Öncelikle, Gala açılış konseriyle başlayan muhteşem 6 gösterinin hepsini izleyerek ruhuma kattığı o muhteşem huzur için Devlet Opera ve Balesi’ne müteşekkirim.
Yıl boyunca hazırladıkları birbirinden başarılı sanatçı ve arka plandaki ekibin yarattığı harikalarla bizi hiç sanatsız bırakmadılar.
Ve sezonun son haftasına da ‘Saraydan Kız Kaçırma’ ‘La Traviata’ ‘Andrea Chenier’ ve son olarak ‘Aida’ ile büyük emekler vererek hınca hınç dolan salonun o sevgi dolu sanatseverlerinin ayakta alkışladığı Sezon Finali’ni  yaptılar.
Onlar harikalar yaratırken, sanatsever olarak bizler de emeğe saygı gösterdik. Bu beni çok gururlandırır. Katılımcıların kıyafetlerine olan saygısı, sakin ve ilgiyle sahneyle kurulan  ruh bütünlüğü, alkışların yerinde vurgusu hepimizi yüceltti.
Opera ile tanışmamış müzikseverler 'Opera' kelimesini duyunca  ürkütücü ve karmaşık bulabilirler. Oysa opera içinde müzik drama kısaca güzel sanatların tümünü barındırır, müzik sözlere eşlik eder onlara kattığı anlamlarla süsler ve huzur verir. Dünyaya bakış açınız yumuşar. Devlet Opera ve Balesi’de değerli eserleri bize en muhteşem halleriyle çok büyük özveri ve emeklerle sunar.

14. Uluslararası İstanbul Opera Festivali bu yıl kapanışı, rejisörlüğünü ünlü İtalyan rejisör Vincenzo Grisostomi Travaglini’nin, Librettoyu Antonio Ghislanzoni’nin orkestra Şefliğini İbrahim Yazıcı’nın üstlendiği Aida ile yaptı. Bestesi Giuseppe Verdi’nin dünya opera evlerinin vazgeçilmez eseri “Aida” operası Atatürk Kültür Merkezi’ni inletti. Bu opera 4 perdedir ve uzun sürer ama kimsenin yüzündeki tebessüm ve ilgi dağılmadı. Drama, müzik, koro da süper olunca içimiz Aida ve Radames ile yandı da yandı. Konusu gerçekten acıklı. Bizim Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun gibi…
Kendi topraklarında esir düşen Prenses Aida, köle olarak Mısır'a getirilmiştir. Habeş Orduları Komutanı Radames, Aida'ya olan aşkı ile Firavunun kızına olan sadakatı arasında seçim yapamamaktadır. Firavun'un kızı Amneris de Radames'e aşıktır fakat aşkına karşılık bulamamaktadır… Aida, Radames ve Amneris üçgeni arasında geçen entrikaları içeren bir baş yapıt niteliğindeki eser, Ankara, İstanbul ve Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürlükleri ortak yapımı olarak hepimizin gönlünde iz bıraktı.
İmkânsız bir aşkı anlatan  süslü tamlamalar, muhteşem dekor, kostümler ve orkestra, süper seslerle vücut buldu. Antik Mısır'da geçen hikayenin içine kelimenin tam anlamıyla aktık.
Yalnız söylemeden edemeyeceğim; Sahnenin yukarısında verilen çeviriyi elektronik suflörden okumadan seyredenlerin hepsi İtalyanca biliyor muydu anlamış değilim. Bilmiyorlarsa da ne anladılar çözemedim.
Neyse sözün kısası, opera ilgisi birçoğumuzun ölmeden önce yapılacak 50 altın kalem listesinde olmalı.
Devlet Opera ve Balesi;
‘Eylülde Gel’
Bekleniyorsunuz ve çok seviliyorsunuz.