KESİK (THE CUT)










Kağıt kesiği şaşırtıcıdır. Ufacık bir çizgi halinde yara açar tende, ama aslında yara göründüğünden büyüktür, acısı dayanılmazdır. Fatih Akın, 1915 olaylarını da böyle gördüğü için mi filmine bu türden bir isim seçmiş, bilinmez. Belki de bir adamın birdenbire ailesinden zorla koparılmasının efektidir bu isim. Akın, aslında yine insanlığın halleri üzerine bir film çekmiş.


1915 olaylarının tarihte bir yara olduğunu unutturmadan, öyküsünü ailesinden koparılan bir Ermeni babanın gözünden anlatmayı tercih etmiş. O dönemle ilgili ispatların peşinden koşmamış, bunun yerine Ermenilerin başına gelenleri bir çıkış noktası olarak seçip filmini bir yol hikayesine dönüştürmüş. Bunu sevmeyenler de olacaktır elbet. Almanya’da yaşayan Türk asıllı bir yönetmenin neden bu insanlık hallerinin fonuna tartışmalı 1915 olaylarını yerleştirdiği çok konuşulacaktır. “Eleştirilerden çekinmiyorum, filmim gösterilsin yeter” diyor Akın, ilk olarak Venedik Film Festivali’nde gösterilen, Türkiye’deyse sansüre kurban gitmekten son anda kurtulan filmi için. Öyle, bir tarafı tutmak gibi bir derdi yok sanki. Daha çok, “Duvara Karşı” ve “Yaşamın Kıyısında” ile bir üçleme oluşturmanın gayretinde. 16 milyon dolarlık bütçesiyle de dikkat çeken filmin senaryosuna Akın ile birlikte imza atan isimse, Martin Scorsese filmleri “Raging Bull” ve “Mean Streets”nin senaryolarını da yazan Mardik Martin. Çekimleri Almanya, Ürdün, Kanada, Malta ve hatta Küba’da gerçekleştirilen filmin başrollerinde aksanlı İngilizceleriyle Tahar Rahim ve Simon Abkarian var.


UZUN YOL










“Uzun Yol” bir aşk hikayesi. “Yüreğinin götürdüğü yer, her zaman mutluluk getirir mi” sorusunu soruyor film. Gülten ve Fariz’in hikayesi bu. Fariz kamyon şoförü. Gülten’in ailesi ilişkilerine karşı çıkıyor. Gülten de yüreğinin götürdüğü kasabaya Fariz ile birlikte yerleşiyor. Bir çocukları oluyor. Aile oluyorlar. Ama sorunlar bitmiyor. Fariz’in uzun kamyon yolculukları dışında bir de kumar sorunu var çünkü. Ataerkil toplumda en çok üzülenin kadınlar olduğunu söylüyor film. Yalan da değil. Ama farklı bir dokunuş var burada sanki. Nihat Seven’ın dördüncü uzun metrajında oyuncu kadrosunu Hakan Yufkacigil, Bora Cengiz, Mehtap Anıl oluşturuyor.


ÇAKALLARLA DANS 3: SIFIR SIKINTI










Kayınço Gökhan, Del Piero Hikmet, Köfte Necmi ve Muhasebeci Servet’in macerası tam gaz devam ediyor. İlk filmde çakallık yapayım derken hapse giren, ikinci filmde tıbbi deney için kobay olmayı kabul eden çetemiz, artık çakallık yapmaya tövbelidir. İyi de, Hikmet’in biricik aşkı Mihriban için yapılacak son bir çakallık, gerçekten çakallıktan sayılır mı? Anlatalım: Hikmet, flört ile evliliği birbirine karıştırınca, elini tuttuğu ilk kız olan Mihriban’la evlenmek ister. Ama kız dilsizdir. Mihriban’ın annesi, ölmeden önce kızının bir kez olsun sesini duymak ister. Ameliyat şart olur ama para gereklidir. Dedik ya, çakallıktan kurtuluş yok. Ameliyat parasını yine çakallık yaparak kazanmaya karar verirler. Yönetmen koltuğunda bir kez daha Murat Şeker oturuyor. “Toplumun iyice gerildiği bir dönemde insanları biraz olsun rahatlatmak istedik” diyor Şeker, filmin adındaki “sıfır sıkıntı” için. Başrol kadrosu da değişmemiş: Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Timur Acar ve Murat Akkoyunlu her türlü çakallığa hazır ve nazır!


