-Eğer koku alamıyorum diyorsanız hemen panik olmanıza gerek yok. “Koku alamıyorum” dediğiniz durumun ne zaman ortaya çıktığını anımsamaya çal

-Eğer koku alamıyorum diyorsanız hemen panik olmanıza gerek yok. “Koku alamıyorum” dediğiniz durumun ne zaman ortaya çıktığını anımsamaya çalışmanız gerekmektedir. Bu durum bir viral enfeksiyon sonrası üç-beş günlük bir durum ise bu durumun geçici olacağı düşünülebilir.
-Eğer grip değilseniz, sinüzitiniz yoksa, burnunuzda bir tıkanıklık yoksa, hastalığınız iyileşmişse ve hala koku alamıyorsanız o zaman bir an önce doktora başvurmanız gerekmektedir. Çünkü koku hücreleriniz zedelenmiş, viral enfeksiyon sonrası koku hücrelerinden elektriksel sinyalin gittiği koku soğancığında bir hasar ortaya çıkmış olabilir.
Eğer koku alamıyorum diyorsanız;
1. Ne zaman başladığı,
2. Ne kadar süredir devam ettiği,
3. Hangi hastalıktan sonra olduğu çok önemlidir.
-Tat duyusu normalde dil üzerindeki tat alıcıları ile algılanır, ama lezzet kavramı koku, tat, doku ve ısının bir birleşimidir. Bu yüzden grip, sinüzit, alerjik nezle ya da diğer burun tıkanıklığına bağlı hava akımının bozulduğu durumlarda, lezzet algımız da bozulur. Özellikle aromatik tatların algılanmasında, düzgün bir şekilde koku alabilmek büyük bir önem taşır. Koku duyusunun eşlik etmediği bir lezzet algısı, sadece temel tatları içeren kuru bir lezzetten öteye gidemez. 

KOKU NASIL ALINIR?
Koku duyusu havadaki koku partiküllerinin buruna taşınması ile oluşur. Burun mukozasının üst 1/3 lük bölümü koku duyusuna hassas olan bölgedir. Bu bölgede milyonlarca koku alma görevi olan hücre mevcuttur. Burun solunumu yoluyla alınan koku molekülleri burun boşluğunun en üst bölümünde bulunan mukozada eriyerek burada bulunan koku sinirlerini uyarırlar. Bu bölgeden ana koku sinirleri (n. olfactorius) gönderilen koku sinyalleri beyinde bulunan her iki koku merkezine(piriform kortexe) iletilir ve bu şekilde koku alınmış olur. Normal solunumla, havanın çoğu burnun alt kısmından geçer. Az bir kısmı üst taraftaki koku bölgesinden geçer. Derin nefes alma ile beraber daha çok hava koku bölgesine ulaşacağı için daha fazla koku alınır. Koku alamama denilen durum burnumuz tarafından saptanan koku moleküllerinin burun içindeki koku hücreleri ile etkileşime geçmemesi ve daha sonrada beyindeki koku merkezinde(piriform kortexde) bir elektriksel aktivite oluşturmayıp koku duyusunun tanımlanamamasıdır. Koku hiç alamamaya anosmi, kokunun az alınmasına hiposmi denir. Koku bozukluğu tek taraflı ise bu durum bazen farkedilemez. 

KOKU DUYUSU NEDEN BOZULUR
Koku duyusu değişik şekillerde bozulabilir. Az koku almaya hiposmi, hiç koku alamamaya anosmi,normal kişilere göre artmış şekilde koku almaya hiperosmi, hiç kokulu uyaran yokken koku almaya phantosmi, var olan kokuyu farklı şekilde algılamaya parosmi, kötü koku algılamaya da kakosmi denir. 

‘En sık görülen koku bozuklukları burunda havanın koku bölgesine ulaşmasını engelleyen hastalıklardır’
-Burun içindeki iltihaplar: Nezle, grip, sinüzit
     -Burunda kemik eğriliği (deviasyon)
     -Burunda et büyümesi
     -Allerjik rinit
     -Buruna yabancı cisim kaçması
     -Burundaki tümör ya da diğer kitleler
     
‘Koku hücrelerini ya da koku merkezini etkileyen hastalıklar ise şunlardır’
   -Bazen üst solunum yolu infeksiyonlarında iltihap geçtikten sonra da koku duyusu iyileşmez. Bu durum koku hücrelerinin kalıcı hasarına bağlıdır. Bayanlarda daha sık görülür.
      -Burnun üst bölgesi ya da beyindeki tümörler
      -Kafaya gelen darbeler
      -Yaşlılık
      -Bazı toksinler ve kimyasal maddeler
   -Doğumsal olarak beyindeki koku merkezinin gelişmemiş olması
      -Psikiyatrik hastalıklar
      -Bazı ilaçlar
      -Sebebi bilinmeyen koku hastalıkları



KOKU ALAMAMAYA NEDEN OLAN HASTALIKLAR
Koku alamama hepimizin bir dönem başına gelebilecek bir durumdur.
-En sık koku alma bozukluğu üst solunum yolu enfeksiyonları, burun ve sinüs hastalıkları ve kafa travmasında görülür.

