Hangimiz Dünya’da yaşamayı seçti?.. Kim söz aldı da “Ben Dünya’ya gitmek istiyorum” dedi?.. Hiçbirimiz… Biz tercih etmedik… Bizler seçildik

Hangimiz Dünya’da yaşamayı seçti?.. Kim söz aldı da “Ben Dünya’ya gitmek istiyorum” dedi?.. Hiçbirimiz… Biz tercih etmedik… Bizler seçildik… Ve Dünya’ya gönderildik.
Yaşamak, kamet etmek, ikamet etmek, huzurda olmak için…
Huzurda bulunduğumuz yerden vazgeçemeyiz… Ama özünde yerleşemeyiz de… Çünkü o ara-dan sadece gelip-geçeriz.
Kendi isteğinin dışında Dünya’ya gelmiş, söz hakkı olmamış bizlerin, Dünya malı edinme, mülkiyet iddia etmeleri ne kadar da garip!.. Ancak nereden geldiğini ve nereye gideceğini unutacak kadar yabanileşmişler bu iddia peşinden koşabilir. Dünya, insanın sahiplenebileceği bir yer hiç olmadı...
Sahiplendiğimiz mülkleri, aslında sahiplenmediğimizi bilinçaltımız bilir. İşte huysuzluğumuzda bundandır… Hep öfkeliyiz, sıkıntılıyız... Bu hallerimizi sözüm ona dindirmek için; kaçıp-uzaklaşmak, oradan-oraya gezmek istiyoruz. Evet yaptığımız aslında bu; kaçmak... Sahiplenmenin çirkinliklerinden bir süre uzaklaşmak... Farkındayız ve bu yüzden de öfkeliyiz, kavgacıyız, sıkıntılıyız, çabucakta sıkılıyoruz…
Dedik ya hep bir kaçış hallerindeyiz…
Mesela “Üçüncü çeyrekte de %11,1 büyüdük” dedik… Dünya’nın en gelişmiş ülkelerinden, gelişmekte olan ülkelerinden, nerede kim varsa hepsinden daha fazla büyüdük. Evet, üçüncü çeyrekte gelirimiz %11,1 arttı.
Fakat halk kendi içinde bunu hissedemedi… Kendine sordu; “Acaba bu büyümenin neresindeyim?”. Kendi alım gücü artmamıştı. Ama medya çalkalanıyordu. Günlerce bu konu övüldü. Ama gerçek hayatta, yaşamda karşılığı yoktu. Şaşkınlık içinde kalabilenler oldu. Lâkin umursamayanlarda oldu. Ama şaşıp kalabilenler, donup kalanlar, durup düşünebilenler gündemi çok geçmeden özümseyeceklerdir.
Aslında “Gelirimiz %11,1 arttı” demekte bir nevi kaçış... Çünkü eksik. Devamı olmalı, altı doldurulmalı… Ama dolmuyor. Çünkü bir sene önce ile aynı işleri, aynı geliri yapsak bile, gelirimizin en az enflasyon kadar büyümesi gerektiği açıklanmıyor. %11,1’in enflasyondan arındırılmadığı da açıklanmıyor. 
Mesela milli gelir paylaşımında; halkın en fakir %5’i milli gelirden binde 9 aldığı, en zengin %5’in ise yüzde 21,4 aldığı… Adil olmayan bu dağılım sebebiyle, olası gelir artışlarının, büyümenin en zengin %5’e yaradığı açıklanmıyor.
İhracat rakamları azalırken, ithalat rakamları fazlaca artarken nasıl büyüme oluştuğu açıklanmıyor.
Karşılaştırılan üçüncü çeyrek gelirin, önceki yılda FETÖ darbe girişiminin olduğunu, bu sebeple aslında geçen sene ki gelirin düşük kaldığı açıklanmıyor.
Alınan dış borçların KGF, KOSGEB gibi kurumlar vasıtası ile bol bol şirketlere, bireylere kredi kullandırıldığı, vergi yapılandırmalarının olduğu, tüketim vergilerinde geçici indirimler yapıldığı, bu sebeplerle de tüketimin arttığı ve bu sayede gelirin büyüdüğü ama bu arada giderin, ithalatın, faiz yükünün de  büyüdüğü açıklanmıyor. 
1999 yılında Dünya’nın GSMH’sının 32,5 trilyon dolarken bugün 2,5 kat arttığı. Bizde ise 15 yılda borç stoğunun 7 kat arttığı... Borçlanarak ve tüketerek milli gelirimizi suni artışı medyada yer bulmuyor. 
Üretimin, kapasite kullanım oranlarının artmadığı… Borçlanma ve tüketim ile büyümenin gelecek yıllar için, torunlarımız için sorun olduğu açıklanmıyor.
Dünya pariteleri incelendiğinde; doların Dünya’da değer yitirdiği… Kudüs söyleminin ABD’ye yaramadığı… Ama buna rağmen bu hafta benzine yine zam geldiği açıklanmıyor. Daha önceki benzin zamlarının sebep dolar artışı gösterilirken... Bu hafta dolar değer kaybettiği halde, rekor düzeyde büyüme olduğu halde neden benzine zam geldiği açıklanmıyor… 
Kaçıyoruz işte… Başlığı atıp kaçıyoruz… Altını boş bırakıyoruz. Sonra da altı boş binayı bitirmeye çalışıyoruz. Eciş bücüş birşeyler yükseliyor… 
Belli oldu, insanoğlu malından, iktidarlığından vazgeçmeyecek… Ama buradan, ama tamda bu ara-dan gelip-geçecek… 
Geçip gittiğinde görecek, kendine ne kadar hasret kaldığını… Seçilmiş, seçkin biri olarak dünyaya gelip, ayağında prangalarla geri döndüğünü… Bu halde huzura çıktığını… Kendinden, amacından, huzurdan ne kadar uzakta olduğunu…