Leonardo Bonucci'nin Türkiye'ye gelişi ve tribünden Fenerbahçe'yi izlediği maçta Sarı-Lacivertliler maçı 7-1'lik zaferle taçlandı.

Maç başlama düdüğüyle başlayan heyecan, gerçek Fenerbahçe'nin ne kadar büyük bir güç olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu satırları yazarken, Fenerbahçe'nin değerli abisi Sefa Kalya'nın anısını rahmetle yad ediyorum; keşke bu zaferi kardeşleri ile birlikte kutlayabilseydi.

Dzeko'nun ilk yarıda attığı üç gol, formda olmadığını düşünmeme rağmen müthiş bir performansın göstergesi oldu. Szymanski'nin 2 asist 1 golle parladığı maçta, bu sezonki istatistikleriyle Süper Lig'de adeta bir çığır açtığını gördük. Takımın ruhunu ve performansını analiz etmek, sadece galibiyeti değil aynı zamanda oyuncuların katkılarını da anlamamıza yardımcı oldu.

Dzeko'nun yerine giren Batshuayi geldiği gibi yaptı şovunu. Buraya parantez açmak istiyorum. Dzeko harika penaltı kullanıyor. Bu güne kadar nasıl kullanmadı aklım almıyor. Bambaşka seviye!

Osayi'nin yokluğunda fırsat bulan Mert Müldür'ün yükselişi gözle görülür bir hal alırken İrfancan Kahveci'nin performansı harika olmasına rağmen her oyuncuya tek tek baktığımızda gölgede kaldı. Cengiz Ünder'in oyuna girmesi ve gole katkısı, Fenerbahçe'nin ilk 11'ini zor seçime sürüklüyor.

Livakovic'in kaledeki performansı ise yalnızlığın zirvesi olarak görüyorum. Süper Lig'de 56 golle zirveye oturan Fenerbahçe, tarihi bir rekora imza atarak bu sezonun en çok gol atan takımı oldu. Üstelik sadece futbol ve futbolcu konuştuğum nadir bir yazı oluyor bu. Hakemde sadece görevini yaptı. 

Atılan 7 gol varken hala penaltı hakkında tartışanlara anlam veremiyorum. 

Fred'in varlığı etkileyici performansın ta kendisi olurken, yedeklerin ve ilk 11'in kalitesi için İsmail Kartal'ı ve emeği geçen herkesi kutlarım. Bonucci'nin katılımıyla Fenerbahçe'nin gücü daha da artacak. Bu muazzam takım, sadece skorlarla değil, aynı zamanda sahada sergilediği oyunla da taraftarlarını büyülemeye devam ediyor. Hoş geldin, Leonardo Bonucci! Bizde durumlar böyle!