-Doğuştan koku alma bozukluğu olan kişiler de vardır. Kalman sendromunda doğuştan koku alamama bozukluğudur, üreme işlevi ve cinsel gelişim ile ilgili sorunlar bu sendromda görülmektedir. 

-Halk arasında bilinen adıyla “koku körlüğü”, tıptaki adıyla “anosmi” yani hiç koku alamama durumu, nedenine bağlı olarak geçici veya kalıcı olabilir. -Nezle, grip, sinüzit ve alerji gibi durumlardaki koku kayıpları genellikle geçicidir.

-Az koku alma durumu özellikle bir takım üst solunum yolu enfeksiyonları sonrasında, bir takım kafa travmaları sonrasında ya da bazı nörolojik hastalıkların erken bulgusu olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle Alzheimer ve Parkinson hastalığında herhangi bir nörolojik bulgu ortaya çıkmadan iki ya da üç yıl önce koku alma duyusunda kayıp meydana gelmektedir. Burun tıkanıklığı ve koku bölgesine hava akımının ulaşmasını engelleyen büyümüş geniz etleri, burun etleri (nazal polipler), burun eğrilikleri (kemik eğriliği, deviasyon), burun eti büyümesi (konka şişmeleri) de koku kaybı yapabilir. Bu anatomik bozukluklar düzeltildiğinde koku alma sıklıkla düzeldiğinden bunlardaki durum geçicidir. Yalnız sinüzit hastalığının süresi uzadıkça, yani kronik hale geldiğinde koku kaybında değişik derecelerde kalıcı kayıp gelişebilir.

-Koku sinirlerinin etkilendiği, bası altında kaldığı ya da kesildiği durumlarda kalıcı kayıplar görebilir. Bir diğer durum ise burunda bir tıkanıklık yapmadan santral sistemde yani beynimizde oluşan bir takım nörolojik hadiseler sonucu koku alma kaybıdır. Bunlarda özellikle bazı tümörler (burun, ön beyin, hipofiz bezi), geçirilmiş ameliyatlar, virüs infeksiyonları, temporal lob epilepsisi(sara), alzheimer, parkinson, multiple skleroz, otizm, şizofreni gibi hastalıklar sonrasında koku alma duyusunda bir yitim ortaya çıkmaktadır. Yaşlılık, kemoterapi gibi ilaç kullanımları,  toksinler ve kimyasal maddeler, yüz ve burun yapılarına olan kaza veya darbeler, sitemik ve kalıtımsal hastalıklar ve psikiyatrik hastalıklar da koku kaybına neden olabilir.

-Alerjik rinitli hastalarda; burun tıkanıklığı, burun kaşıntısı, akıntı ve hapşırma gibi şikayetlerin yanı sıra koku alma bozukluğu da sıklıkla görülmektedir. Koku almadaki azalmada salgı artışının da büyük etkisi vardır. Polen alerjisi olan kişilerde, polen mevsiminin başlaması ile koku ile ilgili sorunlar artış göstermektedir. Ev tozu alerjisi olan kişilerde ise dört mevsim koku alamama şikayetleri yaşanmaktadır.

-Depresif insanların koku alma duyularında azalma olur. Bunun yanı sıra koku kaybı da depresyonu tetiklemektedir. Koku alamayan birey, kendini sosyal yaşamda daha eksik ve yaşamdan daha az keyif alan biri gibi hisseder ve depresif bir ruh hali içerisine girer.

-Koku alamama ortam değişimlerinde ortaya çıkar. Özellikle hava değişimlerinin yoğun olduğu ortamlarda ya da yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan koku alma bozukluğu nedenleri en sık karşımıza çıkan koku alma bozukluğu durumlarıdır.

