ANKARA

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.

Toplantı sonrası basın mensuplarına açıklamada bulunan Kılıçdaroğlu, MYK'da Diyarbakır, Gaziantep, Van, Şanlıurfa, Hakkari, Siirt, Tunceli, Mardin, Muş ve Erzurum il başkanlarını dinlediğini ve görüşlerini aldığını bildirdi.

Bu çerçevede CHP'nin son yaşanan olaylarla ilgili görüşlerini aktaracağını belirten Kılıçdaroğlu, "Ülkemiz maalesef, AKP hükümetlerinin politikaları sonucunda çok tehlikeli bir dönemece girmiş bulunmaktadır. Her siyasi düşünce ve inançtan vatandaşlarımız büyük bir infial içindedir. Hükümet ise sanki bütün bu sorunları başımıza açan kendisi değilmiş gibi, şimdi de 'misliyle' vereceği cezalarla halkı sindirmeye çalışmaktadır" görüşünü savundu.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları 30 yıldır ilk defa bu boyutta şiddet içeren protestolarla sokaklarda karşı karşıya gelmişlerdir. İktidarın IŞİD'e verdiği destek ve bu terör örgütünün, kendi vatandaşlarımızın akrabalarını Kobani'de acımasızca katletmesi, bizi tarihimizde ilk kez sokaklarda bu kadar kardeş kanı dökülmesine sebep olan bir notkaya taşımıştır. Şu anda 6 ilde ve çok sayıda ilçede sıkıyönetimi andıran sokağa çıkma yasakları uygulanmaktadır. 23 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 145 vatandaşımız ise yaralı durumda. Yüzlerce gözaltı var. Bu son talihsiz olaylar, hükümetin iddia ettiği gibi kaos lobisinin işi değil iktidarın basiretsizliğinin ve artık kontrolü kaybettiğinin açık göstergesidir."

"CHP olsa ne yapardı?"

Konuştukları zaman hemen arkadan "CHP olsa ne yapardı" sorusunun kendilerine yöneltildiğini bildiren Kılıçdaroğlu, "CHP olsa ne yapacağını" dört madde halinde sıraladı.

"Eğer CHP iktidarda olsaydı mezhepçi bir politika asla uygulanmazdı" diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"İki; eğer CHP iktidarda olsaydı, ülkemiz dış politikasını dehşet salan, dinci terör örgütlerine asla teslim etmezdi. Üç; eğer CHP iktidar olsaydı, yanı başımızda Irak ve Suriye'de devlet kursun diye IŞİD'e destek vermezdi. Dört; eğer CHP iktidar olsaydı, ülkemizin yüksek çıkarlarını kendi kurumlarımızla ve kendi askerimizle korurduk. Böylece toplumsal barışın tehlikeye atılması da söz konusu olmazdı.

Hükümetin bundan sonra yabancı güçlerin iradesine bağlı olarak, önüne reçeteyi uygulamaktan başka çaresi kalmayacağının da görülmesi gerekiyor. Nitekim, AKPyine Cumhuriyet tarihinde ilk defa sanki ülkemizin yeteri askeri gücü yokmuş gibi veya kendisinin başa çıkamayacağı ölçüde büyük bir işgale hazırlanıyormuş gibi çıkardığı tezkere ile topraklarımızda yabancı asker konuşlandırma kararı vermiş bulunmaktadır. Bunu asla doğru bulmadık ve doğru bulmuyoruz."

CHP'nin tezkereye, "hükümetin IŞİD'le mücadele yerine, hedef kaydırması ve ülkeyi büyük bir savaşa sürükleme niyeti taşıması" nedeniyle karşı çıktığını ifade edenKılıçdaroğlu, bugün ise hükümeti tekrar "akli selime" davet etmek istediklerini söyledi.

"Yabancı asker konuşlandırma maddesini kesinlikle çıkaralım"

Kılıçdaroğlu, "Onun için şu çağrıda bulunuyoruz; gelin askerimizin kara harekatını Kobani'nin kurtarılması ve IŞİD'in buradan püskürtülmesi hedefiyle kısıtlayalım. Böyle bir tezkereyi Meclis'ten hemen, yeniden çıkaralım. Böylece halkımızın akrabalarını IŞİD gibi bir terör örgütünün öldürmesine izin vermeyelim. Onları koruma ve evlerine salimen geri dönmelerini bizzat biz gerçekleştirelim" dedi.

