1. Merhaba Yiğit, eylül ayında paralimpik olimpiyatlar w1 milli takımı dünya


şampiyonluğu ile milli formamızı gururlandırdın. Biraz hikayenden bahseder misin?


Merhaba, adım Yiğit Caner AYDIN. 1992 yılında dünyaya geldim. 2013 senesinde üniversite öğrencisiyken başıma düşen bir stant sonrasında C6 seviyesinde boyun omurum kırıldı ve omurilik felci geçirdim. Göğüs altımdan itibaren tüm vücudum ve ellerim bu felçten etkilendi. Yapılan ameliyatta boynuma vida takılmış ve titanyum ile omurlarım sabitlenmiş. Ailemin söylediğine göre doktorlar ameliyat öncesinde %20 yaşama şansı vermiş ve pek ümitli değillermiş. 6 gün boyunca yoğun bakımda yaşam mücadelesi vererek bu mücadeleyi kazandım. Hastane odasına çıktığımda aslında gerçek mücadele başladı diyebilirim. Çünkü genç yaşımda tüm vücudumun kontrolünü kaybetmiştim. Hem fiziksel, hem de psikolojik zorlukların altından kalkmam gerekiyordu. Bu süreçte ailemin ve arkadaşlarımın çok büyük desteğini gördüm. Günlük 5-6 saatlik yoğun fizik tedavi çalışmaları yapıyorduk. İlk zamanlar 4 kişinin yardımıyla hasta taşıma koltuğuna geçebiliyordum. Tekerlekli sandalyeye oturabilmem bile doktorlar için mucizeydi. Fizik tedavi süreci 2.5 yıl kadar sürdü.


2016 yılında, babam tesadüfen Naci Yenier ile tanışmış. Engelli olduğu için benden de bahsetmiş ve biraz sohbet etmişler. Okçuluk hayatını ve başarılarını anlatırken benim için de okçuluğu tavsiye etmiş. Daha sonra Naci abiyle tanıştım ve bir gün arkadaşımın yardımıyla antrenmanını izlemek için Okçular Vakfı’nda kendisini ziyaret ettim. Çok keyifli gibi görünüyordu ve merakımdan yayı elime almak istedim. Yayı elime almamla, yayı tuttuğum tarafa doğru devrilmem bir olmuştu. O gün kendime bir hedef koydum, o yayı taşıyacak güce kavuşacak ve o hedeflere ben de atış yapacaktım.


Paralimpik okçulukta engel durumlarına göre farklı kategoriler bulunuyor. W1 ve W2 olmak üzere iki ayrı sınıflandırma var. W1 sınıfını, ağır engelli sporcuların yarıştığı kategori olarak tanımlayabiliriz. Ellerinde ve gövdesinde denge problemi olan sporcuların yarıştığı kategori olarak özetleyebiliriz. W2 sınıfında makaralı yay ve olimpik yay kullanılan ayrı sınıflar var. W1 sınıfında ise makaralı yay mekanizması üzerinde olimpik kiriş ve nişangah sistemi kullanılıyor.


Aylarca hiç sıkılmadan, pes etmeden pilates lastiğiyle kuvvet antrenmanları yaptım. İlk ok atmaya başladığımda, attığım 6 oktan 3 tanesi hedefi bile bulmuyordu. Kulübümün evime çok uzak olması nedeniyle çok fazla antrenman yapamıyordum. Büyük hayallerimi gerçekleştirebilmek için daha fazla çalışmaya ihtiyacım vardı. Bu arayış içerisindeyken evimin bodrum katındaki bir boşlukta antrenman yapabileceğimi düşündüm. Kaza öncesinde biriktirdiğim parayla kendime bir yay ve malzemeleri aldım. Ancak okçuluk çok pahalı bir spor, bütün paramı yaya harcayınca hedef alacak param kalmamıştı. Kauçuktan, koltuk minderinden ve televizyon kutusundan yaptığımız bir hedefi bir dolabın üzerine koyarak hedef yapmıştık. Ok çekmek için ailemin yardımıyla günde 5-6 saat süren antrenmanlar yapıyorduk. Ok sayısı hedefime ulaşmak için gece bile antrenman yapıyordum. Bu çabalarım karşılığını bulmuştu ve milli takım hocalarının potansiyel gördüğü sporcuları davet ettiği gelişim kampına davet edilmiştim. Hocalarımın verdiği destekle bir anda dünya standartlarında puanlar atmaya başladım. Daha sonrasında rekabetin çok yüksek olduğu milli takım seçmelerinin sonucunda Çin’de düzenlenecek olan Pekin Paralimpik Okçuluk Dünya Şampiyonası kadrosuna seçildim.