PATRONDAN KURTULMA SANATI 2










Bir patronun isteyebileceği son çalışanlar olabilecek Nick, Dale ve Kurt, artık emir almaktan bıkmıştır. Kendi işlerini kurmak isterler ama para gerekir. Güvendikleri yatırımcıları desteğini bir anda çekince umutsuzluğa düşerler. Bu durumdan kurtulmanın yolunu, yatırımcının oğlunu kaçırıp fidye istemekte bulurlar. Ama suç dünyası onlara göre değildir. Ortalamanın üzerinde eleştiriler alan 2011 tarihli ilk filmin devamında Jason Bateman, Charlie Day ve Jason Sudeikis yine başrollerde. Kadroya ilk filmde de yer alan Jennifer Aniston ve Jamie Fox’un yanısıra, sıkı durun, çifte Oscarlı Christoph Waltz de destek veriyor. Bu, Foxx ve Waltz’in “Django Unchained”dan sonraki ikinci birlikteliği. Yönetmen koltuğunda ise bu kez Sean Anders oturuyor.


SESİME GEL










1990’ların Türkiye’sinde Doğu ve Güneydoğu’da yaşananların sinemamızda işlenmesinden daha doğal bir şey olamaz. Keşke, sayıları artsa. 2008’deki “Gitmek”ten sonra başka yönetmenlerle “F Tipi Film” gibi ortak projelerde çalışmayı tercih eden Hüseyin Karabey, bilindik, tanıdık bir öykü anlatıyor bize. Berfe adlı babaanne ile 8 yaşındaki torunu Jiyan’ın hikayesi bu. Bir gün köylerine asker gelir ve Jiyan’ın babası Temo’nun tutuklandığını bildirir. Köydeki erkeklerin silah sakladıklarına dair istihbarat vardır. Silahını teslim eden serbest kalacaktır. Ama babaanne ve torununun bu silahlardan haberi yoktur. Şimdi bir yerlerden silah bularak karşılığında Temo’yu kurtarmaları gerekmektedir. Yakın dönem ülke tarihinde yaşananlara tebessümü de ihmal etmeden bakmayı tercih eden Karabey, amatör oyuncularla çalışmış. Böylelikle doğallığı yakalamayı başardığı söyleniyor. Ancak o bölgede 90’larda yaşananlarla ilgili neden-sonuç ilişkisinin üzerinde yeterince durmadığı, fazla deşmediği, daha ziyade oldu-bitti’yle geçiştirdiği yönünde eleştiriler de mevcut. Yaşlı bir kadın ile torununun o koşullarda ne yaptığını yine de merak ediyor insan.


PELE










Spor filmleri drama yönü ağır bastıkça izleniyor, seviliyor. Hele boks filmleri yok mu. Ancak konu futbol olduğunda izleyici garip bir biçimde kaçıyor gibi. 90 dakikalık hakiki heyecan yerine beyazperdedeki kurmaca “şey”, seyircinin ilgisini çekemiyor. “Pele” ise, yaşayan bir efsanenin hayatına dair. Brezilya’nın fakir mahallelerinden birinde yetişip ülkesine 1958 yılında Dünya Kupası’nı kazandıran “siyah inci”nin öyküsü bu. Henüz 17 yaşındayken adını futbol tarihine yazdıran Pele’nin saha dışı yaşantısına, onun boyun eğmeyen asi ruhuna odaklanıyor film. Efsaneyi filmde ilk oyunculuk deneyimine çıkan Kevin de Paula canlandırıyor. Yönetmen ve senarist ise Jeff Zimbalist-Michael Zimbalist ikilisi. “Maradona mı Pele mi” sorusunun yerini “Messi mi Ronaldo mu” sorusunun aldığı günümüzde, biraz geç kalmış bir çaba sanki. Hiç değilse dünya kupası zamanı gösterime girseydi, diye düşünceler düşüyor akla.


ntvmsnbc.com

Editör: TE Bilisim