İlk olarak kendinizden bahseder misiniz okurlarımıza? Kimdir Poyraz Taştan?

Bütün okurlara öncelikle merhaba. Ben 03.05.1993’te Yalova’da dünyaya geldim. İlk öğrenimimi İstanbul’da Lütfi Banat İlköretim Okulu’nda tamamladım. Liseyi Yalova’ya tekrar dönüş yaparak Çiftlikköy Atatürk Anadolu Lisesi’nde tamamladım. Lise dönemlerimde derslerle birlikte futbol hayatıma devam ettim. O dönemde felsefe hocamız şuan bu yazıyı okursa kulakları çınlasın Mustafa hocamız, okulda tiyatro yapılacak diye önüne gelen bütün öğrencileri bir sınıfa toplamıştı. Herkese tiyatronun ne kadar anlamlı ne kadar güzel olduğunu anlatırken ve okulumuzda bir yenilik olması için herkesi ikna etmeye çalışırken ki çabasına hayran olmuştum yanımdaki bütün arkadaşlarım, sınıftan teker teker çıkmaya başlamıştı. Ben kalmıştım. Çünkü ben çok ilgimi çekmişti. Sonra sınıfta 10-15 çıvarı kişi kalmıştı. Sonra o ekip tiyatro serüvenine başlamıştı. 1 seneye yakın eğitimin ardından Haldun Taner’in ‘Dışardakiler’ adlı oyununda ‘Necati’ karakterini canlandırmıştım. Gerçekten bu duygu çok farklıydı. Herkesin ayakta alkışladığı, bir işi güzel icra etmenin vermiş olduğu gurur tarif edilmez bir hazdı. O günden sonra ben sahnede olmalıyım dedim. Oyunculuk hayatının bir ucundan tutma şerefini yakalamıştım. Daha sonra ‘Gri Sanat’ tiyatrosundan teklif almıştım ama maalesef o dönem üniversite sınavlarına hazırlandığım için turnelere katılamamıştım. Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliğini kazandım ve artık hayatımı İstanbul’a taşıdım.

Oyunculuk mesleğini seçmenizdeki temel amaç neydi? Bu yolda size ön ayak olan kişiler var mıydı?

Oyunculuk bir yaşam biçimi, çok ama çok özel bir duygu. Bir oyundan karakter düşünün ona kendi bakış açınızdan bir can veriyosunuz. Bu tarif edilemez bir şey gerçekten. Ben bu hazzı yaşadığımdan beri mühendislik okurken bir yandan da ne yapabilirim düşüncesi beni oyunculuk hayatına iten en büyük etken olmuştu. Daha sonra İstanbul Drama Sanat Akademisi’nden Ayla Algan hocamızdan kamera önü oyunculuk dersleri aldım ve karakter inşaa etmek, metod oyunculuk derslerini Erol Babaoğlu’ndan, diksiyon derslerini Alper Yakıcı’dan alarak eğitimimi tamamladım. Bu eğitimler bana gösterdi ki oyunculuk görüldüğü kadar kolay olmayıp insanların gerçekten her an her şeyi dikkatlice izleyip insan belleğine ve duygulara temas eden bütün olaylara hakim olma algısıydı.

Bizlere birbirinden başarılı videolar çekerek tüm Türkiye’yi kendine hayran bırakan Onedio’dan kısaca bahseder misiniz?

Eğitimimi tamamladıktan 3 ay sonra bana bir mail geldi ve mailde Onedio oyuncu alımı hakkında bilgi veriyordu. Ben de bana gönderilen mail adresine kendimi tanıtan bir mail attım. Çok geçmeden maile Onedio cast direktörü Caner Çeleksiz mesaj cevap vermişti. Biraudition atmıştı ve bir gün için sözleşmiştik. Ben hazırlanmıştım fakat o hafta Onedio’da yoğun işlerin olması sebebiyle görüşemedik sonraki haftaya randevulaştık yine görüşemedik derken ben artık ümidi kesmiştim. Daha sonra Caner’den bir telefon geldi. ‘Abi seni bir içeriğimizde oynatmak istiyoruz.’ dedi. O gün oraya gittiğimde o kadar sıcak davranmışlardı ki ben orada bir daha çağırılmasaydım gerçekten o atmosferden ayrı kalacağım için üzülürdüm. İlk videomdu eğitim almıştım evet ama kamera heyecanı çok farklıydı.Yönetmenimiz (ki bence herkesin çalışması gereken kişi) Tuğrul Uğur, gerçekten oyuncuya koçluk yapabilecek düzeyde ve bilgisi olan Cansu Kanlıkaya, editörümüz Gülşen, yardımcı yönetmeniz Görkem Kalafat cast direktörü Caner Çeleksiz ve oradaki tüm oyuncu arkadaşlarımız benden eski oldukları için çok yardımcı olmuşlardı. Bu serüven böyle başlamıştı. İlerleyen zamanlarda bende onların içlerinden biri olduğunu hissetmiştim. Şirketteki herkesin büyük bir özveriyle çalıştığı bir yer ve bu videoların bu kadar güzel olmasının sebebi sadece oyuncular değildi. Arka tarafta kurgularıyla uğraşan ekip de videoları bu denli izlenebilir hale getirmişti.

Oyunculuk haricinde neler yapıyorsunuz? Nasıl değerleniyor boş vakitleriniz?

