlığında diğer ilgili bakanlar ve bürokratlarla yoğun bir çalışma dönemi geçirdiklerini ve çok kapsamlı bir reform programı hazırladıklarını söyledi.

Türkiye'nin birtakım yapısal sorunları olduğunu bildiklerini belirten Şimşek, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin performansı son 10-12 yılda göreceli olarak iyi olsa da katetmemiz gereken daha çok mesafe olduğunu biliyoruz. O nedenle bu yapısal sorunları çözmek için çok kapsamlı 25 dönüşüm alanından oluşan bir reform programı hazırladık. 'Türkiye'de büyük ve sürdürülemez bir cari açık var' denilebilir. O bir makro problem. Doğru. Fakat bu problemin temelinde mikro düzeydeki sorunlar var. Yani düşük verimlilik ve düşük tasarruf düzeyi var, global katma değer zincirinde aşağıda olmamız var. Teknoloji yoğun ürünlerde bizim payımız düşük. Enerji verimliliğinde oldukça geriyiz. Dolayısıyla aslında cari açık bir anlamda bizim endüstri düzeyindeki, mikro düzeydeki birçok sorunun yansımadır. O nedenle de bu reform programı oldukça uygun.

Denilebilir ki 'Türkiye'de enflasyon hala yüksek'. Bu da bir makro problem. Bu kısmen her ne kadar para politikasının duruşuyla ilişkili olsa da kısmen de yine rekabetin önündeki engellerden kaynaklanıyor. Aslında enflasyonun yüzde 5'in üzerinde katı duruşu, yani aşağı doğru indirmekte zorlanmamızın bence temel sebebi yine mikro sorunlardır. Dolayısıyla bu program bu mantıkla hazırlanmış bir programdır. 7 Haziran seçimini aradan çıkardıktan sonra önümüzde 4 yıl olacak. Bu 4 yılda ne mahalli seçim, ne cumhurbaşkanlığı seçimi, ne de parlamento seçimi olacak. Dolayısıyla önümüzde 4 yılı çok iyi değerlendirelim, 2000'li yılların başında olduğu gibi çok güçlü bir reform programı uygulayalım."

Şimşek, bu reform programında zamanlama ve sıralama noktasında gereken hassasiyeti gösterdiklerini belirterek, bunun ayakları yere basan ve sonuç odaklı bir program olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin yüzde 3 büyümeyle orta gelir tuzağından kurtulamayacağına dikkati çeken Şimşek, "Bizim tekrar yüzde 5, hatta bunun üzerine çıkmamız lazım. Bu küresel konjonktürde kolay değil. O zaman sizin mutlaka büyüme potansiyelinizi artıracak reform yapmanız lazım. Bu reform programının temel hedefi, sorun çözmenin yanında Türkiye'yi daha yüksek bir büyüme patikasına oturtmaktır" şeklinde konuştu.

Şimşek, bu programın uygulanmasını ciddi şekilde takip edeceklerini de ifade etti.

Şimşek, "Şuna inanıyorum; seçimden hemen sonra bu güçlü reform programıyla, siyasi istikrarla, Türkiye'nin de sağlam temelleriyle Türkiye tekrar yüksek büyüme patikasına oturacak ve bu kur hareketlerine karşı tabii ki bizim direncimiz de çok daha güçlü olacak" dedi.

Dolar kuruna ilişkin bir soru üzerine Şimşek, dün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da ifade ettiği gibi bunun sadece Türkiye'ye özgü bir dalgalanma, volatilite olmadığını, aşağı yukarı bütün gelişmekte olan ülkelerde son 8 ayda doların reel olarak neredeyse yüzde 17 yükseldiğini belirtti.

Şimşek, bunun çok travmatik bir yükseliş olduğunu en net bir şekilde avroya karşı değer kazanmasını gösterilebileceğini ifade ederek, "Şunun altını tekrar çizmek istiyorum; Türkiye'nin temelleri sağlam. Sorunlu alanlarımız var ama bunları çözmek için irade, reform programı, siyasi istikrar var. Dolayısıyla o kadar kötümser değilim. Bu dalgalanmaların sonunda, şu anda hani zaman zaman ortalık toz duman, eninde sonunda bunlar yatışacak. Tekrar dönüp bir ülkenin temellerine bakılacak" diye konuştu.

