Gerçek devlet adamı, milletvekili, Bakan, Büyükelçi. Sn. Kamran İnan’ı, maalesef kaybettik. Ben, DPT’de çalışırken kendisiyle tanışmıştım. D

Gerçek devlet adamı, milletvekili, Bakan, Büyükelçi. Sn. Kamran İnan’ı, maalesef kaybettik. Ben, DPT’de çalışırken kendisiyle tanışmıştım. Daha sonra, Cenevre’de Sn.İnan, Birleşmiş Milletler nezdinde Türk Büyükelçisiyken, Birleşmiş Milletlerin, ECO-SOC, UNDP, ILO, WHO, UNTAD, Granting Committee toplantılarına, Türkiye Temsilcisi olarak DPT’yi temsilen ben katılırdım. Cenevre’ye varınca ilk iş olarak, tabiatıyla Türkiye Büyükelçisini ziyaret eder, görüş alışverişinde bulunurdum. Önce Sn İnan’la, daha sonra da Sn. Coşkun Kırca ile müşterek mesaimiz olmuştur. Daha sonra, TBMM’de ben İstanbul Milletvekili, Sn. İnan da Bitlis milletvekili olarak bulunduk. Dış Politika konularında, sürekli görüşürdük. Sn. Kamran İnan, milliyetçi, çağdaş, medeni, çok iyi yetişmiş, bilgili, tecrübeli, kültürlü, görgülü bir insandı. Asıl mesleği olan, Hariciyeciliği, her seviyede, büyük başarı ve liyakatla deruhte etmiştir. Diplomatlığının yanısıra, siyasette de örnek alınacak bir kişilikti. Siyasete atıldıktan sonra, Adalet Partisi Genel Başkanlığı için Sn. Süleyman Demirel ile yarışmış, Demirel’e rakip olmuştu. Siyasetin bazı oyun ve taktiklerini bilmediği için, Genel Başkanlığı kaçırmıştı. Ancak biliyorum ki, Sn. Demirel de ondaki, müstesna nitelikleri, değerleri, takdir ettiğinden, rakibi olmasına rağmen, kendisini, hükümette Enerji Bakanlığına getirmişti. Hatta denir ki, asıl mesleği, diplomasi olan birisini, enerji gibi bakanlığa tayin etmesi, Sn.İnan’ı zor duruma düşürmekti. Yani, Sn.İnan, hiç anlamadığı konunun bakanı olmuştu. Ben bu faraziyeye hiç inanmadım. Demirel’in amacı, yüksek nitelikleri olan Sn.İnan’dan, istifade etmek, onu Türkiye’nin hizmetine sunmaktı. Kaldı ki, Sn. İnan, çıktığı ilk TV programında, sanki 40 yıldır enerji uzmanı gibi, konuya, rakamlara vuküfunu göstermiş, moderatörün, tüm sorularına başarı ile yanıt vermiştir. Kendisinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak ülkeye yaptığı hizmetlerden en fazla memnuniyeti, Sn. Demirel duymuştur. Sn. İnan’ın bu ilk Bakanlığı fevkalade başarılıdır. Ne yazık ki, çeşitli toplantılarda, Uluslararası platformlarda, kendisine atfedilen Kürt kökenlilik sataşmalarına, çok sert tepki göstermiş, ben bir Türk olarak, vatanımın, ülkemin emrindeyim demiştir. Kendisini, hep bu aziz ülkenin bir ferdi, vatandaşı olarak görmüştür. Maalesef, aynı tutum, 2015 kimya dalı Nobeli’ni kazanan Türk Profesör, Türk Bilim adamı Prof. Dr. Aziz Sancar’a da gösterilmiş, ancak, Prof. Sancar, ben bütün başarımı, beni yetiştiren, ait olduğum, Türkiye’ye borçluyum diyerek, ayrımcıların heveslerini kursaklarında bırakmıştır. TBMM çatısı altında, ANAP milletvekili Sn. Kamran İNAN. Özellikle dış politika konularında, tüm milletvekillerini hayran bırakan konuşmalar yapmıştır. Yüksek bilgi ve tecrübesi ile harici siyaset ve tutumu değişik boyutları ile yorumlamış, bu konularda biz milletvekilerini bilgilendirmiştir. Konuları iktidar, muhalefet demeden, tüm yönleri ile, açık, seçik biçimde ortaya koymuştur. Sn. İnan, daima Türkiye’nin itibar ve onurunu ön planda tutmuştur. Milletlerarası münasebetlerde, harika lisanları, engin bilgi ve kültürü ile yabancıları kendisine hayran bırakmıştır. Anavatan Partisi liderleri, Turgut Özal, Mesut Yılmaz veYildirim Akbulut, Kamran İnan’a büyük değer verirlerdi. Mecliste, dış politikaya ilişkin, araştırma, soru, önergeler müzakere konularında, daima Meclis kürsüsüne Sn İnan çıkar, konuşurdu. Ben şahsen, Sn. Kamran Bey’i izlerken, böyle değerli bir insanla, TBMM çatısı altında beraber bulunmaktan gurur duymuşumdur. Bu hususu ifade ederken, tüm milletvekili arkadaşlarımın duygu ve düşüncelerine de, tercüman olduğuma inanıyorum. Kamran Bey kendisine verilen tüm vazifeleri, Bakanlık görevlerini üstün bir liyakatle yerine getirmiştir. Biliyorum ki, yetiştiği, yıllarca hizmet verdiği hariciyenin başına Dışişleri Bakanı olarak geçmek arzusu, içinde ukte olarak kalmıştır. Anavatan Partimizin, büyük bir hata sonucu kapatılmasından sonra, benim gibi, ANAP kadroları, partisiz olarak ortada kaldık. Sn. İnan da bu ekibe dahildi. Kaç yaşında olursam, olayım, bu aziz vatana her düzeyde hizmet edeceğim diyordu. Ankara’ya gidişlerimde, Çevre Sokak’taki evinde kendisini ziyaret eder, görüş ve fikirlerini dinlerdim. Son zamanlarda sağlık sorunları yaşıyordu. Buna rağmen kafası berraktı. Dış politikadaki hataları gözlemliyor, bu yanlışların, Türkiye’yi büyük gailelere sokacağından endişe ediyordu. Türkiye’yi yönetenler, basiret, beceriden yoksun olup, hatalar yaparlarsa, bunun faturasını tüm Milleti öder’ diyordu. ‘Dış politika kararları, yerinde, doğru, ülke çıkarlarına uygun olmalıdır’ demişti.
Ne yazık ki, Türk Milleti, çok değerli, kalbi vatanı için çarpan bir evladını kaybetmiştir. Yeri kolay kolay doldurulamaz. Kamran İnan’ın kaybından, çok üzgünüm. Türk Milletine, Anavatan Partililere başsağlığı diliyorum...