Peygamberimizin yaşadığı  toprağı topraklar bugünlerde pek hareketli. Suudi Arabistan Müftüsü ve Ulema Heyeti Başkanı Abdülaziz Al-i Şeyh’in 

Peygamberimizin yaşadığı  toprağı topraklar bugünlerde pek hareketli. Suudi Arabistan Müftüsü ve Ulema Heyeti Başkanı Abdülaziz Al-i Şeyh’in  “İsrail'le savaşmanın caiz olmadığı Hamas’ın terör örgütü olduğunu ve Hizbullah'a karşı İsrail ordusuyla iş birliği yapılabileceğini” savunması akılları karıştırırken, Ilımlı İslam söylemi, kadınlara otomobil izni ve yolsuzluk operasyonu adı altında ülkenin en güçlü isimlerinin gözaltına alınması dikkatleri buraya çekti.
Böylece eskiden dokunulması mümkün olmayan  kraliyet ailesine bazı mensupları iktidardan uzaklaştırılırken, çok fazla sayıda prens, eski bakan ve işadamının tutuklanması  tüm dünyada yankılandı. Mal varlıkları ve banka hesapları dondurulanların hesaplarında 800 milyar dolarlık bir servetin varlığından bahsediliyor.
Bölgeyle ilgilenenlerin belirttiğine göre, Kral Selman ve ülkenin tüm iplerini elinde tutan oğlu Veliaht Prens  Muhammed, ekonomik ve sosyal  projelerini  hayata geçirmek amacıyla kendilerine muhalif olabilecekleri pasifize ediyor...  Prens Muhammed hem ülkenin Savunma Bakanı, hem ekonomik kalkınma programının başında hem de yeni kurulan yolsuzlukla mücadele komisyonuna da başkanlık yapıyor. Kralın diğer oğlu  Prens Halid Bin Selman da ülkenin ABD büyükelçisi...
Bölgede İran etkisiyle güçlenen Şii kuşağına karşı düne kadar koyu bir vahabizmin egemen olduğu ülkede, şimdi dillendirilen “ılımlı islam” söyleminin samimiyeti kuşkulu...  Arap Milliyetçiliğinin yanında Vahhabilik yerine Ilımlı İslam’ın bir politika aracı olarak kullanılacağı anlaşılıyor.
Aydınlık Gazetesi’ndeki yazısında Soner POLAT’ın belirttiğine göre;  Suudi Arabistan ile İsrail arasında gizli olarak yürütülen görüşmelerin somut delillerle deşifre olması üzerine İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Dore Gold, “müzakereleri kabul etti ama içeriğini açıklayamayacağını” söyledi. Acemi bir Suudi diplomat ise alınan kararları Mısır basınına açıkladı. Bağımsız Kürdistan’ın kurulması, İran’da rejimin değiştirilmesi, İsrail’in Arap dünyası tarafından tanınması ve Sünni bir ortak askeri güç yaratılması alınan kararlar arasındaydı. Türkiye ve İran’ı saf dışı bırakmak için düğmeye basılmıştı.
“Batı’nın yazdığı yeni senaryoda başrol oyuncusu Suudi Arabistan! Irak’ta, İran’ın etkisini azaltmak için Nasır’a özenerek “Arap Milliyetçiliği” kozunu kullanıyor. İran-Irak Şiiliği arasındaki yapısal farklılıklardan faydalanarak Irak-İran arasında husumet çıkarıyor. Bu yeni planın öncelikli hedefi İran ve Türkiye, dolaylı hedefi Rusya ve Çin’dir. Şimdiden bu sinsi hamleyi boşa çıkaracak devlet girişimleri başlatılmalıdır.”
Gelişmeler, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin devamıdır. Bunun Türkye ile ilgisini görmezden gelemeyiz. Oyun bizi de yakından ilgilendiriyor, dikkatle takip etek lazım.