Hangi söz uyandırır göğü uykusundan, maziden kopup gelen deli bir cümlenin çığlığı gibi? Akıllıların başlattığı savaşlar birbirlerinin ye

Hangi söz uyandırır göğü uykusundan, maziden kopup gelen deli bir cümlenin çığlığı gibi?
Akıllıların başlattığı savaşlar birbirlerinin yerini alırlarken Bernard Shaw da, sözlerine gücü yetenlerdendi.
Yaşadığı yüzyıla bir cümle ile isyan etmişti: "Bize birkaç deli gerek. Şu akıllıların yol açtığı duruma bak!..."
Bir parça derinliği ve dahi deliliği olanın itirazıydı bu. Yaşadığı yüzyılın firavunlarından, zalimlerinden bahsediyordu yazar. Barbarlığı merhamete, cahilliği bilgiye dönüştürmeye çalışan yazarlar eserlerini yazarken acaba nelerden ilham aldılar?
Kim bilir neler yaşadılar da taşıdıkları yükleri bir çuval gibi atıverdiler. Bir daha dönüp bakmamak üzere bir kuş kadar özgürleşebildiler?
Onlar belki hafiflerken bize düşünmeyi, ağırlığı bıraktılar ama suyun bir bitkiyi beslediği gibi bizi büyüttüler. Ruhumuza işleyip bizi biz yaptılar. Güneş gibi kah yakıp kah aydınlatarak olgunlaşmamızı sağladılar.
Sözlerini diyebilme cesaretini de gösterdiler, c harfini kaldırırsanız, esaret olur. Cesaretin de içinin boş olmaması lazım. Hayat bir sınavsa eğer hiç uğraşma, adını yaz ve çık.
Belki sınıfta kalırsın; ama adının altında bembeyaz bir sayfa bırakırsın, sözünün sahibi Aziz Nesin’den başkası değildi. Dediği gibi mi yapmıştı.
Cervantes, Don Kişot’u ‘Yalnızlık, mana dünyası fetihlerinin ortak kaderi. Başkaları senin için ne düşünürse düşünsün, aldırma. Tanrı ne düşünüyor, ona bak!’ diye konuştururken kendinden mi bahsetmişti.
O yalnızlığın içinde tüm kâinata kucak açıp varlığın sırrını çözebilmiş miydi?
“Bir insanı sevmekle başlar her şey” demişti ya usta yazar Sait Faik, sevmek de sözle başladı...
Kâinat da sözle var oldu.
Belli ki hayır içindi…
Vesselam…