ANKARA

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Halk oylaması kampanyasında "evet" programlarını yasaklayan Almanya ve Hollanda'nın ardından Belçika'nın da "nevruz" adı altında yapılan PKK gösterilerine izin verdiği hatırlatılarak, "Avrupa ülkelerinin bu ikili tavrının sebebi nedir? Yeni sistemin kabul edilmesi AB üyesi ülkeleri neden bu kadar yakından ilgilendiriyor? Ayrıca AK Parti'nin Avrupa programları iptal mi edildi?" yönündeki soru üzerine Kurtulmuş, Avrupa'da Türkiye'ye karşı adım adım bir sürecin çalıştığını söyledi.

Kurtulmuş, "Türkiye'nin meşru seçilmiş hükümetinin üyelerine, milletvekillerine orada konuşma izni vermeyenler, polis gözetiminde, polis kontrolünde PKK'nın Avrupa'da mitingler yapmasına, 'hayır' kampanyası yapmasına çok açıktan destek verdi. Bu, anlaşılabilir bir şey değil." ifadesini kullandı.

Bugüne kadar PKK'nın Avrupa tarafından şımartıldığını, çadır açmalarına izin verildiğini, Türk yöneticilerin ziyaretleri sırasında ise karşıt gösteri yapmalarına izin verildiğini hatırlatan Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bütün bunlar bir şeyin habercisiydi. Avrupalı dostlarımız şunu akıllarına koysunlar; terör örgütlerinin iyisi kötüsü olmaz. Bu PKK terör örgütü eğer bu kadar çok şımartılır, semirtilir, beslenirse bir gün Avrupalı siyasetçilere de zarar verir. Vermedi mi? Verdi. Olof Palme cinayetini unutmasınlar. Avrupa'nın en demokrat, en ılımlı siyasetçilerinden birisi olan Palme'yi PKK öldürdü. Yani Avrupa'nın göbeğinde dahi Avrupalı siyasetçilere karşı suikast yapabilecek bir terör örgütünden bahsediyoruz. Bu anlaşılır bir şey değil. Bu, dostluğa, müttefikliğe sığmaz, hiçbir ölçüye sığmaz. Terör örgütlerinin alenen propaganda yapmasına izin verilmesi kabul edilemez. Kaldı ki FETÖ'nün ve onların unsurlarının da Avrupa'da çok rahat 'hayır' propagandasına katkıda bulunduklarını biliyoruz."

"Bu kampanyanın hariçten gazel okuyan misafirleri oldu"

Olayı, "Bu kampanyanın hariçten gazel okuyan misafirleri oldu" şeklinde değerlendirdiklerini ifade eden Kurtulmuş, "Demek ki 'hayır cephesi' çok zayıf kaldı. Bunların gücü yetmiyor. Millet büyük oranda 'evet' diyecek diye gördüler ve 'hayır cephesine' yardım etmek için böyle son derece yanlış, ikili ilişkileri, dostluğu bozan, aramızdaki kadim hukukları bozan bir tavır içine girdiler." dedi.

Bu durumun iki sebebi olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, Avrupa'da Neonazizm'in, aşırı ırkçılığın, Neofaşizmin "rap, rap, rap" diye ayak seslerinin duyulduğunu söyledi.

'Bunun Türkçesi de bir diktatörlüktür'

Halk oylamasına 25 gün kaldığı hatırlatılarak, kararsızların ikna edilmesi konusunda bir gelişme olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, kararsızların ikna edilmesi için haftalardır sahada anayasa değişikliğini anlatmaya çalıştıklarını söyledi.

Kurtulmuş, "Evet, ilk haftalarda biraz meselenin ne getirip ne götüreceği bilinmediği için seçmende serin bir duruş vardı ama çok şükür sahada her gün 'evet' tarafının tahkim edildiğini, kararsız olan kitlelerin sistemi anladıkça, detayları öğrendikçe çok ciddi bir şekilde 'evet'e doğru döndüklerini görüyoruz. Ve ben, hiçbir sorun olmadığını, yükselen bir şekilde 'evet' oylarında toparlanma olduğunu görüyorum." ifadesini kullandı.

Avrupa'da büyük mitinglerin yapılmasının engellendiği hatırlatılarak, nasıl bir stratejiyle Avrupa'daki vatandaşlara ulaşılacağı sorusu üzerine Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"İnsanlar görüyor, PKK'ya müsaade ediyor, bakanlara niye müsaade etmiyor? Bunu Avrupa'daki vatandaşımız görüyor, bunun nedenini anlıyor. Uzun uzun anlatmaya da gerek yok. Biz zaten Avrupa'daki vatandaşlarımızla her türlü haberleşmeyi yapıyoruz. Zaten medya üzerinden diğer kanallarla da dediğim gibi ev toplantılarıyla da bu çalışmalar sürdürülüyor. Oradaki kampanyada en ufak bir sıkıntımız olmayacak inşallah. Bunu da gördükleri için şimdi şunu da söylemeye başladılar, 'Biz oy vermeyi de burada yasaklayabiliriz' noktasına da geldiler. Bu da bizim vatandaşlarımızın meseleye, 'evet'e sahip çıktıklarını çok daha net bir şekilde gösteriyor."

