Geçenlerde yine eski istihbaratçı ağabeyim aynı zamanda da kadim dostumla yine bir araya geldim. Bu sefer daha çok önemli konularda istişare ve görüş

Geçenlerde yine eski istihbaratçı ağabeyim aynı zamanda da kadim dostumla yine bir araya geldim. Bu sefer daha çok önemli konularda istişare ve görüş alışverişi yaptık. Ne mi ? Durun telaş yapmayın hepsini yazacağım. Aynı zamanda devletimizi de yakından ilgilendiren bir konuyu uzun uzun konuştuk.

Evet Pşisik savaşlar var mı? Psişik istihbaratın gizemli dünyası ve metafiziki varlıklar ile terörist kovalama operasyonları yapılıyor mu?

KGB ve MOSSAD’ın ilk kez önemini keşfedip büyük bütçeler ayırdığı CIA’nın 1950’ler den itibaren büyük önem verdiği hipnotizma operasyonları, Türkiye’de hangi güvenlik birimi tarafından nasıl uygulandı? İşte bir güvenlik bürokratının dudat ısırtacak “cinlerle terörist avlama operasyonu” yapıldı mı? Ne o şaşırdınız dimi ? şaşırmayın.. Dostumla konuşmaya başladık ve anlattı... devam
Fizik ötesi olaylarla ilgilenen bunu yaparken de ruhu insan psikolojisinin ötesinde ki olayları inceleyen bilim dalına parapsikoloji diyoruz. Bizde ki mahalle aralarında bulunan muskacı, ve cincilerin yapmaya çalıştıkları işin,akademik-teknik düzeyde uyarlanmış ve bilim adamları tarafından da incelemesi yapılan bilim dalıdır parapsikoloji. ABD ve Avrupa’da ki üniversitelerde parapsikolojinin bilimsel oturum ve seminer kürsüleri bile yapılıyor. Örnek Almanya Humbold Üniv. İngiltere British School of Hypnossis, yani Hipnoz okulu bu okullarda yetenekli insanlar incelenir. Ve bir dizi testten geçer. Sonrasında ise bu kişilerin nerelerde kullanılacağına karar verilir.Medyumlarda bu çalışmalarda yer alır. Eski hükümetler dönemindeki YÖK zihniyeti kılla tüyle örtü ile bez ile uğraşırken, elin oğlu bu işin önemini yüzyıllar önce kavramış. Yani Parapsikoloji öyle basit bir olay değil, dedikoducu mahalle kadınlarının meraklarını gideren ya da cin çarpmışları düzeltecek formüllerin arandığı bir uğraş değil diyor dostum. Bakın neler,neler anlatıyor..

Dünya’da ilk hipnoz okulunu 1920’ler de Viladimir Iliç Uliyanov Lenin açmış ne için? KGB için….

Büyük Bolşevik İhtilali’nin liderlerinden olan Lenin, bu okulu rejim muhaliflerine karşı istihbarat,güvenlik ve psikolojik işkence amaçlı kullanmış. O yıllarda zaten Avrupa’da Amerika’da bir medyumluk modası başlamıştı. Öbür dünyada ki ruhlarla konuşup onlardan bilgi almak büyük bir merak konusu olmuştu. Ve tabi bu arada medyumların sahteleri türemişti. İnsanlar da bu sahte medyumların kandırmasına maruz kalıyordu. İşte bu olayların ardından Parapsikoloji ortaya çıktı.

1930’da Prof.Dr. Joseph Duke Üniveristesi’ne gelip çalışmalara başladı.Binlerce öğrencinin arasından
3 tane yetenekli genç buldu ve geleceği bilme deneyleri yaptı. Sonraları ise kendisine Zenner Kartlarını bulan Dr.Zenner katıldı. 1943 yılına gelindiğinde Dr.Zenner sonuçları açıkladığında Ruhun gücü olduğunu ve maddeye etki ettiğini ileri sürdü. Rapor bilim dünyasında sert tartışmalara neden oldu. O sıralar da 2.Dünya Savaşı vardı. Önemli olan Amerika ve Avrupa'nın Almanya ile Japonya'yı yenip savaşı kazanmalarıydı.Savaş bittikten sonra ABD bu konuya önem verdi.CIA gizli deneylere başladı.Binlerce kobay insan kullandı Parapsikoloji bilim dünyasında 1960 yılında kabul edildi.Üniversitelerde kürsüleri kuruldu ve bugünlere böyle gelindi.

