İnsan bazen yorulur, gitmek ister hiç bilmediği sessizliklere, kavganın gürültünün dili tutulduğu huzur kokan şehirlere… İnsan bazen sadece gitmek

İnsan bazen yorulur, gitmek ister hiç bilmediği sessizliklere, kavganın gürültünün dili tutulduğu huzur kokan şehirlere…
İnsan bazen sadece gitmek ister  sonu hiçsizlik olsa bile…
Ve bugünlerde bende gitmek istiyorum, sadece gitmek istiyorum. Kalbimde eskiye dair ne varsa yeniden diriltmenin özlemleri düzülmüş yüreğime. Hayat sana diyorum, boş insan kalabalıklarını al hüzün gözyaşlarımın etrafından. Bana yalnızlığımı ver, sadece biraz yalnızlık istiyorum.
Yalnızlığımdan ayrı geçirdiğim her gün takvimden yapraklar kopmuyor sadece, içimde kıyametler kopuyor, hüzünler süzülüyor. Takvimden mutluluğun koptuğu her gün ben biraz daha gitmek istiyorum. Kalbimde gitmek canları çalarken beynimde vicdan çanları çalıyor. Evet beynimde… Kalbimden beynime yükselmiş bir vicdan mahzenine çarpıyor, özgürlüğümün kanatları. En çokta bu yüzden gidemiyorum.
Yüreğim gitmenin toprağında yeşermiş yalnızlık gülüşlere gebe ortalıkta dolanırken çok değil bir satır şiirin özünde bulmak istiyor kendini. Kalabalıkların solgun yüzüne bir silgi çekip raflar çizmek istiyorum, kitaplarla doldurmak istiyorum tüm boşlukları. Yazmaktan ibaret bir dünya düşlüyorum. Sonra başa dönüyorum. Tüm sahte kalabalıklar akın etmiş üstüme üstüme geliyor. Ve ben gidemiyorum, neden mi? O sahte kalabalıklara tıpkı benim gibi zorla esir olmuş birilerini görüyorum. İşte bu yüzden gidemiyorum. Beynimde vicdan çanları yalnızlığa hasret çığlıklı ezgiler söylüyorum. Benim gibi insanları sahteliklerden ne çekip alabiliyorum, ne tek başıma gidebiliyorum.Dediğim gibi beynimde vicdan çanları, gelmeyecek o yalnızlıklara veda buseleri gönderiyorum.