"Böyle bir şey bekliyor musunuz?" sorusuna Kurtulmuş, "Zannetmiyorum. Bu artık ayıbın çok üst noktası olur. Bunu diyen, 'Oy vermeyi yasakladım.' diyen bir ülke, o zaman bir adım sonrası kendi vatandaşlarına da oy vermeyi yasaklayacak demektir. Bunun Türkçesi de bir diktatörlüktür. Bunu eğer sineye çekebiliyorlarsa, buyursunlar yasaklasınlar." yanıtını verdi.
'Hiçbir güç referandumun iptal edilmesi konusunda başarılı olamaz'

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Hiçbir güç referandumun iptal edilmesi konusunda başarılı olamaz. Hiçbir gücün buna gücü yetmez." ifadesini kullandı.

Yeni sistemde cumhurbaşkanının denetlenemeyeceği iddialarına ilişkin de Numah Kurtulmuş, "Cumhurbaşkanı tam tersine, evet, yetkileri var ama çok da sorumlulukları var. Cumhurbaşkanı asla TBMM'nin üstünde yasa yapma bakımından herhangi bir yetkiye sahip değildir." dedi.

"Cumhurbaşkanının çıkaracağı kanun hükmünde kararnameler asla yasaya aykırı olamayacak." diyen Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Yani bir yasa hiyerarşisi var, anayasa hiyerarşisi var, bu hiyerarşinin altındadır. Yani nasıl hükümet, bakanlar kurulu kararı çıkarıyor aynı şey. Yeni sistemde başbakan olmadığına göre, başbakan yerine hükümetin başı olan cumhurbaşkanı bunları çıkaracak. Çıkardıklarının hiçbirisi yasaya aykırı olamayacak ."

Kurtulmuş, "Türkiye'de bundan sonra yüzde 50 artı bir alan cumhurbaşkanı olacak ve hükümet sistemini kuracak. Dolayısıyla halkla daha iyi ilişkiler kurarak halkın taleplerini, beklentilerini karşılayabilecek ve halkın da seçebileceği siyasi figürleri ortaya çıkarması gerektiğini görüyoruz. Bu aslında muhalefete daha büyük bir imkan veriyor."dedi.
'3 milyon Suriyelinin vatandaş yapılacağı meselesi külliyen yalan'

"3 milyon Suriyelinin vatandaş yapılacağı meselesi külliyen yalandır. Kampanyanın bir malzemesi olarak kullanılıyor. Vatandaşlarımızı tedirgin etmek için kullanılan bir sözdür." ifadesini kullanan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Suriyelilerin vatandaş yapılması diye bir şey yoktur. Bu, tamamıyla seçim malzemesi olarak kullanılıyor, '3 milyon insana vatandaşlık verilecek' diye. Bunlar bizim dostlarımız, kardeşlerimizdir. Biz, onların kendi ülkelerinde de sağlık, esenlik, barış içinde yaşayacakları zeminin oluşması için gayret sarf ediyoruz."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Biz üç milyondan fazla mülteciyi aldık, vatandaşımız yarım dilim ekmeğini paylaştı. Bu kadar çok mültecinin başka bir ülkeye gelmesi, büyük sosyal olaylara neden olurken çok şükür Türkiye bunu, millet olarak, bir ensar ruhuyla karşıladı. Birtakım sorunlar olabilir ama büyük oranda Suriyeliler meselesi Türkiye için bir sosyal probleme dönmedi. Şimdi bu milletin feraseti, hamiyetperverliğiyle kimse dalga geçmesin. Suriyelilerin vatandaş yapılması gibi bir durum yoktur. Bu tamamıyla seçim malzemesi olarak kullanılıyor. Bunlar bizim kardeşlerimiz, dostlarımızdır." dedi.
'Bu açıkçası, FETÖ denilen bu eşkiya çetesine arka çıkmaktır'

Avrupa'nın darbecilere sahip çıkmasına ilişkin Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Bunu kabul etmek mümkün değildir, bu yanlıştır. Bu açıkçası, FETÖ denilen bu eşkiya çetesine arka çıkmak, bunları korumaktır. Bunu kabul etmediğimizi ifade etmek istiyoruz. Avrupa ülkelerine sığınan ve belki önümüzdeki dönemde de sığınacak olan birtakım FETÖ'cü eşkiyaların derhal Türkiye'ye iade edilmesi, Türkiye ile bu ülkeler arasındaki dostluk ilişkilerimizin bir gereğidir."

Kurtulmuş, "Dün televizyonlarda görüntüleri gördük. İkinci komutan Yaşar Paşa'nın, Kara Kuvvetleri Komutanımız Salih Paşa'nın nasıl derdest edildiği, nasıl orada onları korumak için canhıraş bir şekilde uğraşan yüzbaşının orada vurulduğunu bütün vatandaşlarımız gördü. Bu eşkıyalar, bir atmaca gibi kendi komutanlarının üstüne atlayacak kadar, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin şerefli komutanlarını derdest edecek kadar aşağılık insandır." dedi.