Eğer Pazar günü, Pazartesi gününü düşünüyorsanız, işgünü deyip, içiniz “cız” ediyorsa, Cuma gününü iple çekiyorsanız, ayaklarınız iş

Eğer Pazar günü, Pazartesi gününü düşünüyorsanız, işgünü deyip, içiniz “cız” ediyorsa, Cuma gününü iple çekiyorsanız, ayaklarınız işe giderken geri geri gidiyorsa, yaptığınız iş size angarya gibi geliyorsa, 09:00 – 17:00 mesaisi geçmek bilmiyorsa, aman, parası eksik olsun, bu işten bir an önce kurtulayım diye, düşünüyorsanız artık, işin sonu gelmiş olup, bu konuyu en kısa sürede bitirmek gerekir. Zaten bu noktaya geldiyseniz, beraber çalıştığınız iş arkadaşlarınız, özellikle üst düzeydeki çalıştıklarınız sempatilerini kaybederler ve adeta size batarlar!
Ben takriben 45 yıldır iş yaşamı içinde çalışıyorum. Yüce Allah bana her şeyi nasip etti.
Belki de, Türkiye’nin değil, dünyanın en iyi okulunda okudum. Mekteb-i Mülkiyeyi bitirdim. Daha sonra, yurtdışında LSE/London School of Economic’te (1962-1964), University Of York’ta (1972-1974), University Of California Davies-Sacremento’da (1988) okudum, Post Graduate Studies yaptım, dereceler aldım. ABD’de Office of economic Opportunities (OIO)’da çalışarak staj yaptım. Newyork’ta Birleşmiş Milletler/UNDP’de/Washington DC’de Dünya Bankasında, Pepsi Co International Purchase/Somers/USA’da muhtelif tarih ve sürelerde çalışmalar yaptı. Devlette, Devlet Planlama Teşkilatına, zorlu bir sınav sonucu girdim ve bu değerli ve fevkalade önemli kurumda çalışmak imkanına nail oldum. (1966-1980) Sn. Turgut Özal, Sn. Süleyman Demirel, Sn. Hikmet Çetin, Sn.Prof.Dr. Nevzat Yalçıntaş, Sn. Kemal Cantürk, Sn. Prof.Dr. Bilsay Kuruç ile, siyasette Sn. Mesut Yılmaz’la, Sn. Oltan Sungurlu ile üniversitede, Sn. Kadir Has ile amirlerim olarak, beraber mesai yaptık, ülkemiz için çalıştık ve itiraf etmeliyim ki, onlardan çok şey öğrendim. Daha sonra, özel sektörde Sn. Melih Sipahioğlu ile Tamek Holding/Pepsi Co İnt.’de Genel Müdür, İdari Meclisi Murahas Azası olarak, grubun çeşitli şirketlerinde görev yaptım (1980-1990). Daha sonra, herkese nasip olmayacak yüce bir görevde, TBMM’de, İstanbul Milletvekili olarak, seçimler sonucu seçilerek, Milletvekilliği yaptım. (1991-1996). TBMM’de Plan Bütçe Komisyonunda ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (Strasburg’da) Türk Delegasyonu Üyesi olarak görev yaptım ve Türkiye’yi temsil ettim. Yönetim Kurulu Özlük Hakları ile Türk Havayolları Danışma Meclisi Başkanlığı, Türk Eximbank ve Denizbank Yönetim Kurullarında vazife yaptım.
Tüm bu görevlerde başarılı oldum. Bu başarımda, Atatürk İlke ve İnkılaplara bağlı olarak, dürüstlük, namuslu ve faziletli olma, insan ilişkilerini en üst düzeyde tutmak, çok çalışmak, yüksek performans ve tempo ile yaptığım işe tüm benliğimi vermek esas olmuştur. İş ve meslek yaşamımda, benden değerli isim yapmış insanlarla birlikte çalıştım, büyük bilgi ve deneyimler edindim. İnsana en fazla ızdırap veren husus, kendinden değersiz, yeteneksiz, bilgisiz ve görgüsüz insanlarla birlikte çalışmak durumunda kalmaktır. Çok şükür benim yaşamımda, asli görev olarak kabul ettiğim DPT, TBMM, Özel Sektör ve Üniversitede çalıştığım insanlar ve amirlerim, fevkalade değerli insanlardı.
Artık, bir noktada işinizden memnun değilseniz, bu yazının başındaki hususlar sizi kapsıyorsa, işe gelip-gitmek azap haline dönüşmüşse, bu konuyu sonlandırmak lazım, diye düşünüyorum. Bizim gibi hayatı hep aktif ve dolu dolu geçmiş insanların, birden bire, vites küçültmesi, evde oturup çiçek sulaması düşünülemez. Ben DPT’de, TBMM’de ve özel sektörde, hiçbir zaman mesai hudut ve saatleri içinde kalarak çalışmadım. Ben kendini, haftanın yedi günü, 24 saat görev yapar şekilde konumladım. Bu nedenle, bizler birden bire duramayız. Ancak, kendi programımızı kendimizin yaptığı, bana hiç kimsenin şöyle yap, böyle yap diyemeyeceği, istediğim toplantılara ve seyahatlere katılmayı, istediğim insanlarla birlikte olup, görüşmeyi, yani kısacası kendi hayatımı kendimin tanzim edeceğim, bir konuma gelmeyi çok arzuluyorum ve galiba, bu sürece de geldim.
Bir çok sivil toplum kuruluşunun üyesiyim. Yönetim kurullarında bulunuyorum. DPT’den, liseden, LSE’den, Mülkiyeden, Üniversiteden, Siyasetten ve benzeri ortamlardan bir çok insanla temas halindeyim. Çok geniş bir çevrem var. Allah eksik etmesin, arkadaşlarım ve dostlarım var. Hatta eşim bana şöyle der: “Herhalde senin Türkiye’de tanımadığın bir kaç kişi kalmıştır”. Bunlara daha çok vakit ayırmak, başta Amerika’da yaşayan çocuklarımızı ve torunlarımızı daha sık görmek, seyahatlere çıkmak, yazlıkta daha fazla kalmak, gezmek ve dolaşmayı arzuluyorum. Ben aktivitesiz, çalışmaksızın yaşamayacağım. Benim Danışmanlık Kuruluşum olan SELMAR’ı hareket geçireceğim. Bu nedenle, yakın bir gelecekte bazı şeyleri değiştirmeye dönük, karar verme noktasındayım. Bu kararımı da, fazla uzatmadan en kısa sürede vermek istiyorum.
PS: Tüm Mülkiyelileri kucaklayan, Mülkiyeliler Birliği Genel Merkez Ankara’da olmak üzere, Mülkiyelilerin bulunduğu çeşitli şehirlerde faaliyet göstermektedir. Bazı Mülkiyeliler Birlikleri fevkalade aktiftir. Biz Mülkiyeliler, bulunduğumuz şehirde bir Mülkiyeliler lokali olsun istiyoruz. Ancak, yeteri kadar ilgi göstermiyoruz.
Örneğin İstanbul’daki Mülkiyeliler Birliği Yönetici arkadaşlarımızın büyük gayretleri ile, Kuzguncuk’ta, şık, nezih, ucuz ve enfes yemekler sunan biçimde hizmettedir. Ancak, Mülkiyelilerin ilgisizliği nedeniyle, kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Hem birlik merkezi olsun diyeceksin, hem de ilgi gösterip, gitmeyeceksin. Peki Mülkiyeliler Birliği nasıl yaşayacak? Biraz ayıp olmuyor mu?...