Dinler tarihinin en önemli kesitlerinden birinde, İsa’nın çarmıha gerilişi öncesindeki ünlü Barabbas öyküsünü İsveçli nobel ödüllü yazar Par

Dinler tarihinin en önemli kesitlerinden birinde, İsa’nın çarmıha gerilişi öncesindeki ünlü Barabbas öyküsünü İsveçli nobel ödüllü yazar Par Fabian Lagerkvist yazmış. Hayatı kendine göre yaşayan, kural tanımayan Barabbas, hep bir arayış içinde, yapayalnız ama bir şeylere tutunmaya çalışan bir adamdır.

Birkaç kez filmi de çekilen eserde İsa yargılanmış ve ölüme mahkûm edilmiştir. Milattan sonra 26 yılında 5. roma valisi olan Pilatus, İsa'nın idamını istememektedir. Bir bahane ile infazını birkaç gün erteleterek paskalya gününe denk getirir. Çünkü geleneklere göre o gün idam mahkûmlarının infaz edilip edilmeyeceği halka sorulmaktadır. Eğer o gün birden fazla mahkûm varsa halk birini seçecektir. Yani kalabalıklar kimin adını daha fazla bağırır ise o mahkûm affedilecektir.

O gün geldiğinde iki idam mahkûmu vardır. Biri İsa diğeri ise Barabbas isimli bir eşkıyadır. "Çoğunluk" olarak adlandırılan kalabalığa Barabbas'ı ya da İsa'yı serbest bırakma seçeneği verilir. Halk oylama sırasında İsa’nın muhaliflerinin baskısı ile Barabbas'ın adını bağırır.

Kalabalık Barabbas'ın salıverilmesini ve Nasıralı İsa'nın çarmıha gerilmesini seçer. Bu açık seçime rağmen Pilatus hala İsa için bir kurtuluş arar ama rahipler halkın kararının çok açık olduğunu ve cezanın infazını isterler. Artık yapacak bir şey yoktur ve İsa çarmıha gerilir.

İnfazdan sonra Pilatus'un İsa için yapabileceği tek şey daha fazla acı çekmesini önlemektir. Adamlarına verdiği emir üzerine öğleden sonra üç Romalı asker çabucak ölmesi için eklem yerlerini demir balyozlar ile kırmaya giderler.  Ancak onlar geldiğinde İsa artık ölmüştür ve onlar emin olmak için böğrünü mızrakla delerler.

"Babasının oğlu" anlamına gelen Barabbas'ın yazarı haksız eleştiriler, yeterince iyi olamama kuruntuları yüzünden kitabın kopyasını yakar ve akıl hastanesine düşer.

Dini motifli eserler yazan Lagerkvist, yapıtlarında çoğunlukla şiddete, acımasızlığa duyduğu öfkeyi dile getirir. İyi, kötü ve ahlak kavramları üzerine düşündüren eser 1965 yılında dilimize de çevrilmiş. Bu gün dahi dünyada Barabbasları serbest bırakan, suçsuzları çarmıha germekte beis görmeyen kitleler hâlâ mevcut.