Şampiyonluk hikayesine gelecek olursak; Ömer Aşık ve Naci Yenier W1 kategorisinde dünya çapında önemli başarılara imza atmış sporculardı. İkisi de geçtiğimiz yıl Rio’daki Paralimpik Oyunlara katılmıştı. Onların başarısını sürekli takip ediyordum, bana örnek oluyordu. Ömer küçük yaşta elektrik çarpması ile bacaklarını ve ellerini kaybetmiş. Naci Yenier ise 25 yıl önce trafik kazasında boyun kırılmasıyla benimle benzer engel durumunu yaşamış bir sporcudur. Milli takım kamplarında, birlikte yoğun antrenmanlar yapıyorduk. İyi 2 sporcuyla beraber ben de iyi puanlar atmaya başlayınca kendimize şampiyonluğu hedef koyduk.


Ömer akülü sandalye kullandığı için otelden yarışma sahasına giderken hep Ömer’den destek alarak 3 kişi birlikte hareket ederdik. Bizi görenler, ‘’Türkiye W1 takımı geçiyor’’ diye gösterirlerdi.


Sıralama atışlarında attığımız toplam 1967 puanla dünya rekoru kırdık ve takım olarak sıralama birincisi olduk. Sonrasında elemelerde İtalya karşısında attığımız 215 puanla yine bir eleme rekoru daha kırdık. Finalde Rusya’yı 205-202 mağlup ederek altın madalyaya uzandık. En büyük hayalimiz olan İstiklal Marşımızı okuma gururuna ulaştık.


 


2) Başına gelen talihsiz kaza sonucu kendini çaresiz hissettiğin, umutsuzluğa düştüğün anlar oldu mu?


Karakter olarak soğukkanlı bir insanım. Başıma kötü bir olay gelse de olayları kontrol edebilme becerisine sahibim. Bunun çok faydasını gördüm, eğer soğukkanlılığımı koruyamasaydım şu an hayatta olmayabilirdim. Ailemin ve arkadaşlarımın desteğiyle kendimi iyi hissettim. Elbette bir anda değişen hayatınızda kendinizi kötü hissettiğiniz anlar olabiliyor ancak geçmişi değiştirme şansınız yoksa buna takılıp kalamazsınız. Ben hep neyi yapabiliyorsam onun peşinden gitmeyi tercih ettim. Eğer hala hayattaysam yapacak çok şey var demektir.


3) Okçulukla ilgili daha önce bir merakın var mıydı?


Okçuluğa özel bir ilgim yoktu ancak kaza öncesinde de spordaki çoğu branşı takip eden bir insandım. Hatta bir gün 2012’deki Londra Olimpiyatları’nı izlerken keşke ben de orada yarışan bir sporcu olabilsem diye özenmiştim. Kader bu ya; şimdi olimpiyatları hedefleyen bir sporcuyum. İnşallah o atmosferi ben de yaşayabilirim ve madalyayla birlikte taçlandırabilirim. Bunun için çok çalışıyorum.



4) Bu büyük başarıdan sonra kariyer planlarında nasıl ilerlemeyi düşünüyorsun?


Bu spora başlarken tek hedefim vardı, dünyanın en iyisi olmak. Hocalarımla bile konuşurken milli takımın benim için çok büyük bir hayal olduğunu, ancak benim hedefimin bu işte en iyisi kimse ondan daha iyi olmak olduğunu söylerdim. Milli formayı giydiğim ilk yarışmada dünya sıralamasında 1. olan 20 yıllık bir sporcuyu yendim ve ilk kez bir yarışmadan madalyasız döndüğünü söylemiş. İlk yarışmamda bu başarılara ulaşmak kendime olan güvenimi artırdı. Hedefim dünya sıralamasında 1. olmak ve olimpiyat şampiyonluğuna ulaşmak. Bütün madalyalara talibim.



5) Paralimpik olimpiyatlar içinde farklı spor dallarıyla ilgileniyor musun?