istihbaratçı dostum devam ediyor anlatmaya.Rusya'da ki çalışmalarda önemli elbette. Dönemin SSCB'nin Nobel ödüllü bilim adamı ve yazarlarından Aleksandır Soljenıtsın sürgün yeri Gulag Takım Adalarında hipnoz yöntemlerini bilen ve kullanan KGB ajanlarınca sorgulanmış. Rejim muhalifi muamelesine tuttukları Soljenitsin daha sonra bunu kitap olarak anılarında anlatmış. KGB ajanları sorguya aldıkları insanları hipnoz yöntemi ile sorguladılar. Bu yöntemi uzun yıllar kullandılar. Tatmin edici sonuçlarda aldılar. ABD bu konuda Rusya'dan tam 50 yıl sonra parapsikolojiyi istihbarat çalışmalarında kullanmayı akıl edebilmiştir. Ruslar 1900'lü yıllarda Yahudiler ise bir devlet sahibi olduktan sonra yani 1940'lı yıllarda psişik yöntemlere önem vermişler. Peki ya bizde durum ne? dedim. İstihbaratçı dostum devam etti. Bizdeki durum önceleri içaçıcı olmasada şimdi durum çok ileri safhalarda, çünkü bir çok hükümet dönemlerinde yaptığımız proje ve atılımlar engellendi.

Buna mukabil parapsikolojik yöntemlerde yetiştireceğimiz değerli elemanlarıda tasfiye etmeye çalıştılar. Ancak ne var ki bugün çok önemli kademelerdeyiz. Bu durumu ancak buraya kadar anlatabilirim devletimin bekası için dedi. Bende haklısın bilmemiz gereken kadarını bilelim bu zaten bize yeter dedim. Devam...

Ruslar kendi iç istihbarat örgütünün 12 milyon rublelik bütçesini parapsikoloji ve zihin kontrolüne ayırdı. “Mançurya Kobayı” olarak bilinen Zihin Kontrol operasyonları da Hipnoz ve Parapsikoloji'nin ileri adımları olarak CIA ,MOSSAD ve diğer istihbarat örgütlerinin büyük bütçeler ayırdığı konuların başında gelmiş. Birkaç örnek vereyim Rus iç istihbarat örgütü FSB bu işe şuan çok önem veriyor. Ve FSB İç Kuvvetler birliğini, Stepsnaz'ı, ve çok geniş bir sivil bilgi toplama ağını kumanda ediyor. 2006 yılında bütçesinin yaklaşık %40 arttığı rapor edilse de FSB'nin personel sayısı ve bütçesi kanunen devlet sırrıdır. Fakat Dünya'nın bir çok ülkesinde vardırlar. Bunu soğuk savaş döneminde gördük. Çünkü Ruslar soğuk savaş döneminde Orta Asya'da ki Türk Cumhuriyetlerini gezerek cinci hocaları toplamışlardır.Bu kişileri Moskova'ya götürdüler. Gizli bilgileri ve Rusya'da ki Amerikan ajanlarının tespiti için kullandılar.

Peki biz? Dedim. İstihbaratımız bu konuda ne durumda? Biz bu durumlara 1970 yıllarda çok üst düzeyde girdik. 12 Eylül dönemlerinde de terörle mücadele kurumlarımız çok yararlı faydalı işlere imza atmıştır. Genelkurmay gelişmeleri yakından izlemekte. Keza emekli Kurmay Albay Baha Kadıoğlu TSK Dergisinde bir makalesinde “Psişik silahların önemli olduğunu ve bu yöntemlerin bizim tarafımızdan da bir çok alanda kullanıldığını, 1977 yılları içersinde beyin kontrol yöntemlerinin harp şeklinde uygulandığı ve bunun korkunç kabusunun yaşandığı bir ülke olmuştur.Bu görünmez Harp gelecek yıllarda da devam edecektir” diye yazması ve bu konunun bizim tarafımızdan da hangi aşamada olduğunu belitmesi benim daha açıklama yapmama gerek kalmadığını işaret ediyor. İstihbaratçı dostuma teşekkür ederek ayrılıyorum yanından..

Büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendi aşamasında ve kendi kategaorisinde tüm düşmanlarıyla her koşulda, her alanda savaşacak güçte. Dünya Psişik Savaşların dönemine girdi. Ve biz savaşımızı sürdüreceğiz...

Bu ülkenin güvenliğine ve refahına vatandaşımızın huzuruna ipotek koyanların bir bir foyalarını meydana çıkaracağız.İçimize sızmış bir virüs gibi bizi hasta adama çevirmeye çalışanlara Sevr'de hamlemizi yaptık!
Bugün 100 yıllık bir sürecin eteğinde ki taşlarını bir bir döküyorsak,bir bir ince ince hazırlanmış olan planın ve projenin parçalarını bütünleştiriyorsak
Gazi Mustafa Kemal'in İdeal'i gerçekleşiyor demektir!

Son Ayak kaldı= O da Büyük Bir Devletin İdeal'i...