Geçen yazımda, ABD’nin 1950’li yıllardan başlayarak Türkiye’yi nasıl kıskacı altına aldığını, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en derin noktal

Geçen yazımda, ABD’nin 1950’li yıllardan başlayarak Türkiye’yi nasıl kıskacı altına aldığını, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en derin noktalarına kadar nasıl nüfuz ettiğini yazmıştım. Bugünkü yazımda da ABD’nin patronunun kim olduğuna ve nasıl vesayet altına alındığına değineceğim. 

Dünyanın para politikasını, ABD basınını ile uluslararası ajansları ve birbirine bağlı olarak hastalık ve ilaç ikizlerini tümden yöneten, içinde çoğunluğunun Yahudi olduğu 12 aile ve onlara bağlı kuruluşlar yönetir. İsrail’de Yahudi kökenli İsrail vatandaşları arasındaki yıllık olarak kansere yakalanan ve ölen kişilerin sayısını araştırıp öğrenirseniz, neyi kastettiğimi anlarsınız. 7.5 milyonluk İsrail’de bu sayı 50’nin çok altındadır. 

ABD tamamen dünyanın en zengin 12 Yahudi ailesinin denetimi ve yönetimi altındadır.  ABD’de söz konusu Yahudi aileleri, parasal güçleri ve finans kaynakları ile ABD Senatosunu (ABD üst Meclisi), Kongresi’ni (ABD Meclisi) ve Başkanlığını (ABD Cumhurbaşkanlığı) yönetir. Yöntemi çok basittir ve asla ortaya çıkmazlar. Buraya seçilecek kişilerin seçim giderleri milyon dolarla hesap edildiğinden, sahibi oldukları şirketlerin yasal yollardan yaptıkları bağışlarla adayları avuçlarının içine alırlar ve istedikleri kararın, senato ve Kongreden çıkmasını sağlarlar. Bağış giderlerini de vergi harcamalarında göstererek her şeyi yasal yollardan yaparlar.

ABD’nin, özellikle de İsrail’in de içinde yer aldığı Ortadoğu politikasını ABD Dışişleri Bakanlığındaki Yahudi personel belirler ve yönetir. 

Dünyadaki tüm yazılı ve görsel basına haber servis eden uluslararası ajanslar Yahudi kökenli kişiler tarafından yönetilir. ABD’nin ve İsrail’in aleyhine hiçbir haber dünya basınına servis edilmez. ABD’nin sıradan vatandaşları bu bilgilerden yoksundur ve büyük Amerika hayaliyle ve gururuyla yaşarlar.

İsrail, Ortadoğu’daki her tür çıkarı için ABD’yi kullanmaktadır. Aslında günümüzde Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler İsrail’in dizayn ettiği ve kendisi ortada gözükmeden ABD askerlerinin yürüttüğü operasyonlardır. Aynı şekilde “Önce Amerika, önce büyük Amerika” diye seçilen Başkan Trump’un bir yıl gibi kısa bir süre içinde “İsrail”in çıkarlarını gözetmek için her tür kararı ve tedbiri alması boşuna değildir. Tam bir Yahudi vesayeti altına girmiştir Başkan Trump.  

PKK, YPG, IŞİD, DEAŞ vb örgütler ABD’nin savunma bütçesinden çıkan milyonlarca Dolarla silahlanıyor ve eğitiliyor. İşin gerçeği ABD’nin ve ABD askerlerinin Ortadoğu’da ABD’nin güvenliği ile ilgili hiçbir görevi yok. Orta Doğu ile hiçbir bağı da yok. 

Ama. Bölgede sorun yaratmak, iç çatışma çıkarmak ve Suriye, Irak ve İran gibi ülkelerin birleşip İsrail’e saldırmaları yerine, içteki kaosla uğraşmaları İsrail’in çıkarlarına çok uygun. Zaten bu projenin mimarı da İsrail. Ama ortalıkta gözüken ABD.  İsrail ise ortada yok. Gerçekte o bölgelerde dalgalanan ABD’de bayrağının altında İsrail bayrağı var. Bütün dişler ABD’ye karşı sıkılıyor. 

Ama artık oyun bitti ve ABD, Ortadoğu’nun liderliğini Türkiye’ye kaptırdı. 
**
İstanbul’da Türkiye’nin liderliği altında toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) yeni bir yapılanmaya ve bölgede yeni bir oluşuma kapı açtı.
Elbette ki bu birlik bozulmaya, güçsüzleştirilmeye çalışılacak, şantajlar ve tehditler yapılacak ama ok yaydan çıktı bir kere. 



Prof. Dr. Ata ATUN
KKTC III. Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı
e-mail: [email protected] veya  [email protected]
http://www.ataatun.org  
Facebook: AtaAtun1