Bu hedefin gerçekleştirilmesinin ardından "askerin derhal geri çekileceğini de taahhüt edelim" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Tezkereden ülkemize yabancı asker konuşlandırma maddesini kesinlikle çıkaralım. Onun yerine 'hava harekatları için işbirliği sağlayabileceğimiz' ifadesini koyalım. Böylece herkes ne anlama geldiğini çıkartamadığı torba tezkere yerine, hedefi ve kapsamı belli olan bir tezkereyi desteklesin. Bu çerçevede biz de CHP olarak ülkemizin bekası için her türlü desteği verelim" diye konuştu.

"Vatandaşlar sokaktan çekilerek, itidalli davranmalı"

"İç barışımızın yeniden tesisine gelince, çözüm süreci denen, AKP'nin kendi yayılmacı hülyasını gerçekleştirinceye kadar, Kürt vatandaşlarımızı oyalama ve hepimizi kandırma egzersizi artık boş çıkmıştır" iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu, "CHP, toplumsal barışın ciddi tehdit altında bulunduğu bu dönemde kimsenin aldatılmadığı, gerçekçi, şeffaf ve çoğulcu bir çözüm zeminin Meclis'e taşınması hususunda kendisine düşen sorumluluğu mutlaka yerine getirecektir" dedi.

Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Kürt vatandaşlarımızın, bundan böyle, AKP'nin iki dudağı arasına teslim etmek yerine, Meclis'te toplumsal uzlaşıyı sabırla kurmak amacıyla, siyaseti ve gerçek demokrasiyi desteklemeye davet ediyoruz.

Vatandaşlarımızın sokaktan çekilerek, itidalli davranmaya çağırırken, hükümete hatırlatmak isteriz ki son günlerdeki toplumsal olaylarda çok sayıda kamu binası, sivil vatandaşların iş yerleri, araçları ve malları zarar gördü. Hatta yağmalandı. Mağdurların zararların karşılanması yönünde bir yasanın acilen çıkartılmasına öncülük edeceğiz."

"Tahrip edilen Atatürk büst ve heykellerinin yenilenmesini bekliyoruz"

Kılıçdaroğlu, Hükümetten, tahrip edilen Atatürk büstü ve heykellerinin yenilemesini beklediklerini dile getirdi.

Türkiye'nin artık insanların kimlik, inanç ve yaşam tarzlarında özgür oldukları, çoğulcu bir demokratik işleyişi inşa etmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ülkenin ancak bu şekilde cazibe merkezi olacağını kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Ancak bu şekilde komşularımıza örnek oluruz, ancak bu şekilde onlara yardımcı olabiliriz" dedi.

Paniğe kapılınmamasını ve itidalin bırakılmamasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Türkiye, bu sorunların altından kalkabilir, iç barışını tesis edebilir. CHP, her zaman olduğu gibi en büyük sorunlarda sığınılacak limandır. CHP varsa herkes için vardır. CHP, ülke ve bölge barışı için elinden gelen her türlü çabayı gösterecektir" diye konuştu.

"Çözüm süreci konusunda hazırladığınız bir çalışmanız, öneriniz var mı" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Daha önce açıkladığımız Demokrasi ve Özgürlük Bildirgesi'nde bütün ayrıntılar var. Bunların hayata geçmesiyle ilgili, verdiğimiz çok sayıda kanun teklifi var ve bu Meclis'in gündeminde bekliyor. AKP, bunları uygulamaya koymuyor" yanıtını verdi.

Türkiye'de demokrasi ve barışın tesisi için öncelikle "darbe yasaları"nın değişmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "12 Eylül darbe yasalarından bu ülkenin arınması lazım. Yüzde 10 seçim barajının kalkması lazım. Demokrasiyi yeniden inşa etmek zorundayız. Bunu yeniden inşa ettiğimiz zaman, daha güzel bir Türkiye'yi ellerimizle inşa edeceğiz" diye konuştu.

