Namus olgusu denince herkesin aklına “kadın” geliyor. Oysa; her birimizde biliyoruz ki; onursuz namussuz erkekte çoktur! Namus; insanın en değerli kav

Namus olgusu denince herkesin aklına “kadın” geliyor. Oysa; her birimizde biliyoruz ki; onursuz namussuz erkekte çoktur!
Namus; insanın en değerli kavramıdır. Göz göre göre bunu göz ardı eden toplum bireyleri “namus” denince sadece kadının namussuz olabileceğini düşünerek kadına yönelik cinayetlerin şiddetlerin yapılması gerektiğine inanıyor.
Geçmişten günümüze kadar akan kadın namusu, kadın namussuzluğu, erkeklerin bütünüyle ruhen sağlıklı, karakterli ve namuslu oluşunu göstermiyor.
Kadını kısıtlayan kocalar, kıskanan erkekler hemen; “sen namussuzsun!” diyebilecek kadar hiddetlenip ağır şiddetlerde bulunabiliyor. Neredeyse kadının yürüyüşünden tutun, evdeki yaptığı temizliğinden memnun olmayan erkek hemen namussuz damgasını eşine, çocuklarının anasına vurabiliyor.
Şüphesiz; onunda babası annesine, kız kardeşine en küçük ev içi tartışmasında “namussuzsun sen” diyordu. Küçük yaşta aldığı komutlarla kadını rencide eden erkek yaptığı şiddette; “o bir namussuzdu!” diyebiliyor.
Namus insan olan insanın en kıymetli olgusudur.!
Namus, kadın kadar adam akıllı erkeğin de; ahlakı, düşüncesi aile içi, dışı birinci karakterli kavramı olmalıdır.
Gözle görülür, ahlaksızlık dışında kadına namussuz diyen erkek ve toplum bireyleri fiziksel şiddet gibi kadının dünyasını altüst eden psikolojik travmayı da kadına ruhen yaşatıyor.
Çapkınlık yapan erkeğin karısını çok kıskandığı, ona kısıtlamalar getirdiği;
“Sen evden dışarı çıkma ama ben bir numara olur, onun bunun namusuna göz dikerim, kumar oynar, geç gelirim. Evin ihtiyaçlarını karşılamam. Erkek arkadaşlarımla geyik yapar, çocuklarımı unuturum. Toplum içi emek vermeden onu bunu kandırarak iyi de para kazanırım. Kısaca ben erkeğim, kahramanım!’’ demesiyle kadını baskılayan, kadının yaşam enerjisini dört duvar arasına sıkıştıran erkek, kadını hor görerek, aşağılayarak, o nu değersiz hissederek; kadına en büyük psikolojik travmayı yaşatmaktadır.
Bu durumu sanmayın sadece eğitimsiz erkekler yapıyor. Toplumun en güzel mesleklerine sahip, eğitimli, kılık kıyafeti düzgün, sosyal erkeklerde çoğunlukla yapıyor.!
Kadına psiko ve fiziksel şiddeti önlemek için erkeklerin fabrika ayarlarını ayarlamak gerek.(!)
Ailelerinden ve toplumdan aldıkları kadını aşağılayan, kadın kıymeti bilmeyen ruhlarını temizlemek, dibine kadar kadına saygısız erkeklerin tedavi olmaları sağlanmalı.
Yazmadan geçemeyeceğim; kadınların hepsi melek, erkeklerin hepsi şeytan değildir.!
Kendini kaybetmiş, kadına önem vermeyen erkeklerin, kadına şiddet yapmadan önce kendi anne ve kız kardeşini düşünmesini de tavsiye ediyorum.
Köşe yazılarına yetmeyecek kadar kitaplar dolusu yazılacak; “Kadına Şiddetin” sonlaması dileğiyle…