İçimde olan tam şu: Keşke 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle hazırlanıp duyuru alanlarında sergilenen afişlerle ilgili daha dikkat

İçimde olan tam şu:

Keşke 15 Temmuz darbe girişiminin yıl dönümü nedeniyle hazırlanıp duyuru alanlarında sergilenen afişlerle ilgili daha dikkatli olunsaydı da asker ve sivil halkımız karşı karşıyaymış gibi bir görüntü ortaya çıkmasaydı!

Fetö terör örgütünün bu ülkenin başına açtığı sıkıntıları burada tartışacak değiliz.

Aklı olan tartıyor, gözü olan görüyor!

Bir başka ülkenin ajanı haline gelmiş bir grup; çok geniş bir ağa dönüşmüş ve devleti içinden çökertecek ölçüde bütün bünyeyi bir ur gibi sarmış!

Önemli olan olup bitenden ders çıkarmak ve aynı yanlışlara bir daha düşmemek.

Laiklik demokrasinin bel kemiğidir, beynidir; artık bunu anlayalım ve gereğini yapalım.

Bence artık yok şöyleydi, yok böyleydi demenin bir anlamı yok:

Ülkemiz zor günler geçiriyor, amenna…

Lakin önemli olan burada ülkemizin milli değerlerinin nasıl ayaklar altına alındığı.

Dikkat edin; her şey yozlaştırıldı, özünden uzaklaştırıldı, değersizleştirildi.

Geleneksel, dinsel değerlerimiz; devlete, onun kurumlarına ve aslanlar yatağı ordumuza olan güven, inanç, verilen değer…

Her şeyde bir geriye gidiş var.

Ancak bu böyle gidemez.

Derhal durmalı kimi şeyler:

Yitirilen şeylerin geriye döndürülmesi kolay değil.

Onca kumpas görüldükten sonra, artık kimse asker düşmanlığı yapmasın. Milli ordunun bünyesine hain bir şebeke, dış uzantılı bir casusluk ve sabotaj ağı sızmış, onu içinden çürütmeye başlamış; milleti yıllarca inim inim inletmiş!

Oysa bulunduğumuz coğrafyada moral değeri yüksek, tam donanımlı, yüksek silah ve vuruş gücüne sahip orduya öyle ihtiyacımız var ki! Bu coğrafyada yaşamanın kimi bedelleri ne yazık ki var; ordumuz o nedenle bütün Türk Milleti’nin göz bebeğidir.

Bunu tartışmaya açmak bile abestir beyler, abes.

Doğru tartışma bugün şudur:

Dini siyasete alet etmeyin; din bezirgânlarına geçit vermeyin; demokrasinin kurallarını tam olarak oynayın; ordumuza, üniversitemize, yüce mahkemelerimize gözünüz gibi titreyin ve işi ve sorumluluğu ehline verin.

Nasıl ki işini bilmeyen bir hekime canınızı teslim etmek istemezseniz; ordumuzu da dışardan sızmış din bezirgânlarının insafına bırakmayın.

Kural neyse, oyunu ona göre oynayın.

İnanın ülkemizin buna acilen ihtiyacı var.

Gün birlik ve bütün olmak, ülkemize ve devletimize sahip çıkmak; bunun için de her türlü hırstan, ihtirastan, ön yargı ve akıl almaz cahilce tutumlardan uzak durmak gerekir.

Buna bizim dilimizde itidalli olmak diyorlar.

Bunu başarmalıyız, başaracağız.

Türkiye’yi, onun milli-öz değerleri ve yüce Türk Milleti’ne olan sonsuz güven duygularımız düzlüğe çıkaracak.

Ordu düşmanlığı ile hiçbir yere varılamaz.

Ordu bu milletin göz bebeğidir, öyle de kalmaya devam edecektir.