Türk iş dünyasının mümtaz kişisi, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Mustafa Koç’un, ani ve zamansız kaybı tüm Türkiye’de büyük üz

Türk iş dünyasının mümtaz kişisi, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Mustafa Koç’un, ani ve zamansız kaybı tüm Türkiye’de büyük üzüntü yaratmıştır. Ben Sn. Mustafa Koç’u şahsen tanımıyorum. Yan yana gelmişliğimiz, sohbetimiz olmamıştır. Sadece kardeş kadar yakınım olan Büyükelçi Üner Kırdar’dan Rahmi Bey ve Mustafa Koç hakkında sitayişkâr sözler işitmişimdir. 1999 seçimlerinde, parti genel başkanımın ısrarı ile arzu etmediğim halde, Milletvekili listesinden çıkarılarak, Kadıköy’e Belediye Başkan Adayı yapılmıştım. Arzu etmememin amacı, ben DPT mensubu olduğumdan, Yerel Yönetim Yöneticiliği değil, ülke çapında makro politika yapmayı yeğlemişimdir. Bu nedenle Milletvekilliği, Bakanlık görevleri benim bilgi ve tecrübelerime daha uygundur. Partinin verdiği bir görev olduğundan, kabul ettim ve oldukça başarılı bir kampanya geçirdim. Ben bir Kadıköylü idim Adına cami ve ilkokul bulunan Nazır Zühtü Paşa’nın ve gene Nazır ve Mektebi Mülkiye Müderrislerinden Prof. Mehmet Ziyaeddin Paşa’nın torunu idim. Bu nedenle Kadıköy’e bir dönem hizmet etmek iyi olurdu.. Bazı nedenlerle az bir farkla seçimi kaybettik. İlginçtir, önce Seçim Kurulu’ndan seçimi kazandınız, gelin mazbatanızı alın diye haber verdiler, daha sonra nedense nereden geldiği belli olmayan oy torbalarının sayıma alınması ile seçimi kaybettik... Bu seçimlerden birkaç gün sonra bir mektup aldım. Sn. Mustafa Koç’tan geliyordu. Kaybetmemin Türkiye için kayıp olduğunu ifade ediyordu... Çok mütehassis oldum. Bu zamansız vefat nedeni ile bu anı aklıma geldi... Bazı insanların değeri yaşarken anlaşılmıyor, hele bizim gibi vefasız toplumlarda hiç değer bilinmiyor. Mustafa Koç’un kıymeti, yaptığı önemli işler, insancılığı, yardımseverliği, mütevazi kişiliği, gönüllere taht kurmuş şahsiyeti ölünce ortaya çıktı.. Atatürk ilke ve inkılaplarına candan bağlı, laik, çağdaş, medeni, kıymetli bir insandı... Gezi olaylarındaki yardımsever tutumu önemliydi... Elim kaybımdan dolayı, çok üzüldüm. Değerli arkadaşım CEO Temel Atay’ı arayarak, üzüntü ve taziyelerimin aileye iletmesini istirham ettim. Kederli ailesine ve Koç camiasına, tüm Türk Milletine başsağlığı diliyorum. SN. KAMER GENÇ Türk siyasetinin cesur, korkusuz, renkli siması Sn. Kamer Genç’i de yitirdik. TBMM’de odalarımız karşı karşıya idi. Ben ANAVATAN o da CHP Milletvekilleriydik... Özellikle TBMM-Plan ve Bütçe Komisyonunda, aykırı fikirler ortaya koyardık. Her fikre, tabii eğer fikirse saygılı idi. Laik, Demokratik Cumhuriyete, Atatürk İlke ve İnkılaplarına, İnsan Halk ve Özgürlüklerine bağlı, bunlara sahip çıkan bir insandı. Gericilik, yobazlık, din istismarı, Sn. Kamer Genç’i çileden çıkarır, işte o zaman karşısında olanlara, ağır şekilde hücum eder, hakaret ederdi.. Gerek TBMM kürsüsünde, gerekse diğer platformlarda düşünce ve görüşlerini açık, seçik, çekinmeden ifade ederdi... Milletvekili seçildiği Tunceli’nin sorun ve ihtiyaçlarını her vesile ile dile getirir, çözüm yolları arardı. Mecliste her zaman bulunması gereken bir Atatürkçü, milletvekili idi. Çoğu zaman kök söktürdüğü iktidar milletvekilleri bile kendisini dinler, takdir ederlerdi... TBMM Başkan vekilliği görevindeyken, kürsüde konuşan bir Refah partili Milletvekilinin, üzerine su atmasını, unutamıyorum. Bu olayı soğukkanlılıkla karşılamış, siz fikirlerinizi ancak böyle anlatırsınız, diyerek meseleyi büyütmemişti... Türk Milleti ve TBMM Sn. Kamer Genç’i her zaman saygı ve özlemle hatırlayacaktır... NOT: TBMM’de, yerleşmiş bir gelenek vardır. Ayrı ayrı partilere mensup olsalar da, aykırı fikir, görüşleri savunsalar da, resmi meclis çalışmalarının dışında Milletvekilleri arasında dostluk, karşılıklı saygı mevcuttur. Eski, yeni olsun bir Milletvekili, hangi partiye mensup olursa olsun, Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Başbakan, Bakanlarla veya Milletvekilleri ile görüşmek isterse, kendisine randevu derhal verilir, istediği ile görüşür... Bu ve buna benzer millet meclisi anane ve geleneklerinin, dönem başlarında, bizlere yapıldığı gibi, yeni milletvekillerine, Bakanlara anlatılması gerekir. Ben gayet iyi hatırlıyorum, Sn. Süleyman Demirel, Sn. Turgut Özal, Sn. Bülent Ecevit, Sn. Necmettin Erbakan, Sn. Alpaslan Türkeş, Sn. Mesut Yılmaz, Sn. Tansu Çiller, Sn. Erdal İnönü, Sn. Deniz Baykal, Sn. Hüsamettin Cindoruk bu geleneklere hassasiyetle riayet etmişlerdir. Zira, onlar içinde önde gelen husus Milletvekilliğinin değeriydi.