Önce şu hususun altını çizeyim. Tüm söylenenlere rağmen, ben Türk seçmeninin oy kullanma sağ duyusuna hayranım. 1 Kasım 2015’de yapılan ve AKP

Önce şu hususun altını çizeyim. Tüm söylenenlere rağmen, ben Türk seçmeninin oy kullanma sağ duyusuna hayranım. 1 Kasım 2015’de yapılan ve AKP’nin %49,5 oyla, tek başına hükümet kurabilecek şekilde iktidara gelmesi neticesini veren seçimlerin analizini, 7 Haziran’da yapılan seçimlere bağlamak gerekir diye düşünüyorum. Türk seçmeni, AKP’nin tasvip etmediği bazı hareketlerini müşahade ederek, 17-25 Aralık iddialarını dikkate alarak, bir ihtar vermeyi uygun görmüş, AKP’ye 258 milletvekili ile tek başına iktidar olabilme imkanını vermemiştir. Buna karşılık, AKP’nin karşısında bulunan CHP, MHP, HDP’den oluşan gruba, %60 ve 292 milletvekiliyle gelin birleşin, hükümeti kurun, AKP’ye de hesap sorun demiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, bunların karşısında, ister kızın, ister sevin ama hakkını verin, bir siyaset ustası, gündem belirleyen Sn. Tayyip Erdoğan faktörü bulunmaktaydı. Sn. Erdoğan, 7 Haziran gecesi kararını vermişti. AKP hiçbir koalisyon hükümetinde olmayacak, hiçbir koalisyon hükümeti de kurulmayacak, Türkiye tez zamanda yeniden seçime gidecektir. Nitekim, hükümet kurma görevi alan Sn. Davutoğlu, CHP’nin de katkısıyla adına İKTİKSAFİ denilen, görüşmelerle günleri boşa harcamış, nafile turlarla zaman geçirilmiş, MHP’nin herşeye hayır diyen tutumu bu olaya yardımcı olmuş, 45 günlük hükümet kurulma süreci heba edilerek, Sn. Erdoğan’ın istediği olmuş, yeniden seçim kararı alınmıştır. Bu karar, anayasaya uygundur. Halk AKP’nin haricindeki blok için bunlardan bir şey olmaz, bunlar birleşip kükümet filan kuramazlar noktasına gelmiştir. Bu meyanda, AKP diğer partilerin yapamadıklarını yapmış, öncelikle milletvekili listelerini büyük ölçüde değiştirmiş, önce 3 dönem engeline takılan, eski ağır ağabeyleri 3 dönemi filan boşverin, asıl amac AKP’nin asla iktidarı kaybetmemesidir diyerek, önemli seçim çevrelerine yerleştirmiş, başarılı sonuç ta almıştır. CHP ise, biz nasıl olsa on seçim yaptık, listeler değişmeyecek diyerek aynı milletvekili listelerini YSK’na vermiş, listede yer alanlar nasıl olsa benim yerim sağlam, çalışıp ne yapacağım, seçilmem garanti diyerek yangelip yatmışlardır. CHP listesinde yer alan halkın tutmadığı isimler üzerinde ısrar edilmiş, buna karşın CHP’nin asıl ağır toplarına, AKP’nin yaptığı gibi yer verilmemiş, bunlar şucu, bucu denilerek dışlanmışlardır. Ayrıca AKP, 7 Haziran seçimlerinde, özellikle CHP ve MHP’nin öngördüğü ve halk tarafından benimsenen ekonomik vaadleri, daha da güçlendirerek, yeni programına koymuştur. Şurasını da açıkça ifade etmeliyim ki başta Sn.Davutoğlu olmak üzere tüm AKP kadroları, diğer partilerin hilafına yoğun kampanya yapmışlar, evlere, mahallere, toplumun her kesimine erişerek, tüm medya propoganda araçlarını kullanmışlardır. Şurası da bir gerçektir ki AKP’nin elindeki parasal imkanlar diğer partilerde yoktur. PARTİLERİN AMAÇLARI