Oyunculuk haricinde okuduğum Maden Mühendisliği’ni artık bitirme aşamasına geldiğim için okula biraz ağırlık veriyorum. Onunla birlikte İTÜ futbol takımında oynuyorum. Belirli bir program halinde Brazilian Jiu Jitsu eğitimi alıyorum. Bununla birlikte boş vakit bulabilirsem arkadaşlarımla ve ailemle geçirmeye çalışıyorum. Yoğun tempo olduğu için biraz da kendime zaman ayırmaya çalışıyorum.

Oyunculuğa nasıl/neden başladınız? Onedio’yu neden seçtiniz?

Şimdilerde rol alacağınız herhangi bir proje var mı?

Oyunculuğun yoğun tempolu bir iş olduğu konusunda hemfikirdir herkes. İnsanın kendisine ve ailesine zaman ayıramadığı çokça oluyor. Sizin de bundan yakındığınız zamanlar oluyor mu?

Onedio’da, rol alırken en çok sevdiğiniz ve sizde bir etki bırakan bir video var mıydı?

Onedio’da bir çok videoda rol aldım ama ana karakter olarak oynadığım videolardan “KADINLARA UYGULANAN 7 PSİKOLOJİK ŞİDDET” videosunda gerçekten ülkemizde bunların benzerlerinin görüldüğünü anlatmaya ve o karakteri insanlara hissettirebilmeye çalışmıştım. Nitekim video, tüm duyarlılıkla 7 maddenin de birbirinden güzel yerlere değinmesiyle en severek oynadığım videolardan bir tanesiydi ve birçok kişiye ulaştı. Ayrıca benim oynadığım rolün gerçekten insanın sinirlerini zıplatacak şekilde olmasından dolayı çok ağır tepkiler de aldım ama o insanın esasında ben olmadığını düşündüğümde insanlara o duyguyu vermeyi başardığımı görünce diğer taraftan çok sevindim. O karakterin gerçek yaşamda benimle bir ilgisi olmamasının da buradan derin bir içtenlikle okurlara söylemek isterim. Benim de bir annem ve ablam var. Kadınlarımızı üzmeyelim onlarsız bu dünya çekilmez bir hal alır çünkü…

Bu mesleğin hayalini önceleri kurmuş muydunuz? İşinizi seviyor musunuz?

Oyunculuk, tiyatro oyunumdan sonra hayalini kurmaya başladığım ve günden güne içimde hep bir heyecanla yaptığım bir iş olmaya başlamıştı. Her çekimde farklı bir heyecana bürünüp rollerime hazırlanıyorum. İyi bir oyun verebilmek için her seferinde farklı bir atmosfere bürünmek gerektiğini düşünüyorum. Seyirci sizi doğal bulmalı ve gerçekten ‘Bu işin özü oynamak değil olmak.’ sözünü benimsediğinizde o zaman seyirciye daha yakın olursunuz. İşimi çok seviyorum ve severek yapılan bir iş daima başarıya ulaşmıştır bunu biliyorum .

Oyunculuk yaparken örnek aldığınız kişiler ya da ‘Tıpkı onun gibi bir oyuncu olacağım.’ dediğiniz bir şahıs var mı?

Oyunculuk yaparken elbette örnek aldığımız oyuncular var. Geçmişte sürekli takip ettiğimiz bugün harika oyunculukları olan usta oyuncular var. Örnek aldığım usta oyuncu Şener Şen, her rolün hakkını verebilen ve gerçekten ülkemizde örnek alınması gereken bir oyuncu. Tabii ki diğer yandan Çetin Tekindor, Haluk Bilginer ve daha nice usta oyuncuların izinden gitmeye devam ediyorum. Onları kendimize rol model olarak almamızın bizi daha iyi seviyelere taşıyacağını bilmekteyim.

Size göre oyunculuk doğuştan gelen bir yetenek midir yoksa isteyen ve eğitimini alan herkes oyuncu olabilir mi?

Tabii ki oyunculukta eğitim almak çok önemli ama bu işte yetenek bence biraz daha ön plana çıkmakta. Hepimiz aslında birer oyuncuyuz, hayatta kendi yazdığımız oyunun başrolleriyiz. Oyunculuk mesleğinin farklılığı mesleği fark ettiğimiz zaman bunu kendimizden farklı bir şekilde bir anda rol yapmaya çalışmamızdır aslında. Diğer sorularda da cevapladığımız gibi bizim işimiz, oyunlarımızda seyirciye, topluma ışık tutmak ve bunu yaparken de onlara gerçekten örnek olmalıyız, farkındalık yaratmalıyız, insanlara güzel eserler bırakmalıyız düşüncesinde olduğumuz zaman mesleğimizi benimsemiş ve bu yolda yürümüş oluruz. Bunların hepsi bu işe gönül vermekle bitmez bu işi yapabilecek becerimizin eğitimimiz olması gerekmektedir. ‘Sanat toplum içindir.’ anlayışını benimsemek, bizim işimizin bir parçası olması gerekmektedir.

Son olarak Önce Vatan Gazetesi okurlarına neler söylemek istersiniz?

Öncelikle bu röportajı gerçekleştirdiğiniz için size teşekkür ederim. Benim naçizane tavsiyem, hayatta herkesin ideallerinin peşinden gitmesinin gerektiğidir. Hayal kurun! Ve hayal kurmaktan hiç vazgeçmeyin. Ancak hayallerinizin peşinden giderseniz iyi sonuçlar alırsınız. Önce Vatan gazetesine son sözlerim şunlar olacaktır:

HAYAL KURMAYAN İNSANIN GELECEĞE DAİR PLANI YOKTUR!’