"bir kibritin ateşine sığınıyorum sonra
kalemimde uçuyor ateş böcekleri
susuyor sonra dilim tüm ağırlığı gözlerime bırakarak
gecenin sabahını bekliyorum sonra
daha çok “ben” olabilmek için"



 

Hoş geldiniz öncelikle. Nasılsınız?

Hoş buldum Yağmur Hanım. İyiyim teşekkür ederim. Siz nasılsınız?

Ben de iyiyim. İlk olarak Yaşar Gümüş’ü bize anlatır mısınız?

1979 yılında Manisa’nın Akhisar ilçesine bağlı Zeytinliova kasabasında dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimi kasabada, lise öğrenimimi Akhisar’da tamamladım. Bolu, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği mezunuyum. Cizre ve İstanbul’da olmak üzere öğretmenlik mesleğimi 7 yıldır sürdürmekteyim. Bunun dışında 18 yıldır Türkiye’nin birçok yerinde ve yurt dışında sahne almaktayım. Söz ve müziği kendime ait olan bestelerim ve “Tek Kişilik Aşk” adında bir albüm çalışmam var. İstanbul’da ikamet etmekte ve öğretmenlik yapmaktayım. Bağlama ve keman çalmayı severim, ayrıca motosiklet tutkunu biri olarak fotoğraf çekmek ve kitap okumak vazgeçilmezlerim arasındadır.

Yeni kitabınız hayırlı olsun. Şiir yazmaya nasıl başladınız?

Teşekkür ederim. Lise yıllarında edebiyat derslerinde şairler ve şiirleriyle tanıştım. Üniversite yıllarımın başlarında, duygularımı yazarak ifade etmeye başladım.

Şiir ne ifade ediyor sizin için?

Şiir çok şey ifade ediyor benim için. Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Can Yücel, Yusuf Hayaloğlu ve şu an sayamadığım o kadar çok güzel insan var ki, onların yazdıkları şiirleri okuyup, hayatlarını araştırmaya başlamıştım ben de. Hangi duygularla şiirler ortaya çıkmış bunu anlamaya çalıştım. Sonra yavaş yavaş ben de karalamaya başladım. Zamanla daha çok kitap okuyunca işin edebi kısmını da çözmeye başladım. Kelimeleri yan yana nasıl getiriyorsun, nasıl o ahenk ortaya çıkıyor, bunları da anlıyorsun. Şiir kitabım 2 senedir hazır bekliyordu. 2 sene önce albüm yaptım, geçen sene de klip çektim derken kitabı bekletmek durumunda kaldım. Ama şimdi çok şükür kitabım rafalrdaki yerini aldı. İçinde 62 tane şiir var. Şiirlerimin konusu yalnızlık, aşk, mutluluk...

“Emek vermeden karşılık alamayız”
“Ben çiftçi çocuğuyum, toprak çocuğuyum. Toprağa bir şey ektiğinizde size neler verebileceğini çok iyi biliyorum. Emek harcadığınızda karşılığı size fazlasıyla geliyor. Ama ilgilenmezseniz, emek vermezseniz o tarla ot oluyor, sizin işinize yaramaz hale geliyor. Bu hayat için de böyledir. Emek vermeden bir şey elde edemeyiz. Bu yüzden önce emek harcamalıyız.”

Aynı zamanda öğretmensiniz. Müzik ve edebiyatı birlikte yürütüyorsunuz. Nasıl bir süreç bu?

Evet müzik öğretmeniyim. Müzik ve edebiyatı birbirinden ayrı düşünemiyorum. Zaten türkülerin ve şarkıların içindeki mısralar ve dörtlükler edebi eserlerdir. O yüzden çok zorlandığım bir süreç değil.

Mesleğinizi seviyor musunuz?

Benim amacım bir şeyleri kazanmak değil, bir şeyleri başarmak. Önemli olan gerçekten hayata bir şeyler sunabilmektir. Benim şansım, kooperatifçilik bölümünü okuduktan sonra da sevdiğim işi yapabilmek oldu. İş olarak görmüyorum aslında ben müziği ama 20 yıldır da sesimden para kazanıyorum. Aç kalırsam müzikten olsun, karnım doyarsa da müzik sayesinde olsun istiyorum. Mesleğimi çok seviyorum, çocukları da çok seviyorum. Öğretmen olunca toplum için de bir yerde oluyorsun ve o yer güzel bir yer gerçekten. İnsanlar sana saygı duyuyorlar. Öğretmenlik yapıyorsun, bir taraftan da şarkı söylüyorsun, bundan dolayı da bir değer görüyorsun. Bu bence müziğin bir tılsımı.



Eğitim ile ilgili neler söyleyeceksiniz?

Ben şimdi ailelere de bakıyorum, tek istedikleri başarı. Tamam başarılı olmak güzel bir şey; ama yetenek diye, ilgi alanı diye bir şey de var hayatta. Ve herkes okumak zorunda da değil. Evet eğitim çok önemli, ama hayatta her şey eğitimden ibaret de değil. Ben öğrencilerime “kimseyle değil kendinizle yarışın” diyorum hep. Hz. Ali’nin bir sözü var, “2 günü bir olan zarardadır” der. Çok doğru bir söz bana göre. Bugün böyle olabilirsin ama yarın için kendini geliştirmek senin elinde. Ve bunu da kendin için yap. Toplum için ya da senden önde olan arkadaşlarını geçmek için değil.