-Bazı burun damlalarının, tıkanıklığın çok yoğun olduğu dönemde kullanılıp sonra bırakılması gerekir. Ancak zaman zaman kişiler rahat nefes almak için bu tür damlaları uzun süre kullanabilir. Bu durum uzun vadede burnun normal algısını bozabilir ve koku almada ciddi değişikliklere neden olabilir. Alerjik kökenli burun tıkanıklıklarında ise, dışarıdan buruna, bağışıklık sistemi üzerinde etkili olan bir hormon verilmektedir. Bu hormon; sıklıkla koku alma duyusunu düzeltirken, nadir durumlarda da ani koku kaybına neden olabilmektedir. Son zamanlarda ise yeni uygulamaya konulan bu hormonlu burun damlalarının; koku hücrelerinin yenilenme hızını artırması ve koku duyusunda iyileşmeler sağlaması için farklı çalışmalar yapılmaktadır. Öte yandan kök hücre aktivasyonunu artıracak yeni damlalarla ilgili çalışmalar da devam etmektedir. 

AŞIRI KOKU ALMA
-Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olanlarda aşırı koku alma durumu görülür.

KOKU ALAMAMA DURUMUNUN YOL AÇTIĞI ÖNEMLİ SORUNLAR
-Yaşam kalitesinde azalma, unutkanlık, hafıza kaybı, işlev kaybı, cinsel isteksizlik, kilo kaybı gibi durumların görülmesidir.

KOKU ALAMAMA TANISI NASIL KONULUR
- Koku kaybının hangi nedene bağlı olduğu, hastalığın gidişatını da önemli oranda belirlemektedir. Koku kayıplarının; ani koku kaybı, zamanla azalan koku kaybı, tam koku kaybı, kısmi koku kaybı, gün içerisinde ya da mevsimlere bağlı olarak azalıp artan koku kaybı gibi pek çok türü vardır. Özellikle ani koku kayıplarında; bir viral enfeksiyonun ya da kafa travması öyküsünün olup olmadığı mutlaka sorgulanmalıdır. Viral enfeksiyon sonrası olan kayıplarda; kalıcı hasarın olmaması için tedaviye çok erken dönemde başlanması gerekir. Yavaş yavaş ilerleyen koku kayıplarında ise altta Parkinson ya da Alzheimer gibi nörolojik bir hastalığın olup olmadığı incelenmelidir. Öte yandan yine yavaş ilerleyen kayıplarda; sinüs ve burun kaynaklı hastalıklar da mutlaka değerlendirilmelidir.

-Koku laboratuvarı, koku duyusunun hem  bir takım psikofizik ve elektrofizyolojik testler ile endoskopik ve radyolojik olarak algılanmasını ve ilgili bölgede incelenmesini sağlayan bir laboratuvar ortamıdır.
-Özellikle koku duyusunda bir bozukluk başlamışsa aynı işitme muayenesi ve görme muayenesi gibi başlangıçtaki koku alma yeteneğinizin mutlaka laboratuvar tarafından ölçülmesi gerekmektedir. Daha sonraki tedavilerde de koku alma bozukluğunuzun iyileşip iyileşmediği bu testler ile ortaya koyulacaktır.

KOKU BOZUKLUKLARI NASIL TEDAVİ EDİLİR? 
Koku kaybı tedavisi birçok yöntemle yapılır. Bunlardan bir tanesi ilaç tedavisidir. Özellikle burun tıkanıklığına bağlı bir koku alamama durumu varsa(üst solunum yolu infeksiyonu ya da sinüzit gibi durumlar), bu durumda burun tıkanıklığını açacak ilaçları hastaya verilir, koku duyusunun tekrardan geri kazanılmasını sağlanır.
İlaç tedavisinin dışında cerrahi olarak da koku alamamanın tedavisi yapılmaktadır. Kronikleşmiş sinüzit, burun eğrilikleri, polipler, tümörler, travma sonrası burun kıkırdağının orta hattan başka bir tarafa doğru kayıp burundaki koku alanını daraltması gibi durumlarda cerrahi olarak havanın tekrar koku alanına ulaşması sağlanır.Erken tedavi ile koku alma işlevi düzelir. Eğer kişinin burun tıkanıklığı olmadan ortaya çıkan bir koku alma bozukluğu varsa, o zaman hastanın ileri tetkiklerle araştırılması gerekir. Bir takım görüntüleme yöntemleri ile araştırılması gerekmektedir. Özellikle tomogafi ve MR burada ciddi anlamda yardımcı olmaktadır.
Eğer hastada bir nörolojik bir hastalık tanımlanırsa(Parkinson, Alzheimer hastalığı gibi), o zaman nörolojik hastalık tanısının koyulup tedavisinin düzenlenmesi gerekmektedir.
Eğer ilaç tedavisi ve cerrahi tedavinin kullanılmasını gerektirmeyen durumlar varsa bu tür durumlarda koku fizik tedavisi yapılmaktadır.  Grip gibi virüs kökenli viral enfeksiyonlar sonrası ortaya çıkan koku kayıplarında, hastalara bir takım kokularla koku eğitimi verilir.