"Tartışmalar da geri de kaldı zaten"

Türkiye'nin temellerine bakılması gerektiğine işaret eden Şimşek, şöyle devam etti:

"Maliye politikasında bir sorun var mı? Borçların sürdürülmesine ilişkin bir sorun var mı? Peki bu kur hareketi cari açığı olumlu mu olumsuz yönde mi etkiliyor? Dolayısıyla yani nereden bakarsanız bakın tabii ki yani kısa dönemli bu kur hareketinin etkisi olacak ama şuna inanıyorum; seçimden hemen sonra bu güçlü reform programıyla, siyasi istikrarla, Türkiye'nin de sağlam temelleriyle Türkiye tekrar yüksek büyüme patikasına oturacak ve bu kur hareketlerine karşı tabii ki bizim direncimiz de çok daha güçlü olacak. Tartışmalar da geri de kaldı zaten gereken açıklamalar yapıldı, benim ilave edecek bir şeyim yok."

Türkiye'nin önüne bakacağını kaydeden Şimşek, küresel krizden en az etkilenecek şekilde süreci götürdükleri gibi bu doğrultuda yönetim sergileyeceklerini anlattı. Şimşek, "Gelişmekte olan ülkeler için petrol fiyatının düşüşü ve doların çıkışı olumsuz bir gelişmedir ama Türkiye için yarı olumlu yarı olumsuzdur. Dolayısıyla bu avantajımız eninde sonunda görülecektir" ifadesini kullandı.

Bir gazeteci, Şimşek'e, "Tartışmalar geride kaldı derken, Merkez Bankasına dönük sert eleştirilerin sona erdiği sonucunu çıkarabilir miyiz?" sorusunu yöneltti. Şimşek bu soruya, "Arkadaşlar çok açık ve net. Tüm bu açıklamalar, en net, açık bir şekilde gereken söylendi. Dolayısıyla bu anlamda tartışmalar tabii ki geride kaldı. Herkes, yani hepimiz tabii ki ülkemizin daha da güçlenmesi, güçlü bir şekilde yoluna devam etmesi için çalışıyoruz" yanıtını verdi.

"Reform olmazsa olmazımızdır"

Şimşek, "Zirvedeki konuşmanızda 4 yıllık bir seçimsiz atmosferden bahsettiniz, olumlu da bir tablo çizdiniz ama olası bir başkanlık sisteminin gündeme gelmesinde senaryo nasıl olacak?" sorusu üzerine, varsayımsal birtakım senaryolar üzerine yorum yapmasının zor olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin yol haritasının belli olduğunu, şu anki kamuoyu yoklamalarının Türkiye'de siyasi istikrarın devam edeceğini gösterdiğini vurgulayan Şimşek, şunları dile getirdi:

"Allah korusun Türkiye'de bir siyasi istikrarsızlık olursa bir düşünsenize yani yanı başımızda olup bitenlere şöyle bir bakın. Şu küresel konjonktüre bir bakın. Onun için inanıyorum ki vatandaşımız siyasi istikrara sahip çıkacak, siyasi istikrar devam ettiği müddetçe çok güçlü bir reform programı var, yol haritamız var. Dolayısıyla inanıyorum ki bu günler yani bu böyle nispeten inişli çıkışlı günler, yerini Türkiye'nin daha güçlü büyüme patikasına oturduğu bir döneme bırakacak. Başkanlık sistemi, eğer böyle bir ortam oluşursa o zaman değerlendirilir. Başkanlık sistemin yönetimde istikrar anlamında tabii ki katkıları olduğu ortada ama hiçbir sistem yapısal sorunları reform olmadan çözemez. Yani ben, sunumum niye iyimser gibi geldi size? Çünkü ben reform programından bahsettim de ondan Günübirlik piyasa hareketlerine yorum yapmadım, günübirlik, kısa vadeli değerlendirmelerden çok orta uzun vadeli reform programından bahsettim. Yani hiçbir sistem tek başına reformsuz Türkiye'nin sorunlarını çözmez. Türkiye'yi birinci lige yükseltmez. Türkiye'nin birinci lige yükselmesi, tabii ki siyasi istikrarla birlikte ki bu başkanlık sistemi bunu sağlayabilir ve aynı zamanda reformla olur. Dolayısıyla reform olacak. Reform olmazsa olmazımızdır."