Öğrencilerinizden bahsederken "çocuklarım" diyorsunuz. Öğrencilerinizi çok seviyor olmalısınız.

Öğretmenliği de öğrencilerimi de çok seviyorum. Çocukların hepsi ayrı bir dünya ve o dünyaların hepsi çok masum. O çocuklar ailenin, bulunduğu ilin ya da mahallenin düşüncelerine göre yetişiyorlar. Öğretmenliği bu yüzden çok seviyorum. Sıkıcı bir öğretmen de olmamaya çalışıyorum hep. Yeri geliyor bir anda öğretmen masamdan kalkıp sınıfın ortasında halay çekiyorum. O an çocuklarım gerçekten mutlu oluyorlar. Kız çocuklarıma özellikle daha çok ilgi gösteriyorum. Dersin sonunda onlara yapacağım konuşmaya zaman ayırırım hep. o zaman içinde onlara özel bir şiir okurum. Geri kalan zamanda ise neden okumaları gerektiğini ve toplumu yönlendirenlerin aslında annlerin olduğunu anlatırım. Kız çocukları benim için her zaman daha değerlidir. Çünkü onlara baktığımda geleceğin anneleri diye düşünerek bakarım.

Neden "Gümüş Kalem"? Bir hikayesi var mı?

Aslında bir bakıma mahlas gibi; kalemle duygularımı kağıda aktardığım ve soyadımla da uyumlu bulduğum için, bu ikisini ‘Gümüş Kalem’ şeklinde kullanıyorum.
Şiirler birine mi yazıldı? İlham kaynağınız neydi?
Sadece birine yazılmış şiirler değil; doğaya, huzura, yalnızlığa, kendime ve yaşadıklarıma yazdım. Hatta şiirlerimin arasında soğuk algınlığı için kullandığım bir ilaca bile yazdığım şiir vardır.



Kitabınızdan neler bekliyorsunuz?

Kitabın amacı, bir şeyleri başarmak. Çünkü bir şey başarmak ve onu ortaya koymak beni mutlu ediyor. Maddi bir beklentim yok. Çünkü günümüzde zaten okuma oranı çok düştü. Şiir çok güzel bir şey, ama birçok insan şiir okumayı değil sadece dinlemeyi seviyor. Ben her sahnemde en az 10 taneye yakın şiir okurum. Her şairden okurum. Benim derdim güzel şeyler yapmak ve insanlara sunmak...

Sizce amaca ulaşacak mı?

Amacım, o an yaşadığım duyguları kağıda dökerek kendimi anlatmaktı. Amacıma ulaştığımı düşünüyorum.

Müzik nasıl gidiyor? Yeni bir albüm olacak mı? Yeni şarkılar...

Sahne çalışmalarıma devam ediyorum. Yurt içi ve yurt dışı konserlerim yoğun bir şekilde devam etmekte. Çok yakın bir zamanda single çalışmamı sevenlerimle paylaşacağım. Aynı zamanda söz ve beste çalışmalarım da devam edecektir.



Sahne almaya da devam ediyorsunuz aynı zamanda. Sahne nasıl geçiyor? Şiir de okuyor musunuz mesela?

Sahne almaya devam ediyorum. Sahnelerimde kendi şiirlerime ve değerli şairlerin şiirlerine yer veriyorum. Nazım Hikmet, Ahmed Arif, Can Yücel, Sabahattin Ali, Friedrich Nietzsche…

Başka kitaplar da gelecek mi arkadan? Hep şiir mi, roman yazarım belki diyor musunuz?

Şimdilik başka bir kitap projem yok ama ileride bir roman yazmayı da düşünüyorum.

Şiirlerinizde genel olarak hangi duygu var? Aşk mı?

Genel olarak yalnızlık duygusu yanında, aşk, huzur, mutluluk adına şiirlerim vardır.

Peki sizce aşk nedir?

Aşk tüm duyguların yoğunlaştığı bir ruh halidir. Aşk kavuşamamaktır.



Sizce seven sevdiğine sevdiğini söylemeli mi?

Söylemekten ziyade hissetmeli ve hissettirmeli.

Siz hiç aşık olup o kadına şiirler yazmış mıydınız? Eğer öyleyse o şiirlerden kitapta da var mı?

Evet yazdım, var.

Bundan sonra hayatınızdaki hayalleriniz ve planlarınız neler? Neler yapacaksınız?

Tekrar bir kitap çıkarmak ve albüm yapmak planlarımın arasında. Tabi ki şiirlerime devam edeceğim.

Bir de motorsiklet sevdanız var değil mi?

Evet motorsikletimi çok seviyorum. Ben aslında gezmeyi çok seviyorum. Bir keresinde 20 gün boyunca otostopla tüm Ege’yi gezmiştim. Özgür olmayı seviyorum ben. Bu aralar da yurt dışına gidip gelmeye başladım.



Sizce en büyük Türk kimdir? Ve son olarak neler söyleyeceksiniz?

Bence en büyük insan; yurdunu seven, doğayı, insanı seven ve kendisi dışında diğer canlılara da saygı duyandır. Son olarak yazdıklarımı okuyanlara ve söylediklerimi dinleyenlere tavsiyem; yüreklerinden şiiri, kulaklarından müziği eksik etmesinler.

 

 

Röportaj: Yağmur TANYILDIZ
Editör: TE Bilisim