Ülkemizde yeni ve yabancı olan bir kavram olan inovasyonun uluslararası ve akademik düzeyde, teknik birçok farklı tanımı yapılması ile birlikte inovas

Ülkemizde yeni ve yabancı olan bir kavram olan inovasyonun uluslararası ve akademik düzeyde, teknik birçok farklı tanımı yapılması ile birlikte inovasyon, farklı, ilk ve daha faydalı, heyecan verici fikirleri bilgiye, bilgileri üretime dönüştürme süreci olarak tanımlaya biliriz.
Değerlerimize Yabancı Değil
Inovasyon ülkemizde yabancı bir kavram olmasına rağmen, dini ve milli değerlerimize yabancı değildir.
"Eğer başarmaktan başka bir çareniz yoksa başkasıyla değil, kendinizle yarışın. “İki günü bir olan zarardadır.” diyen Peygamberimiz (s.a.v) ne güzel ifade etmişlerdir. Başarının sihirli formülü işte buradadır. Kendisini geçen asla geçilmez” Başarılı insan mutlaka başarılı bir arkadaş gurubu bulan insandır."Sürekli yenilenmeyi, gelişmeyi, farklılaşmayı esas alan inoyasyon, Ar-Ge ile yakın bir ilişki içersinde, girişimcilik ile birlikte her alanda uygulanabilecek bütünsel bir süreçtir.
Her Alanda Uygulanabilir
Birçok farklı uygulama alanı ve yönetime sahiptir. Ürün, hizmet, sosyal, süreç ve stratejik inovasyon gibi ticaret, siyaset, teknoloji, eğitim, sağlık, pazarlama, organizasyon, tarım gibi her alanda farklı ama temel olarak değişim, gelişim ve farklılaşım gibi yeni, farklı, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir sistemdir.
Inovasyon Döngüsü
Bilginin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi olarak tanımlanır. Bu nedenle de teknik, ekonomik ve sosyal süreçlerin oluşturduğu bir bütündür. Bireylerde ve toplumda değişime olan istek, yeniliğe açıklık ve girişimcilik ruhuyla özdeş-leşen bir kültür gerektirir. İnovatif düşünce kültürüne sahip bireyler yeni fikirler ortaya çıkarırlar.
Inovasyon döngüsü iki basamaktan oluşur, birinci aşama yeni, farklı ve heyecan verici fikirlerin ortaya çıkması, ikinci aşamada ise bu fikirlerin çıktı olarak üretime dönüştürülmesidir.
Inovasyon Sistemi
İnovasyon, bir ülke için sürdürülebilir büyüme, toplumsal gönenç ve artan iş olanakları anlamına geldiğinden, inovasyon için gereken ortamın oluşturulması devletler için birinci öncelik olarak kabul edilir. Bu da başarıyla çalışan bir sistemin kurulmasını ve etkin politikaların tasarlanıp uygulanmasını gerektirir. İnovasyonda sistem yaklaşımı, hem bilginin üretilmesi hem de yayılarak uygulanması süreçlerini kapsadığından politikanın odağı, kurumlar arasındaki etkileşime dayanır. ‘Ulusal inovasyon sistemi’ bu kurumlar bütününü ve aralarındaki bilgi, finansman ve regülasyon akışını tanımlayan dinamik bir sistemi ifade eder.
Inovasyon Yönetimi
Kişi, kurum, firma ve ülkelerin inovasyon yeteneklerini ve başarımlarını belirleyen politikaların etkinliği, bu politikaların yönetişimiyle doğrudan ilişkilidir. Yönetişim, diğer tüm politika alanlarında olduğu gibi, inovasyon politikasında da, tasarlama ve uygulamada şeffaflık ve açıklığı; ilgili tüm aktörlerin katılımlarını ve sorumluluk üstlenmelerini ifade eder.
Güzel Bir Örnek
Dünya Ekonomik Forumu’nun yaptığı rekabetçilik araştırmalarına göre son yılların rekabet gücü en yüksek ülkesi Finlandiya. Ülke, inovasyona yaptığı yatırımla, güçlü bir ekonomi ve yaşam seviyesi yüksek bir toplum yaratmayı başardı. Fin hükümeti, yaklaşık 20 yılı önce inovasyona büyük kaynaklar ayırmaya ve inovasyonu teşvik eden bir ortam yaratmaya başladı. Bu yatırımlar, ekonomik durgunluk dönemlerinde bile azalmadı. 1990’ların başında yaşanan ve işsizliği yüzde 20’lere tırmandıran krizin etkileri de bu sayede hızla atlatıldı. Krizden hemen sonra kapsamlı bir ulusal eğitim ve araştırma programı başlatıldı. Bu programın bir gereği olarak üniversiteler ve şirketler arasında güçlü bir ağ kuruldu. Böylelikle ormancılığa ve tarıma dayanan ekonomi, yerini hızla sanayiye dayalı ekonomiye, ardından da inovasyon ekonomisine bıraktı. 2000’li yıllarda, bilişim teknolojileri sektörü Finlandiya ekonomisinin itici gücü haline geldi. Bunun yanında, metal ve mühendislik sektörleri ile orman ürünleri sanayinde de inovasyona dayalı rekabetçilik devlet tarafından desteklenmeye devam etti. Sonuçta, 1985’lerde 10.470 Dolar olan kişi başına düşen milli gelir, 2004’de 29.000 Dolar’a ulaştı.
Sonuç
Önümüzde ABD, Almanya, Japonya, Fransa, Ingiltere, Güney Kore, Hindistan, Rusya, Çin, Iran, Finlandiya, Irlanda gibi ülkelerin başarı örnekleri var. Başkaları bizdan daha alt seviyedeyken değişim, gelişim, yenileşim, farklılaşımla ve azimle büyük bir atılım gerçekleştire biliyorsa, bizde yapabiliriz, yeter'ki potansiyelimizin farkında olalım ve bunu yeni fikirlerle ve yeni bilgilerle, ilk, farklı ve daha faydalı ürünlerle katma değere dönüştürelim.
Özellikle, gıda ve tarım, silah sanayı, teknoloji, bilişim, nükleer ve yenilenebilir enerji, uzay bilimleri, ilaç sanayi gibi alanlarda Ar-Ge, inovasyon ve stratejik çalışmalara ağırlık vererek, inovatif düşüncelerle derinlemesine çalışma yaparak, elde edilen bilgileri katma değeri yüksek ürüne dönüştürmek mecburiyetindeyiz. Rekabetin ve iletişimin arttığı bir dünyada, ancak inovasyonla farklılaşarak ayakta kalabiliriz.