840-1212 yılları arasında hüküm süren Karahanlılar devleti devrinde, Türkler ilk kez İslamiyeti, devlet bünyesinde kabul etmiş ve toplu halde Müsl

840-1212 yılları arasında hüküm süren Karahanlılar devleti devrinde, Türkler ilk kez İslamiyeti, devlet bünyesinde kabul etmiş ve toplu halde Müslüman olmaya başlamışlardı. Topluluklar hâlinde din değiştiren Türklerin edebiyattaki konularının da değişmesi kaçınılmazdı. Türklerin edebiyatı, eski destansı hüviyetini korumakla birlikte, bünyesine din ve fazilet temalı yeni konuları da katmıştır. Bu yazıda, bu yeni konulara en büyük örnek olan; Türk edebiyatının eşsiz eserlerinden ve Çinlilerin "Edebü'l-Mülûk", Doğuluların "Zinetü'l-ümera", İranlıların "Türklerin Şehnâmesi" diye adlandırdığı Kutadgu Bilig'i anlatacağız.
- -
Günümüz Türkçesine "Mutluluk Veren Bilgi" ya da "Kutlu olma Bilgisi" diye çevrilen eser, XI. yüzyılda Balasagunlu Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır. Bu eser, yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi; Türklerin İslamiyeti kabulünden sonraki dönemin, yazılan ilk eserlerindendir. Siyasetname türünde ilk eser olmasıyla birlikte, Kutadgu Bilig'e sadece "Siyasetname" gözüyle bakmak insafsızlık olacaktır.Kutadgu Bilig, içinde; fazilet, erdem, doğruluk, insanlara faydalı olma,bilimin değeri, halkın yolu vb. çeşitli konuları barındırır:
--
6645 beyit ve 85 bölümden oluşan bu büyük hacimli eser,4 temel sembol üzerine kuruludur. Bu dört öğeyi şöyle tasnifleyebiliriz:
1)Kün-Togdı(Gün Doğdu): Kün Togdı, eserde hakandır ve adaleti simgelemektedir.
2) Ay-Toldı (Ay Doldu): Ay Toldı, eserde vezirdir ve mutluluğu simgelemektedir.
3) Ögdülmüş (Övülmüş): Ölgülmüş vezirin oğludur ve aklı simgelemektedir.
4) Odgurmış (Uyanmış): Ogdurmış bir derviştir ve yaşamın sonunu simgelemektedir.
- -
Eserde göze çarpan bir diğer unsur ise; Türkçe'nin hakimiyetidir. Dinî öğelerde Arapça'nın yerine, Yusuf Has Hacib'in Türkçe kelimeler vermesi, şüphesiz Hacip'in Türkçe şuuruyla ilgilidir. Örneğin; "Allah" sözcüğü eserde bir kez bile kullanılmamıştır. Genellikle Türkçe "Tanrı", "İdi", "Bayat" ve seyrek olarak da Arapça "Rab" sözcükleri kullanılır.Yine aynı şekilde "Peygamber" ve "Resul" sözcükleri de kullanılmamış, onların Türkçe karşılığı olan; "Yalvaç" ve "Savcı" kullanılmıştır.
--
Yazımı, Kutadgu Bilig'den alıntılayıp günümüz Türkçesine aktardığım şu güzel sözlerle bitiriyorum:
Az ve öz konuşmak aklın alâmetidir.
Dile hâkimiyet başın selâmetidir.
* * *
Çok dinle fakat az konuş.
Sözü akılla söyle ve bilgi ile süsle
* *
Helâlin adı kaldı onu gören yok,
Haram kapışıldı hâlâ doyan yok
* *
Her şeyde örtü olur göz için,
Yalnız gönüle örtü yok bilinsin.
* *
Tanrı'nın verdiğini halk alamaz zorla;
Kara yer,mavi gök derilse de öçle.