Norveç’te geçen hafta yapılan bizim de katıldığımız bir NATO tatbikatında akıl almaz bir skandal yaşandı. Atatürk’ün fotoğrafı düşman lide

Norveç’te geçen hafta yapılan bizim de katıldığımız bir NATO tatbikatında akıl almaz bir skandal yaşandı. Atatürk’ün fotoğrafı düşman liderler arasına konulmuş, Cumhurbaşkanımızın ismi de sosyal medyada çirkin bir şekilde kullanılmış. 

Olay duyulunca TSK derhal tatbikattan çekildi. Ardından NATO Genel Sekreteri ve Norveç Savunma Bakanı ayrı ayrı Türkiye’den özür dilediler. Ve böylece bu iki skandal, Norveç’li bir teknisyenle bir subayın üzerine yıkılıvermiş oldu. Ancak Türk kamuoyunun tepkileri hiç de NATO’nun beklediği gibi olmadı. Türkiye’de muhalif-muvafık herkes ayağa kalktı. 

Nasıl kalkmasın? 

Türk-Amerikan ilişkilerinde gerginliklerin en çok yaşandığı bir dönem yaşanıyor. 

NATO’nun ABD’den sonra en büyük askeri gücüne sahip ve NATO içinde de büyük sorumluluklar yüklenmiş olmasına rağmen Türkiye, NATO ve ABD tarafından maalesef yeterince desteklenmemekle kalmayıp artık kösteklenmektedir. 

Fetö’den, Suriye’den S-400 füzelerine, Rıza Sarraf davasından vize sorununa, PKK ve uzantısı örgütlerin desteklenmesine baktıkça Türkiye adeta hedef noktasında gibidir. 

Geçmişte de, Türkiye’deki Amerikan üslerinin kapatılması ve Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası Türkiye’ye konulan silah ambargosu ve daha birçok anlaşmazlık Türk Amerikan ilişkilerini kopma noktasına getirmişti. 

Bu krizler hep kararlı tutumlarla atlatılmıştı. Şimdi de muhalif-muvafık kararlı duruşa ihtiyacımız olduğu kadar ekstrem kararlardan uzak durmak gerektiği de ortada.  

NAİM SÜLEYMANOĞLU’NU 

KAYBETTİK 

Sporumuzun efsane ismi CEP HERKÜL olarak anılan Naim Süleymanoğlu’nu çok genç yaşında kaybettik. Ulu Tanrı’dan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. 

23 Ocak 1967’de Bulgaristan’da Kırcaali’de doğmuş. Küçük yaşta spora başlamış. Daha 16 yaşında iken dünya rekoru kırmış. 

O yıllar Bulgaristan’da soydaşlarımız insanlık dışı baskılar altında idi. İsimleri zorla değiştiriliyordu. İdarenin zulüm ve baskısı altında idiler. Evladı Vatan göç ediyor veya inim inim inliyordu. 

Size konu ile ilgili bir anımı nakledeceğim. 1962 yılı sonbaharında bir NATO tatbikatında katılmak için birliğimle beraber Yunanistan’a gitmiştim. Tatbikat sonu dönüşte Selanik’te gezi için, bize Yunan Ordusunda askerlik yapan Batı Trakyalı iki Türk’ü mihmandar olarak vermişlerdi. 

Gezi sırasında bu iki Batı Trakyalı kardeşime yaklaşmak istedimse de hep mesafeli kaldılar. Sonunda Selanik Hava alanında kuytu bir köşede ayrılacağımız sırada veda ederken, daha yakın görüşemediğimiz için sitem ettim. Etrafı tekrar kolaçan ederek, kendilerine uzak durmaları için talimat verildiğini ve takip de edildiklerini hissettiklerini korku ve üzüntü ile anlatınca, kaburga kemiklerimiz kırılırcasına sarılıp bilahare gözlerimiz yaşararak ayrılmıştık. 

O gün TC’nin çelik kanatları altında Türkiye’de Türk olarak doğup büyüyüp, Türk olarak kalmanın kolay olduğunu, TC sınırları dışında, Türk olarak doğup Türk olarak kalabilmenin ne kadar zor, ne kadar fedakarlıklar gerektirdiğini anlamıştım. Hiç de unutmadım ve hayatım boyunca O kardeşlerimi hep kahraman olarak niteledim, takdir ettim, O’nlara sımsıkı sarıldım ve değer verdim. 

Naim’i de hep bu gözle gördüm. 

Üstelik O, gelmiş geçmiş dünyanın en başarılı büyük bir sporcusu, efsane bir şampiyondu. Üç defa üst üste 1988, 92 ve 96’da olimpiyat şampiyonu, sekiz kez dünya şampiyonu olmuş, altı olimpiyat, kırkaltı kez de dünya rekoru kırmıştı. Türkiye’de de altı defa yılın sporcusu seçilmiş, TIME dergisine de kapak olmuştu. 

Naim ayrıca güreş dışında Türk Milletine ilk olimpiyat şampiyonluğunu kazanan hepimizin gönlünde taht kurmuş unutulmaz bir sporcu idi. O’nu; sporcu ahlakı ile Türk Milletine ve hepimize yaşattığı gurur ve mutluluklarla hep anacağız. 

Nurlar içinde yatsın.