Herkes kendi kaderinin demircisidir... Parlayan her nesnenin altın olmadığı günümüz toplumunda; malesef ki bilenler konuşmaz, konuşanlar bilmez... Bu

Herkes kendi kaderinin demircisidir...
Parlayan her nesnenin altın olmadığı günümüz toplumunda; malesef ki bilenler konuşmaz, konuşanlar bilmez...
Bu noktadan hareketle:
Karaktersiz bedenlerin çiçek açmasını beklemek, bir baharın yeniden dirilmesini beklemekten dahada zordur.
BİZMİ TOPLUMU DEĞİŞTİRİRİZ?
YOKSA TOPLUM MU BİZİ?
Hiç boşuna patinaj yapıp birbirimizi kandırmayalım.
Bozuk toplumlar sizin, bizim, ötekinin, berinin eseri değil mi?
O zaman neden bu kolaycılık...
Kötü hal ve davranışları toplumun üzerine atarak sorumluluktan, insiyatif almaktan kaçar olduk.
Kendimizi değiştirme kolaylığı var iken zor ve çetrefilli bir yol olan toplumu dönüştürme sevdasına girdik...
Nefsimizi terbiye etmeden, başkasını ıslah etme çabalarımızın sonucu koca koca hüsranlar ile sonuçlanır oldu.
Değerlerin değersizleştirildiği bir yerdemiyiz diye düşünmüyor degilim?
Başka bir konu oldumu hoşgörü, tolerans diyen bu toplumun bazı gürühları iş kendi görüşünün karşıtına geldimi bu tavırlar sona eriyor.
Alabildiğince hoyratça, tehditkar ve tahrik edici oluyorlar...
Allah sabrımızı artırsın…
YÜKSELEN AHLAKSIZLIĞI DEĞER GÖREN ZİHNİYET
Parayı hayatın vazgecilmez bir aracı gören zihniyetler. Değerlerinden kopmuş yüreklerinde merhamet duygusu zayıflamış, hayatının temelini şehvevi arzularla donatmış maskeli ve silikonlu ruhlar.
Yazık ki saltanatınız sadece bu alemde, yüreklerinizde ki ölüm korkusundan daha ne kadar kaçacaksınız, yüzlerinizi, bedeninizi makyajlayabilirsiniz ama ya sonrası...
Kaçınılmaz sondan ben de, sen de kurtulamayacağız.
Ne paran, ne itibarın, ne de kibirlenip gurur yaptığın malın seni kurtaramaz.
• Masum olmayan ruhlardan yükselen feryatlar arşı alayı titretirken sen hala kalp temizliği mitolojisi ile kendini avutuyorsun. Farkında mısın, zamanı tutamıyorsun .
Giden her an senden gidiyor ve düşünmemek için gerçeklerle karşılaşmamak amacıyla kendine deve kuşu misaline uygun sorumsuz ve sınırsız bir hayat sürüyorsun...
NEYİMİZE GÜVENİYORUZ!!!
• TERHİS VAR…
BİR DE AYAKKABI MAĞAZALARINDAKİ KOMİK DİYALOĞLAR
Ayakkabıcılarda satış elemanlarının sıklıkla verdiği öneridir. Bu elemanlar alışverişe çıktığınız kişiyle olan diyologlarınıza itinayla dadanıp sürekli aynı kalıpla başlayan cümlelerini kurarlar:
+Uff biraz dar mı geldi ne…
-Kullanmaya başlamadan bi kaç gün önce evde giyin açılır efendim
-Ya sağ tarafla sol tarafın kalıbı farklı sanki. Sol tarafın üstü biraz bol sanırım..
-Kullanmaya başlamadan bi kaç gün önce evde giyin ayağınızın şeklini alır efendim
+Ay bunu düğünde giycem de çok yüksek ya üzerinde duramam ki..
-Kullanmaya başlamadan bi kaç gün önce evde giyin alışırsınız efendim
+Çok kararsız kaldım yan mağazadaki bluz da çok güzeldi. İkisi arasında bi tercih yapmam lazım…
-Kullanmaya başlamadan bi kaç gün önce evde giyin kendiliğinden bluz şeklini alıyor efendim. Dönüştürmek için tekrar kullanmadan bi kaç gün önce evde giyin… ☺
+Keşke önden biraz platformu olsaydı, daha rahat olurdu.
-Kullanmaya başlamadan bi kaç gün önce sulayın kendiliğinden platformu çıkıyor efendim. 9 ay kadar sabrederseniz doğurur, hatta uslu bir çocuk olursanız şirinleri bile görebilirsiniz.
Her seferinde o topuğu çok işlevli kullanmak istiyorum. Neyse sakin sen terbiyeni bozma diyip sakince oradan uzaklaşıyorum.
Bu komik diyaloğ uzar gider de ben daha yazmayım…