Sevgili okurlarım merhaba, Kuşadası Pine Bay Otelde üç günlüğüne dört yüz kişilik bir toplantıya davet edildim. Aynı zamanda YÜKLÜDÜR YÜREĞİ

Sevgili okurlarım merhaba, Kuşadası Pine Bay Otelde üç günlüğüne dört yüz kişilik bir toplantıya davet edildim. Aynı zamanda YÜKLÜDÜR YÜREĞİM (Yaşamdan Kesitler) adlı kitabımın imza ve tanıtımı yapılacaktı. Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen vatandaşların görevi insan odaklıydı. Davetli olan arkadaşların yaş grubu genç yaş orta yaş ve emeklilerden oluşuyordu!..
Hayallerimi süsleyecek farklı renklerdeki bu insanlardan beklentim yüksekti. Merak ettiğimse yaşadıkları illerde ilçelerde yaşanan sorunların çarelerin çaresizliklerin sorumlulukların sorumsuzlukların konuşulmasıydı. Aralarında konuk olduğum bu insanlarla yaşanılır bir Türkiye adına arzuların isteklerin neler olduğunu birlikte konuşarak tartışarak öğrenmek aydınlanmak sizlere yazarak paylaşmak istiyordum!..
Otele geldiğimiz birinci gün sözde imza günü olacaktı. Fakat aşırı kalabalıkta ilk gün karmaşayla kargaşayla otele yerleşmekle geçti. Bu kargaşada o gün için fazla bir şey beklemek yanlış ve haksızlık olurdu. Dolayısıyla Türkiye genelindeki bütün illerimizin ilçelerimizin sorunlarını hayatlarını idame etmek adına geçim kaynaklarını hayallerini arzularını öğrenmek ertesi güne kalmıştı. Dört yüz kişinin katılacağı toplantı salonunun kapısına otel görevlisi yardımıyla afiş panoya asıldı, masa kuruldu kitaplar masaya yerleştirildi. Saat 13. 30’da başlayacak olan imza günü saatini davetlilerin arasından İzmirli bir arkadaşımla beklemeye koyulduk. Toplantı saati geldiğinde insanlar ağır ağır gelmeye başladılar. Dört yüz kişi içinde sadece yirmi iki kişi kitap imzalattı!..
Doğal olarak çok şaşırmıştım her Avrupalının evinde ufacıkta olsa bir kitaplık köşesi vardır. Kitaplarımı imzalatıp alan yalnızca yirmi iki kişi oluşuna üzülsem de mutluydum, evlerinde en azından bir kitaplıkları vardı. Bu insanların aile fertleri akrabaları dostları arkadaşları komşuları derken kitabım sayısı epeyce fazla kişiye ulaşacaktı!..
Herkes toplantı salonuna girdiler toplantı başladı içeri girmedim mikrofon kullandıkları için konuşmalar kapıya kadar geliyordu ve çok sesli konuşmalar didişmeler başlamıştı. Yanımdaki arkadaşla yönetime mesaj yazmaya karar verdik. Davetlerine teşekkür edeceğimi kitabımdan “İnsanız” adlı şiirimi okuyacağımı içeriğinin insan odaklı dostluk odaklı olduğunu içerdeki olumsuz havayı yumuşatabileceğimi yazdım!..
Yanımda oturan okurum İzmir güzeli Melihat Özdoğan Ağgül güzelliği kadar yüreği de güzeldi üşenmeden yazdığım mesajı yönetime iletti. Maalesef onlar birbirleriyle tartışmayı tercih ettiler. Birçok arkadaşta toplantı salonunu terk etti. Görevi insan odaklı insanların bu tavrı yüreğimi acıtmıştı ne kadar acıydı. Oysa ne umutlarla gitmiştim davetlerine, uzun yıllar yurtdışında ülkemden uzak kalmıştım ve onlardan öğreneceğim öğreteceğim o kadar çok şey vardı ki, altın değerindeydi. Toplantı sonrasına sanatçı davet edilmişti. Çok şiddetli tartışmanın didişmenin ardından vur patlasın çal oynasın eğlence başladı ve hiç tartışmamış gibi keyifler acayip çakırdı!..
Yaşadığımız ülkede her şeyden şikayet ediyoruz. Lakin yönetimle davetlilerle kaldığımız illerimizin ilçelerimizin sorunlarını konuşmak yerine otele getirilen sanatçıyla eğlenceyi tercih ediyorduk. Oysa benim için dört yüz kişi dört yüz önemli düşünceydi fikirdi ve değerlendirmemiz gerekiyordu… Paylaşabileceğimiz düşüncelerimiz fikirlerimiz hayallerimiz suya düşmüştü!..
Hani: “Faydasız baş mezara yaraşır.” Diyorlar ya…
Ülkemizde sokağımızdaki çöpçümüzden Cumhur Başkanımıza kadar hepimize önemli görevler düşüyor. Ya hep birlikte el ele vererek yaşadığımız çevremizi cennete çevireceğiz yada cehenneme ateşimizi ellerimizle götüreceğiz!..
Sevgi ve saygılarımla...