Ben bütün spor dallarını takip eden birisiyim. Ancak engelime ve zihinsel yeteneklerime en uygun spor okçuluk olduğu için benim için en güzel spor her zaman bu olacak. Özellikle paralimpik branşlarda arkadaşlarımız başarılı oldukça bizler de çok mutlu oluyoruz. Paralimpik branşlarda başarı arttıkça biz de daha çok güçleneceğiz ve daha iyilerini başaracağız.


6) 2 rekorla dünya şampiyonu oldun. Senden önce bu rekorları kıran takımları araştırma fırsatın oldu mu? Rakiplerini bize anlatır mısın?


Evet, tabii ki araştırdık. Yarışmaya gitmeden önce de hep bu müsabakaları izlemiştim. 2015’te bizim kırdığımız 2 rekor da geliştirilmişti. Sıralama rekoru 1830 puanla Rusya’da, eleme rekoru 201 puanla ABD’deydi. Biz bu rekorları çok ciddi biçimde yükselttik. Bu rekorları yeniden kırmak belki de çok güç olacak. İnşallah tekrar biz kıracağız.



7) Bu kazayı geçirmeden önce hayalini kurduğun farklı bir meslek var mıydı?


Bu kazayı geçirmeden önce yazılımcı olarak çalışıyordum. Lise zamanlarımdan beri çok fazla projede, işlerde çalıştım. İyi paralar kazandım. Hayalim kendi şirketimi kurmaktı. Buna da çok yaklaşmıştım.


8) Başardığın çok güzel bir şey. Her şeyden önce engellerin vazgeçmek için değil, başarmak için bir basamak olduğunu göstermiş oldun ve hayata dört elle sarıldın. Türkiye'de bunu başaramayan, kendini kapıların arkasından saklayan birçok yetenek var. Seninle aynı durumu paylaşanlar için ne söylemek istersin?


Hayatınızı ne kadar uzun yaşadığınız değil ne kadar kaliteli yaşadığınız önemli bence. Başıma gelen bu olay sonrasında sürekli yatıp, bütün sorumluluklardan kaçıp hayatımın sona ermesini bekleyebilirdim. Ancak bu hayat tecrübesini bir kere yaşama şansımız var. Her engelli bireyin yapabileceği şeyler var. Hatta bedensel engeli olmayan insanlara bile ilham olmak istiyorum. Benim bir sloganım var bu hayatta: ’’Yapabileceğinin en iyisini hedefle.’’


Engelliler kesinlikle kendilerine uygun bir spor dalı bulup spor yapmalılar. Bence spor engelliler için büyük bir nimet.


9) Sosyal hayatın nasıldır?


Son dönemlerde sosyal hayatımın büyük bir kısmı okçuluktan ibaret diyebilirim. Çok yoğun antrenman, kamp ve yarışma dönemlerinden geçtik. Bunun dışında arkadaşlarımla vakit geçirerek, dizi-film izleyerek ve sosyal medyayı takip ederek sosyalleşiyorum.


10) Omurilik felçlileri için yapılan çalışmalara etkinliklere katılır mısın?


Daha önce Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği yararına yapılan bir fotoğraf sergisi için fotoğraflarım çekilmişti, bu konuda bir desteğim oldu. Bunun haricinde sadece omurilik felçlileri için değil tüm engelliler için planladığım projeler var. Gelecekte daha fazla etkinliğe katılmayı ve etkinlikler gerçekleştirmeyi düşünüyorum.



11) Toplumumuzun bazı kesimlerinde engelli vatandaşlarımız için fazla vurdumduymaz olması hakkında ne düşünüyorsun?


Ben bu konuda böyle düşünmüyorum. Elbette sorumsuz davranan çok fazla insan var ancak iyi niyetli davranan insanımız da çok fazla. Bu konuda yönetimsel anlamda çözümler üretilmeli. Örneğin; sokaklar, binalar doğru şekilde projelendirilirse toplum da buna uyum sağlayacaktır. Engelli bireyler olarak sadece sitem ederek bunlardan kurtulamayız, doğru iletişim kurarak doğru şeyleri aktarmamız gerekiyor.


12) Üretmeyi, insanları mutlu etmeyi sever misin?


Sürekli yeni bir şeyler öğrenmeyi seven, insanlara yardımcı olmaktan mutluluk duyan bir insanım. Çevremdeki insanların aklına bir şey takılsa yardım için ilk düşündükleri kişi genellikle ben olurum. Bundan da keyif duyuyorum.

13) Hayatını ikiye ayırdığın zaman düşüncelerinde en çok neler değişti? 


