EBRU BİR TÜRK SÜSLEME SANATIDIR Ebru geleneksel Türk süsleme sanatları arsında en yaygın olarak k

EBRU BİR TÜRK SÜSLEME SANATIDIR
Ebru geleneksel Türk süsleme sanatları arsında en yaygın olarak kullanılmış bir bezeme sanatıdır.

Ebru sanatının ilk ne zaman ve kimler tarafından uygulandığı tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte,  bu süsleme ve bezeme  sanatının  Doğu kaynaklı bir süsleme sanatı olduğu düşünülmektedir. Ebr, Farsça’da bulut anlamına geldiğinden ve ebru desenleri çoğunlukla bulutu anımsatan desnlerden oluştuğundan, bu sanatın İran’da doğmuş olduğu söylenir. Fakat, son yapılan araştırmalara göre ebru sanatının Türkistan’ın Buhara kentinde doğduğunu, oradan   İran yoluyla Osmanlılar'a geçmiş olduğunu ortaya koymuştur. Bu nedenle Batı ülkelerinde bu bezeme sanatı, "Türk Kağıdı" ya da "mermer kağıt" olarak anılmaktadır.

Ebru, Anadolu’da kendiliğinden yetişe geven otunun özsuyundan elde edilen kitre tutkalı ve deniz kadayıfı bitkisi (kerajin) ile kıvamı arttırılmış suyun üzerine, ödle yoğurularak su yüzeyinde yüzebilecek, çökmeyecek özellik kazandırılan toprak boyaların at kılından yapılmış fırçalar yardımıyla suya serpilmesi ve su yüzeyinde meydana gelen şekillerin olduğu gibi ya da biz denilen sivri uçlu aletle ya da tarak şeklinde özel olarak hazırlanmış bir aletle şekillendirildikten sonra bir kağıda aktarılmasıyla yapılmaktadır.  Günümüzde ebru, yalnız kağıda değil, her tür eşyanın yüzyini bezemek amacıyla kullanılmaktadır.

Prof. Dr. Uğur Derman’ın yaptığı araştırmalara göre, ebru sanatının başlangıcı 9. Ve 10. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ebru sanatı kağıdın bulunmasından sonra yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. 10. Yüzyılda Çinli katip Su Yijin (975-995)fırça, mürekkep, mürekkep taşı ve desenli kağıdı, “Wen Fang Si Pu” yani “Çalışmanın dört hazinesi” olarak kayda geçirmiştir. Japonya’da da XII. Yüzyılda suminagaşi ve beninagaşi diye anılan ebruya benzer süsleme tekniklerinin kullanıldığı bilinmektedir.

GELENEKSEL BEZEME SANATIMIZ, ÇAĞATAY TÜRKÇESİNDE “EBRE” OLARAK ANILMAKTADIR
Daha sonraki yüzyıllarda Buhara çevresinde, Çağatay Türkçesiyle “ebre” olarak adlandırılan bezeme sanatının uygulandığı bilinmektedir, fakat kökeninin hangi tarihlere uzandığı net olarak saptanamamıştır.

XVI. Yüzyıl başlarında Türkistan coğrafyasından İran’a geçen bu bezeme sanatı, su yüzeyinde oluşan şekillerin buluta benzemesinden dolayı, Farsça’nın hakim olduğu coğrafyada “ebri” olarak anılmaya başlanmıştır. Osmanlı coğrafyasına da bu adla geçen bu bezeme sanatı, daha sonraları Türkçeleşerek “ebru” adıyla ünlenmiştir.

Ebrunun, Türkistan coğrafyasından Osmanlı’ya İran üzerinden ebri adıyla geçmesi nedeniyle, bu bezeme sanatının İran sanatı olduğu savunulmaktadır. Fakat, İran’dan çok önce bu sanatın Buhara çevresinde kullanıldığı ve bir Türk bezeme sanatı olduğu bilinmektedir.