"Devlet, akılla mantıkla yönetilir"

"CHP'nin önerilerini doğrudan Başbakan'a iletmek için talebiniz olur mu? BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, 'eylem ve etkinliklere hiçbir yerde müdahale yapılmamalıdır', Ahmet Davutoğlu ise 'Çözüm sürecini vandalizme kurban etmeyiz' dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz, bir vandalizm olduğunu düşünüyor musunuz" sorularını Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:

"Sayın Davutoğlu, bütün bu konularla ilgili 'CHP görüşünü netleştirmelidir' dedi. Çok açık ve net, her vatandaşın anlayacağı şekilde görüşlerimizi açıkladık. Şimdi ben, aynı şeyi Sayın Davutoğlu'ndan bekliyorum. Bu kadar açıkça kamuoyunun önüne çıkan tek parti biziz.

Demokrasilerde olması gereken toplantı ve gösteri yürüyüşlerine saygı duyuyoruz ancak bunun şiddet içermemesi gerek. Biz CHP olarak demokrasiye, düşünce özgürlüğüne, düşüncelerin özgürce ifade edilmesine inanırız ama yağmaya, talana, şiddete, adam öldürmeye, dövmeye asla ve asla sıcak bakmayız, doğru bulmayız. Ama devleti yönetenlerin, devletin akılla yönetileceğini de bilmeleri gerekir. 'Şiddet, misliyle karşılık görecektir' ifadesini bir devlet adamı kullanamaz. Onu kullanan adamı 'vandal' olarak eğer tanımlarsak, bence iyi bir tanımlama yapmış oluruz. Devlet akılla, mantıkla yönetilir. Hükümetin de bilmesi gereken budur."

"Türkiye yeri ve zamanı gelince gücünü göstermelidir"

"PYD'nin dolaylı olarak da HDP'nin, Kobani'ye silah yardım ya da alınan silahların Türkiye üzerinden ulaştırılması talepleri var. Bu noktadaki değerlendirmeniz nedir" sorusu üzerine, Kılıçdaroğlu, "Oradaki yurttaşların akrabaları Türkiye'de. AKP Hükümeti'nin IŞİD'e çok açık ve net destek verdiğini biliyoruz. Kendi akrabalarımızı öldürecek örgüte silah, para, moral desteği veriyoruz. Benim ülkemin insanına ve onların akrabalarına, bir terör örgütü müdahale etmemelidir. Türkiye yeri ve zamanı gelince gücünü göstermelidir" dedi.

Türkiye'nin, IŞİD'den zarar görenleri korumasını ve tekrar bulunduğu yere geri gelmesini istediklerini belirten Kılıçdaroğlu, bunun, tezkerede çok net belirtilmesini istediklerini söyledi.

"Teröre teslim ülke konumuna düşülmemeli"

Komşuların ve akrabaların bulunduğu bir coğrafyada, bir katliamın yaşanmasına izin vermek istemediklerini belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bir katliam olmamalı orada. Eğer orada bir katliam olur, AKP Hükümeti bunu seyrederse bunun bedelini öder. Yazık, günahtır o insanlara. Türkiye teröre teslim olan bir ülke konumuna asla düşmemelidir. Hukukun üstünlüğü neyse onun gereğini yapmalıdır. Terör, katliam bir insanlık suçu mu? İnsanlık suçu. Bütün dünyada mı? Bütün dünyada. Müdahale mi? Yeri geldiğinde müdahale de edilecek, bunda hiç kimsenin tereddüdünün olmaması lazım."

"Çözüm zirvesi sonrasında, Başbakan açıklamalarında, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nu bir tweeti nedeniyle hedef aldı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz" sorusunu, Kılıçdaroğlu, "Sayın Davutoğlu, Sayın Tanrıkulu'nun attığı tweeti anlayacak kapasitede değil, öyle anladım" diye yanıtladı.

"Hayır demeyiz"

"Mevcut tezkerenin geri çekilmesini ve sadece IŞİD'i kapsayan yeni bir tezkerenin TBMM'de kabul edilmesi önerisini getirdiniz. Sizin tezkerenizde PKK'ya yönelik bir yaptırım da söz konusu mu? PKK yer alacak mı sizin önerdiğiniz tezkerede?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Hükümet eğer ciddi bir tehdit olduğu yönünde görüş beyan ederse ve o konuda gerekçelerini getirirse hayır demeyiz" karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını, MYK üyeleri ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nden gelen il başkanları da takip etti.

Kaynak:AA
Editör: TE Bilisim