Önceden monotonluktan sıkılan, sürekli bir arayış içine giren bir insandım. Artık çok hareketli bir hayatım var. Bazı şeyler daha zor ulaşılabilir olduğu için yapabildiğim en ufak şeyden bile mutluluk duyuyorum. Sportif anlamda da hedeflerim olduğu için hedefimin her basamağına ulaştığımda hayattan daha fazla keyif alıyorum.


14) Bence senin gibi güçlü ve istediğini alan biri bir tek spor dallarıyla değil, sanata hatta eğitim hayatına da önem vermeli


Böyle düşündüğünüz için öncelikle teşekkür ederim. Bu konularda da yapmak istediğim şeyler var ancak zamanla gerçekleştireceğim. Geçtiğimiz yıl yeniden üniversite sınavına girerek bilgisayar programcılığı bölümünü kazandım. Şu anda 2. Sınıfta okuyorum. Önümüzdeki yıllarda lisansa tamamlamayı ve gelecekte de spor üzerine eğitim almayı da planlıyorum.


15) Yazmakla aran nasıldır? Bir gün kaleminden dökülen satırları okuma fırsatımız olur mu? Hayatını ele alan bir kitap çıkartmak istemez misin?


Yazmayı seviyorum, hatta güzel yazdığımı da düşünüyorum. Ancak çok detaycı olduğum için bazen bir satır bile saatlerimi alabiliyor. İlerde tecrübelerimi paylaşacağım bir kitap yazmayı kesinlikle istiyorum. Hatta bir film hayalim bile var.


16) Bu büyük başarınızı herkesin duyması ve bilmesi lazım fakat televizyonlarda, sosyal medyada ekranlara taşınmadığını söylüyorsun. Sence böyle güzel bir başarı karşısında ilgisiz mi kalındı?


Maalesef dediğiniz gibi bu konularda basın biraz ilgisiz kalıyor. İnsanların hayatına dokunacak, belki bazı insanların hayatını değiştirecek detaylar var bu başarıların arkasında. Bu konuda da sitem edip oturmak yerine sazı elime almaya karar verdim. Elimden geldiğince bunu duyurmak için mücadele veriyorum. Doğru iletişim kurulduğunda insanların ilgisi olduğunu düşünüyorum. Yaptığım kabaca bir hesaba göre 4 günde 10 milyon kadar insana bunu ulaştırabilmişim. Yüzlerce tebrik mesajı aldım, herkese çok teşekkür ediyorum. Benim için çok büyük motivasyon oldu. Paralimpik sporlara ve okçuluğa olan ilgiyi artırmak da bizim misyonumuz. Biz ilgiyi arttıkça daha fazla dikkat çekecek, bu sporlardaki ekonomi de büyüyecek ve bence çok daha fazla insan daha iyi şartlarda spor yapacaktır.


17) Bu büyük başarının diğer kolları olan takım arkadaşlarınla aran nasıldır?


Milli takımımızda çok güzel bir arkadaşlık ortamı var. Çoğu tecrübeli, başarılı sporcular. Takıma ilk girdiğim andan itibaren çok iyi davrandılar ve tecrübelerini aktardılar. Özellikle Rusya ile yaptığımız final maçında çok büyük destek oldular, kazanınca da madalyayı kendileri takmış kadar sevindiler. World Archery de sosyal medya hesabından bu anı çok güzel bir mesajla paylaştı. O fotoğrafı gördüğümde çok mutlu olmuştum. Bence takımdaki ortamın özeti o fotoğraftır.


18) Bu güzel ve anlamlı sohbet için teşekkür ederim. İlerleyen günlerde daha büyük başarılarına tanıklık edeceğimize canı gönülden inanıyorum. Milli formayı hak ettiği yerlere çıkartacak başarılı ve azimli birisin. Dilerim nice hayallerin tıpkı milli formayı üzerine geçirme hayalin gibi gerçekleşir. Hayatta başarılar.


Ben de sohbetiniz ve iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Hedeflerim çok büyük, inşallah sırayla hepsini gerçekleştireceğim. Ben bu süreçte yanımda olan aileme, arkadaşlarıma, bana inanan, beni bu başarıya taşıyan milli takım hocalarıma, tüm milli takım ekibimize, federasyonumuza ve kulübüm Okçular Vakfı’na çok teşekkür etmek istiyorum.

Editör: TE Bilisim