Bilindiği gibi, 12 Hayvanlı Türk Takvimine göre, Türkistan coğrafyasında, 5446 yıldan beri Uluğ Kün, Yeni Kün adıyla yeni bir hayatın başlangıç günü olarak kutlanmakta olan NEVRUZ’’un adı da Farsça’dır, ama binlerce yıllık bir Türk bayramıdır. Bulut anlamındaki “ebr”in, kaş anlamındaki “ebru”nun  Farsça kökenli olması, bu bezeme sanatının İran kökenli bir sanat olduğunu göstermez. Elimizde ebru sanatının kökeni konusunda en eski eser, 1615 yılında yazılmış olan Tertib-i Risale-i Ebri adlı kitapçıktır.

Uğru Derman Hoca’nın Türk Sanatında Ebru adlı kitabında belirttiğine göre,  tarihi saptanabilen en eski ebru, üzerinde Mâlikî Deylemî’ye ait bir kıt’anın bulunduğu ve Gürcistan’da yazılmış olan 1554 tarihli bir ebrudur. Bu tarihi ebrunun, “hafif ebru” tarzında yapılmış  olması, bu sanatın çok eskilere dayandığını göstermektedir. Çünkü, hafif ebruyu yapabilmek için, oldukça deneyimli bir ebru sanatkarı olmak gerekir.

EBRU BATIYA İSTANBUL ÜZERİNDEN TAŞINMIŞTIR
XVI. Yüzyılın sonlarında Osmanlı coğrafyasında, özellikle İstanbul’da yaygın olarak kullanılan bu sanat Avrupalı gezginler atarafından Batı ülkelerine taşınmış ve oralarda Türk kağıdı ya da desenlerin mermer damarlarına benzetilmesinden dolayı, mermer kağıdı olarak anılmaya başlanmıştır. Önceleri Alman sanatçılar tarafından benimsenip uygulanmaya başlanan bu bezeme sanatı, daha sonraları Fransa ve İtalya’da da uygulanmaya ve kullanılmaya başlanmıştır. Yayıldığı her ülkenin sanat anlayışına göre uygulama ve desenleme konusunda başkalıklar gösteren ebru sanatı İngiltere üzerinden Amerika’ya ulaşmıştır.

Kağıtların süslenmesinde, hat sayfalarının ve levhalarının bezenmesinde, el yazması kitap ciltlerinde yan kağıdı olarak kullanılan ebru sanatımız Osmanlı döneminde saygın bir meslek ve para kazandıran bir koluydu. Fakat XX. Yüzyılın başlarına gelindiğinde, maalesef unutulmaya yüz tutmuştur.

Geleneksel süsleme sanatımız olan ebrunun yeniden canlandırılması, “çiçekli ebru”yu geliştiren ünlü hattat Necmettin Okyay’ın çalışmaları sayesinde olmuştur. Mustafa Düzgünman’ın çalışmaları da,  ebrunun sanat çevrelerinde yeniden saygınlık kazanmasını ve yaygınlaşmasını sağlamıştır.

Günümüzde Mustafa Düzgünman'dan (1920-1990) sonra gelen ebru sanatçıları arasında, (tarih sırasına göre) Sacit Okyay, Sami Okyay, Fuat Başar, Alparslan Babaoğlu, Sabri Mandıracı, Sadreddin Özçimi, Sedat Altınöz, Hikmet Barutçugil, İsmail Dündar, Mahmut Peşteli’yi anmak gerekir.

Günümüzde ebru sanatı giderek büyüyen bir ilgi görmektedir. Çeşitli belediyeler, vakıflar ve sivil toplum kuruluşları bu geleneksel sanatımızı yaşatmak ve gelecek nesillere tanıtmak amacıyla kurslar açmaktadır.

Bir grup ebru gönüllüsünün çabalarıyla ebru sanatımız UNESCO tarafından korunması gereken sanatlar listesine alınmış, her yılın eylül ayının ikinci haftasının “Ebru Günü” olarak kutlanmasına karar verilmiştir.