İKTİDAR OLMAKTIR, bunun dışında bir tez benim için geçerli değildir. Yani iktidara gidebilecek her yol doğrudur. Bir atasözü vardır, ’bükemediğin eli sıkacaksın’ diye. AKP, 1 Kasım seçimlerinde büyük zafer sağlamıştır. Türkiye’de 7 Haziran, 1 Kasım arasında geçen 5 ayda giderek artan, çok sayıda şehitler verdiğimiz terör olayları, sıkıntılı ekonomi, azalan ihracat, turizm gelirleri, yüksek döviz kurları gibi kriz ve kaos koşulları toplumda huzur bırakmamıştır. Dış politikada tutarsızlıklar, Türkiye aleyhine durumlar mevcuttur. Normalde bütün bu olumsuzlukların faturasının iktidara, yani AKP’ye çıkması gerekirken, AKP USTACA POLİTİKA ile; işte bakın, ben tek başına iktidar olmazsam, Türkiye istikrara ve huzura kavuşamaz tezini başarı ile topluma kabul ettirmiştir. 1 Kasım’da sandığa giden seçmen ya huzur ve istikrar için tek parti, ya da koalisyon pazarlıkları, güvensiz ve istikrarsız yönetim tercihi ile başbaşa bırakılmıştır. Millet istikrarı tercih etmiştir. Zaten Ana muhalefet partisi, CHP hiçbir zaman ben tek başıma iktidar olacağım diyememiştir. CHP’nin başarı eşiği, % 30’a ulaşabilmekti. CHP, oyumuzu ve 2 milletvekili artırdık diyerek teselli bulmaktadır. Oysa AKP ile CHP arasında oy oranı açısından bana göre uçurum mevcuttur. Bu seçimler bir hususu daha ortaya koymuştur. Bizim de mensup olduğumuz gerçek merkez sağ oylar ne yazık ki AKP’ye akmıştır. Zaten ne CHP’nin ne de MHP nin MERKEZ SAĞI toplamak kendi saflarına katmak gibi bir derdide yoktur. Ben bir siyasetçi olarak, daima tek başına hükümet kurabilecek iktidarlardan yana olmuşumdur. Türkiye eğer geçmişte ilerleme kaydettiyse Menderes’in demokrat partisi, Demirel’in Adalet Partisi ve Özal’ın ANAVATAN partisi zamanındadır. Şunu da ilave etmeliyim ki, geçen 13 yılda, AKP, birçok olumlu icraatın sahibidir. Paradan 6 sıfır atılması, enflasyonun tek rakamlara indirilmesi, ihracaatın 160 milyar dolarlara çıkarılması, üçüncü köprü ve havaalanı, Izmit Körfez geçişi, duble yollar, yeni stadlar, sağlık tesislerinin tek çatıda, Sağlık Bakanlığı bünyesinde birleştirilmesi, tarım ve gıda alanında gelişmeler, hızlı trenler, Marmaray, yeni Asya tüneli, hastaneler, yeni hastaneler, fabrikalar vs. bunlara örnektir.
Temennim, AKP’nin, tek başına iktidar gücünü, aziz vatanımız TÜRKİYEMİZ’İN ali menfaatları için kullanmasi, 2019’a kadar olan 4 yılda Türkiye’yi çok ileriye taşıyacak icraatlar yapmasidir. Bunu yaparken AKP, kendisine oy vermeyen % 50 vatandaşa saygı göstermeli ve onların da iktidarı olduğunu unutmamalıdır. AKP, büyük önder ATATÜRK’e saygı göstermeli, onun ilke ve inkılaplarından ayrılmamalıdır. Türkiye’nin, laik, demokratik cumhuriyet bilincinden, insan hak ve hürriyetlerinden, basın, fikir ve inancını ifade edebilme özgürlüğünden, herkesin hayat tarzına müdahale etmeme ilkesinden ayrılmaması şarttır. AKP, bunları yaparken dikkatli olmalidir. Son olarak 2019 yılına kadar gerçek bir Merkez Sağ partinin, Türk siyasi yaşamında yer bulmasının büyük bir ihtiyaç olduğunu ifade etmek isterim.