Nokta bazen, sadece bir ünlem işareti değildir. Bir olaya, bir sürece son verme anlamı taşır. Bazen noktalar virgül, virgüller üç nokta olur. Bir tek

Nokta bazen, sadece bir ünlem işareti değildir. Bir olaya, bir sürece son verme anlamı taşır. Bazen noktalar virgül, virgüller üç nokta olur. Bir tek nokta sonu ifade ederken şu dilbilgisi aleminde, yan yana gelen üç son ise üç nokta olup sonsuz olur.
Barındırdığı anlam kümesi başka başka manalar içerir.
Bazen bir cümlenin sonunu nokta diye bitiriyor isen o iş bitmiş demektir.
Bazen kırıldığını karşıya belli etmez ve sadece içinden kuru ve ürkek bir o kadar da narin bir nokta çıkar.
EVET NOKTA…
Artık nokta koyuyorum.
Beklentilere…
Ulaşmaya çalışılan hedeflere.
Sadece nokta.
Kırık,
Kırılgan ve ürkek bir nokta.
Heyecanını yitirmiş bir nokta.
Kararsız insan izlenimi yaratan…
Bir o kadar da kararlı nokta koyuyorum.
Hayat bazen size sayfalar dolusu kitap okuyarak öğreteceği bilgiler kadar kocaman bir nokta.
Nokta dedim ya.
Nokta.
Hayallere,
Üretmene,
Güven duyguna.
Midenin yanmasıdır, nefes alıp verirken göğüste oluşan sızlamadır…
İnsanı filozofluğa bir adım daha yaklaştırır, atarlı giderli söz dağarcığınızı büyütür.
Bazen istemeseniz de yapmanız gereken veya yaptığınız davranıştır.
Mantık ve duygu ikileminde boğulacak gibi olursunuz ama mantığınız her zamanki gibi ağır basmıştır ve noktayı koymuşsunuzdur.
Geri dönüş yoktur sizin için her ne kadar içiniz kan ağlasa da.
Belki karşı taraf sizi kötü görecektir, belki anlaşılmayacaksınızdır ama olsun doğru olanı yaptım dersiniz.
Yaptığınız doğru değildir belki ya da kesinlikle doğrudur.
Nerden baktığınıza bağlı olarak değişen bu kavramdan dolayı doğru yanlışın arada kalması gibi kalbiniz ve beyniniz arada kalmıştır.
Uğrunda emek harcanan beklentilere karşı, hayatın hep gösterip vermeyen Maraş dondurmacısı modunda dalga geçmesinden kaynaklanır.
Mevzu tam anlamıyla "hayattan bir beklentisi kalmamak" değildir aslında... Zaman zaman umut, amaç ve beklentiler belirir insanın kafasında.
Ama bunların hiçbiri için belli bir emekten fazlasını harcamaz, boşa enerji tüketmemeye çalışır. Dışardan bakıldığında göze depresif görünen floresan lamba gibidir bu mod, özünde gayet tasarrufludur.
Sanırım ortalama Türk insanını bir şekilde içine çeken bir girdap. Ortalama deyince küçümsediğim sanılmasın, senin benim gibi insanlar işte. Hedeflermiş, hayallermiş...
Nokta…
Her şeyi akışına bırakmakla sonuçlanır genelde. Bütün kararlar olması gerektiği gibi verilir.
Diretme güdüsü kaybolup gider zihinden. Yalnızca hayatın isteklerine itaat eden bir köleye dönüşüverir insan.
Tek beklediği artık bedenden ruhun çıkacağı anı beklemek olur. Yalnız yaşanılmaya başlanır. Dikkat çekmemek için kullanılır tüm güç. Tüm çabalar kimse bana dokunmasın içindir.
Hiç bilinmedik, görülmedik diyarlara gitmek istenilebilir.
Dilini bilmediklerinin ülkesi çekici gelir bazen, fakat pek fark olmadığı kısa süre sonra anlaşılır.
"Bitse de gitsek" gibi yaşanır geri kalan tüm hayat.
Daha az arkadaşlıklar kurulur. Çok sıkılınca kendi gibi başkaları olup olmadığı araştırılabilir.
Maksat vakit öldürmek olsun denir, her zamanki gibi.
Beklentilerin gerçekleşmiş olmasından değil, gerçekleşmeyeceklerini anladığın zaman ve bu durumu kabullendiğinde ortaya çıkan hissizlik.
Nokta…
Son olarak Çağan Irmak Filmlerini genelde severim, belki de en az ilgimi uyandıran filmi, itiraf etmeliyim “Babam Ve Oğlum” Filminin sermayesinden yediği film olan “Dedemin İnsanları” filmindeki şu cümle ile yazıma son vereyim.
"Çünkü bilirsin; noktayı koymak ne kadar zor olsa da, tamamlanmış cümleler eksik kalmışlara göre daha az acı verir."
Beklenti huzursuzluk doğurur, huzursuzluk da mutsuzluğu getirir, mutlu olmak için çay demleyin, alın kitabınızı kelime dağarcığınızı geliştirin, ufkunuzu açın.
Nokta…