Milletimizin güçlü, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesi için, devletin tamamen millî bir siyaset izlemesi ve bu siyasetin, iç kuruluşlarımıza tamamen uygun ve dayalı olması lazımdır.  (Gazi Mustafa Kemal Atatürk -1920)

31 Mart 2024 yerel seçimleri sonrasında Türkiye’de 22 yıldır tek başına iktidar olan Ak Parti ilk defa ikinci parti durumuna düşmüştür. Geçen yıllar içinde ülkede oluşan dini ağırlıklı ve tek adamın hakim olduğu siyasi düzenin tüm dengeleri sarsılmıştır. Bundan sonra siyasi ve sosyal yaşama seçimlerden birinci parti olarak çıkan Cumhuriyet Halk Partisinin temsil ettiği demokrasi ağırlıklı Atatürkçü fikirlerin hakim olacağı belli olmuştur.

14 Mayıs 2023 Genel Seçim sonuçlarına göre 2028 yılına kadar yürütmenin başında Ak Parti olmasına rağmen CHP, aldığı oylarla Ak Parti arkasındaki halk desteğinin kalmadığını ispat etmiştir. Merkezi yürütme erki halen AKP’de olmasına rağmen ülkemizin nüfus yoğunluğunun % 85 inin yaşadığı bölgelerde Ekonomik ve sosyal yaşamın yönetimi fiilen CHP’li belediye başkanlarının eline geçmiştir. Yani yönetimde ağırlık artık muhalefetin elindedir. Gerçek şu ki; Ekonomik zorluklarımız devam ettikçe iktidarın arkasındaki halk desteği her geçen gün giderek azalacaktır.

Bunun tam anlamı şudur; 31 Mart 2024’ten itibaren ülkenin gerçek yönetimi artık arkasındaki halk desteğini kaybeden Ak Parti kadrolarının elinde değil, seçimlerden zaferle çıkan CHP kadrolarının elinde olacaktır.

Türkiye'deki bu büyük değişim sadece ülkemizin değil, dünyayı yönetip yönlendiren küresel güçlerinde dengelerini bozmuştur. Ortadoğuyu kendi milli çıkarları doğrultusunda dizayn eden küresel mimarlar son 22 yıldır tek lider eliyle yönetilen Türkiye'de artık eskisi kadar rahatlıkla hareket edemeyeceklerini görmüşlerdir. Şimdiden Türkiye üzerindeki çıkar planlarında nasıl değişikliklere gidecekleri konusunda planlamalara başladıklarını söyleyebiliriz.

Türkiye stratejik konumu itibarıyla ve sahip olduğu mili güç unsurları sebebiyle dünyanın merkezinde yer alarak, kendi inisiyatifi ile dünya siyasetinde her alanda taşları yerinden oynatacak kadar potansiyele sahip güçlü bir ülkedir. İşte bu durumu ile her zaman küresel güçlerin ilgi ve alaka alanı içindedir.

Bu yazı ülkemiz üzerinde küresel güçlerin şimdiye kadar oynadıkları ve 31 Mart 2024 seçimlerinden sonra oynayabilecekleri siyasi, ekonomik ve sosyal oyunların ortaya çıkarılması amacıyla kaleme alınmıştır. Başımıza gelebilecekleri bilirsek tedbir almamızın daha kolay olabileceğini değerlendiriyorum.

Küresel güçlerin varlığı her zaman bilinir, her yerde hissedilir. Fakat bunlar çoğunlukla gizli çalışma yöntemleri uyguladıklarından kamuoyu bu konuda yeterli bilgiye sahip değildir. Ancak konunun uzmanları ve meraklıları bu faaliyetleri yakından takip ederler ve bilirler.

Dünya insanlığını tehdit eden küresel güçlerden bahsedilirken akla öncelikle “Tapınak Şövalyeleri” kavramı gelir. Tapınak Şövalyeleri ile onların hizmetkarı küresel güçlerin oynadığı küresel oyunlar konusunda ülkeleri yönetenlerin mutlaka bilgi sahibi olması gerekmektedir..

Komplo teorisyenlerinin eserlerinde GLADIO, CIA, ILLIMUNATE, CFR, BILDERBERG, HAÇ ve GÜL KARDEŞLİĞİ, TAPINAK ŞÖVALYELERİ, SÜPER NATO gibi küresel güçlerden ve dünyayı yöneten Yahudi kökenli on ailenin varlığından söz edilir. Bu ailelerin Kudüs merkezli bir dünya devleti kurmak amacıyla asırlardır birlikte çalıştığı ve dünya devletlerini kendi emelleri doğrultusunda yönlendirip yönettiğine dair senaryolar dile getirilir.

Bu aileler tüm güçlerini, kontrol ve denetim altında tuttukları petrol ve enerjiye, paraya, medyaya ve silah sistemlerine dayandırırlar. Bunların ekonomik güçleri pek çok büyük devletin gücünden fazladır. Küresel oyuncuların satın alamayacakları hiçbir ulusal güç, dünyada kontrol edemeyecekleri bir bölge olmadığına inanılır.

İki yıl önce Almanya’da bulunan Yahudi Rothschilds Ailesinin tanıtımın yapıldığı bir videoda sadece bu ailenin dünya üzerinde kontrol ettiği ve yönlendirdiği finans gücünün ABD ve ÇİN’in sahip olduğu Gayri Safi Milli Hasılaları toplamının birkaç katı kadar olduğu açıkça ifade edilmiştir.

Tarihin her devrinde her yerde var olan küresel tehdidin geçen bir asırlık dönemdeki faaliyetlerini incelediğimizde benzeri faaliyetlerin bugün de aynen tekrar edildiğini görürüz.

DEVAM EDECEK…