Öncelikle, değerli Yeni Çağrı Gazetesi ailesinin, yeni üyesi olmaktan dolayı mutlu olduğumu belirtmekle söze başlayayım. Marmara Üniversitesi Edebiy

Öncelikle, değerli Yeni Çağrı Gazetesi ailesinin, yeni üyesi olmaktan dolayı mutlu olduğumu belirtmekle söze başlayayım. Marmara Üniversitesi Edebiyat bölümü, son sınıf öğrencisi olarak, bundan sonra bana ayrılan, bu değerli köşede, Türk dilinin ve Türk edebiyatının güncel ve tarihsel konularına temas etmeye çalışacağım.

* * * *

Türk dilini konuşan bireyler olarak, Türk dili hakkında, yeterli bilgileri sizce bilmekte miyiz? Bu yazımda, değerli okuyuculara Türk diliyle ve bugün dilimizde konuştuğumuz kelimelerle ilgili, genel bir tablo çizmek istiyorum. Bugün dilbilimciler tarafından, dünya üzerinde aktif olarak konuşulan dil sayısı, 7 bin olarak ifade edilmektedir. Bu dillerin kalitesi ve gücü; şüphesiz, birbirinin aynı değildir. Dillerin köklü ve güçlü olması, geçmişiyle doğru orantılıdır. Yani bir dilin ne kadar köklü ve güçlü olduğu, o dilin geçmişiyle ölçülmektedir. Şüphesiz Türkçe, bilinen ilk yazılı kaynağı (Orhun Abideleri-7.yüzyıl) ele alındığında, bin yıldan fazla geçmişiyle köklü ve güçlü bir dildir.
Bu bin yıl elbette, yazılı olarak ifade edilen süreyi işaret eder. Türkçe'nin bir de yazılı olmayan, köklü geçmişi vardır ki; bu geçmişi, yaklaşık 7 bin yıldır. İşte 7 bin yıllık olan dilimize ait olan kelimelerin de köklü bir geçmişi vardır ve bu kelimeler, çeşitli şekillenmeler sonucu günümüz şekilleri ortaya çıkmıştır.
Yani bugün kullandığımız kelimelerin, isimlerin, fiillerin, "yazılı olarak" takip edilen, bin yıllık serüvenleri vardır. Örneğin; bugün sık sık kullandığımız ve "Nasılsın?" sorusuna verdiğimiz "iyi" cevabının menşeî, Türkçe'nin bu tarihsel,bereketli toprağının bir hasatıdır. Bu kelime Türkçe'nin tarihsel gelişimi içinde sırayla şu şekillere girmiş ve nihayet günümüz şeklini almıştır:
Eski Türkçe > edgü
Orta Türkçe > edgü
Eski Anadolu Türkçesi > eyü-ey
Osmanlıca > iyi
Yukarıda, sadece bir kelimeden yola çıkarak, bugün konuştuğumuz birçok sözcüğün yaşının bin yıldan fazla olduğunu gördük. Görüldüğü gibi; kelime asırlar içinde yoğrulmuş ve bugün sık sık kullandığımız şekline asırlar içindeki değişimle gelmiştir. İlerleyen yazılarda, bu dil ile üretilmiş köklü bir edebiyatı ele alacağız.