"Model değişikliğinin en açık ve net ifadesi"

İş adamlarının, yeni bir ekonomi programı olması gerektiği yönündeki görüşlerinin hatırlatılması üzerine Şimşek, yeni bir ekonomik programın zaten olduğunu belirtti. Şimşek, şunları kaydetti:

"Ekonomi programı sürekli yenilendi, yenileniyor. Yani hep söylemişimdir geçmişte de. Ekonomiler canlı organizma gibidir, yerinizde duramazsınız. Sürekli bir şekilde, yani makro ihtiyati çerçeve 2002'de mi vardı? Örnek olarak söylüyorum. Dolayısıyla sürekli bir şekilde zaten reform yapılıyor. Bireysel diyelim ki emeklilik fonları, biz bu kadar teşvik vermeseydik fon büyüklüğü bugün neredeyse 37-40 milyar liraya ulaşmasaydı, borsadaki hareketlilik, borsanın aşağı yönlü yönü, daha doğrusu bu son dalgalanmada bu kadar sınırlı mı olacaktı? Yani ekonomi programı sürekli yenileniyor. Enerjide model değişikliği var, gösterdik, sonuçları bile var. Tasarruflarda model değişikliği var, sonuçları ortada. Birçok konuda yaklaşımımız, insan, beşeri sermayeden tutun birçok diğer alana kadar. Dolayısıyla evet bu reform programı aslında model değişikliğinin en açık ve net ifadesidir."

"Soru işaretlerini giderecek şekilde başlıklandırmamız gerekecek"

Şimşek, bir soru üzerine aslında bu reform programını 5, hatta 4 başlık altında toplayabileceklerini dile getirerek, şunları söyledi:

"Çünkü başlıklardan bir tanesi, yani 4-5 alan, birçok alanla kesişen reform programları. Diğer reform programları aslında belli. Sürdürülebilir büyüme, bunun alt başlığı nedir? Verimlilikten tutun birçok diğer konu. Sürdürülebilir çevre, yaşam kalitesi ve saire. Yani keşke zamanımız olsa, çünkü bu apayrı bir alan. Bakın Türkiye'nin aslında bu reform programı, çok açık ve net olarak aslında 4-5 alanda odaklanmış. Yüksek büyüme, tekrar Türkiye'yi yüksek büyümeye oturtmak. Bu birçok alanda çalışmayı gerektirir. Sürdürülebilir çevre, birçok alanda çalışmayı gerektiriyor. Bunlar çok temel alanlardır. Beşeri sermaye bunun önemli bileşeni. Bugünkü sunumda da söyledim, kaynak, odaklanma açısından en büyük önceliğimiz eğitim. Başlıklar itibarıyla çok kapsamlı bir programı birkaç toplantıyla Sayın Başbakanımız sundular. Belki bizim oturup biraz daha onu o anlamda, kafalardaki soru işaretlerini giderecek şekilde başlıklandırmamız gerekecek, onun farkındayım. Onu da yapacağız."

"Ondan dolayı not değişikliği olmaz"

Bakan Şimşek, "Kredi ajanslarının reyting ajanslarıyla değerlendirmesi olacak önümüzdeki hafta Türkiye ekonomisine ilişkin. Son 6 ayda hem bölgede, hem ülkede ciddi bir değişim yaşandı. Siz bir değişim bekliyor musunuz veya değişim olması için bir neden görüyor musunuz?" şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

"Sırf piyasalardaki dalgalanmalar ki birçok ülkede yaşandı. Ondan dolayı not değişikliği olmaz. Jeopolitik riskler, geçen seneden daha mı kötü? Geçen sene bir DAEŞ olayı çıktı ve neredeyse Suriye ve Irak'ın önemli bir kısmını ele geçirdi. Bu sene şu anda öyle mi? En azından şuanda Irak'ta zemin kaybediyor. Suriye'de ona, terör örgütüne karşı çok ciddi bir kampanya var. Dolayısıyla geçen seneye göre jeopolitik gerginlikler, jeopolitik arka planın daha kötü olduğuna ben inanmıyorum. AB toparlanıyor, bizim için olumlu. Türkiye'deki tartışmalar önemli ölçüde iç tartışmalardır ve ben şuna inanıyorum esas patikada, yani politika duruşunda ve yol haritasına ilişkin bir değişiklik yok. Türkiye, eskiden olduğu gibi de pragmatik bir şekilde, rasyonel bir zeminde politikalarını uygulamaya devam edecektir. Tartışmalar, her yerde olur ama sırf tartışmalar var diye siz, not değişikliğine gitmezsiniz. AB'de de bunlar yaşandı başka yerlerde de yaşanıyor. Dolayısıyla onları o şekilde görmek lazım. O anlamda sırf bu sebeplerden dolayı bir not değişikliğinin pek anlamlı olmayacağı kanısındayım. Tabii kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarını bizim öngörmemiz, o yönde bir tahmin yapmamız zordur. Her zaman rasyonel bir zeminde karar vermediklerini siz de biliyorsunuz. Yani 3A notu verdiği ülkeler, şirketler 2008-2009'da battı. Çok düşük not verdiği Türkiye yıldızlaştı ve yükselen bir ekonomi olarak büyük bir başarı ortaya koydu."