İlki İstanbul’da gerçekleştirilen “Ebru Günü”nün ikincisi Gaziantep”te kutlanmış ve bu kutlama kapsamında ebru sanatçıları dünyanın en büyük ebrusunu yaparak, Guiness Rekorlar Kitabı’na girmeye hak kazanmışlardı.

3. EBRU GÜNÜ TRABZON’DA KUTLANDI
Geleneksel olarak eylül ayının ikinci haftasında gerçekleştirilen etkinliklerle kutlanan “Dünya Ebru Günü”nün 3’üncüsü, bu yıl Trabzon Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Geleneksel Türk süsleme sanatlarını yaşatma adına yapılan çalışmalar sonucunda eylül ayının ikinci haftasının “Dünya Ebru Günü” olarak kutlanması kararlaştırılmıştı.

İlki 2012 yılında İstanbul'da, ikincisi Anadolu Süsleme Sanatları Kültür Eğitim ve Tanıtım Derneği ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ortak projesi olarak 2013'te Gaziantep'te gerçekleştirilen Dünya Ebru Günü’nün 3’üncüsü,  bu yıl, Trabzon'da, Trabzon Belediyesi’nin ev sahipliğinde yapılan bir dizi etkinlikle kutlandı.

31 il ve 10 ülkeden 100 sanatçının katılımıyla Trabzon'da gerçekleştirilen 3. Dünya Ebru Günü’nün açılış töreninde  sanatçılara seslenen Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, "İlham veren şehir olan Trabzon'da her zaman hizmetkarlığınızı yapmaya hazırız" dedi.

Kutlamalar,  Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi'nde düzenlenen Ebru sergisi ile başladı. Trabzon Büyükşehir Belediyesi mehteran takımının konseri ile başlayan etkinliklerde Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu'nun yanı sıra, Yalova eski Belediye Başkanı Yakup Koçal ile Kültür Bakanlığı Sanatçısı eşi Suna Koçal,  Turkuaz Ebru Genel Müdürü Mesut Osmanoğlu, ebru sanatçısı Attila Can, Çerkezköy Belediye Başkan Yardımcısı Atilla Çam, Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Kansız ile birlikte 31 il ve 10 ülkeden yaklaşık 100 Ebru sanatçısı hazır bulundu.

Törende yaptığı konuşmada, Trabzon olarak bu tür güzel organizasyonların her zaman ev sahipliğini, hizmetkârlığını yapmaya hazır olduklarını ifade eden Büyükşehir Belediye Başkanı Gümrükçüoğlu, Ebru sanatının UNESCO Dünya Kültür Listesi'ne girmeye aday olduğunu hatırlatırken, "İnanıyorum ki bu güzel ve büyük sanat siz değerli sanatçılarımızın gayretleri ile hak ettiği yeri alacaktır" diye konuştu.

İLHAM VEREN ŞEHİR TRABZON
Ebru sanatçılarına seslenen Başkan Gümrükçüoğlu sözlerini şöyle tamamladı:

"Burada bizleri çok sevindiren çok kıymetli sanatçılar ile birlikteyiz. 4 bin yıllık tarihi, sanatı, kültürü ileri kuşaklara taşıma azmini her zaman göstermiş olan Trabzon'da bulunmanızdan mutluluk duyuyoruz. Bu organizasyonu büyük emekleri ile bizlere yaşatan organizasyon komitesine şehrimiz ve Trabzon halkına şükranlarımı sunuyorum. Bu güzel organizasyonun sonrasında da Trabzon'umuzun tarihini, kültürünü, medeniyetlerin buradaki eserlerini tanıma fırsatı elde etmiş olacağız. İlham veren şehir olan Trabzon'a her zaman teşriflerinizi sizlerden arz ve talep ediyoruz. Şehrimizi teşrif eden bütün sanatçılardan büyük bir onur duyduğumuzu ifade ediyorum."

Organizasyon Komitesi Başkanı Songül Kartal da konuşmasında kendilerine sağlanan desteklerden ötürü Trabzon'a teşekkür etti.