PARİS

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun üye ülkeler arası sığınmacı paylaştırma mekanizmasında yer alan "Güvenli Ülke" uygulamasıyla, AB'de iltica hakkı verilecek sığınmacı sayısının önemli miktarda azalması bekleniyor.

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker tarafından tanıtılan sığınmacı planının alt başlıklarından "Güvenli Ülke" uygulamasına göre, AB tarafından, sığınmacılara karşı insan hakları ihlallerinin yaşanmadığı ve Kopenhag Kriterleri'ne uyduğu düşünülen ülkelerden geçip Avrupa'da iltica talebinde bulunan sığınmacıların başvurusu reddedilebilecek. Türkiye'nin yer almadığı listede AB'ye sınırı olan ve sığınmacıların Avrupa'ya yeni geçiş noktası olan tüm Balkan ülkeleri yer alıyor.

AB'nin bu planla halen Balkanlar'da kalan ve AB sınırları içine girememiş sığınmacılar için "tampon bölge" oluşturacağı ifade ediliyor.

Sorbonne-Paris 13 Üniversitesi Göç Araştırmaları Öğretim Görevlisi Antoine Pecoud, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "AB, Balkanlar'da tampon bölge oluşturmaya çalışıyor. Daha önce Yunanistan ve İtalya'nın oynadığı bu rolü şimdi Sırbistan gibi Balkan ülkelerinin oynaması bekleniyor" dedi.

Yunanistan ve İtalya'nın uzun bir süre AB'ye iltica etmek isteyen tüm sığınmacıların yerleşim yeri olduğunu söyleyen Pecoud, "Yunanistan ve İtalya isyan edince AB, sığınmacıları gönderebileceği yeni bir kapı aradı. Balkan ülkelerine söz geçirmesi daha kolay çünkü hepsi AB'ye adaylık sürecinde, bu bir güç ilişkisi meselesi" görüşünü dile getirdi.

AB içinde sadece Yunanistan ve İtalya gibi sınır ülkelerinin değil birçok Doğu Avrupa ülkesinin de sığınmacıları kabul etme konusunda itirazları olduğunu hatırlatan Pecoud, "AB ülkelerinin kendi içindeki tartışmalara rağmen anlaşabileceği bir nokta var, o da sığınmacıları AB'nin sınırları dışında tutmak" diye konuştu.

Pecoud, "Güvenli ülke" programıyla AB'de iltica başvurusu kabul edilecek sığınmacı sayısının gittikçe azalacağını öne sürerek, " AB sığınmacı sorununu sınırları dışına atıyor.AB ülkeleri tüm sığınmacıları alamayacaklarını anlayınca transit ülkelerin yükün altından kalkması yolunda girişimde bulunuyorlar" dedi.

AB'nin sığınmacıları kabul konusunda ikili bir politika sürdürdüğünü belirten Pecoud, "AB bir yandan kapılarını sığınmacılara açıyor imajı verdiğini diğer yandan da sınırlarını daha sağlamlaştırdığını savundu.

AB'nin yeni sığınmacı paylaşma mekanizmasıyla yalnızca "cömertliğine" dikkat çektiğini ve "Güvenli ülke" uygulamasının geri plana atıldığına dikkati çeken Pecoud, "AB, göçmenleri kabul konusunda cömertliğine vurgu yaparken güvenli ülke mekanizmasını ön planda tutmak istemiyor" ifadesini kullandı.

Pecoud, AB'nin sığınmacıları sınırları dışında tutma politikasını daha önce Fas'a karşı da uyguladığını anımsatarak, Sahraaltı Afrika'dan gelip Fas üzerinden İspanya'ya ve geri kalan AB ülkelere gitmek isteyen sığınmacıların Fas'ta kalması için ciddi miktarda maddi yardımlarda bulunulduğunu anlattı.

AB ülkelerinden Balkanlara tehdit

AB yetkilileri ise Balkan ülkelerinin sığınmacıları kabul etmesi konusunda üyelik kozunu oynuyor. AB Komisyonu Başkanı Juncker, geçen hafta Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, "Güvenli ülke" listesinden çıkartılan devletlerin AB'ye üyelik şanslarını da kaybetmiş olacaklarını belirtmişti.

Hafta başında Ceza Kanunu'nda yaptığı değişimle Sırbistan sınırını geçmeyi yasadışı ilan eden Macar hükümeti ise Sırbistan'ın AB adaylık hakkını kaybetmemek için sığınmacıları kabul etmek zorunda olduğunu savunuyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, yaptığı açıklamada, "Biz Sırbistan'ı güvenli ülke olarak görüyoruz, sığınmacılar orada iltica talebinde bulunmadılarsa başvuruları burada reddedilecek" ifadelerini kullanmıştı.

Macaristan, 2014 yılında Balkanlar'dan geçip kendi topraklarında iltica talebinde bulunan 43 bine yakın kişiden yalnızca 260'ının başvurusunu kabul etmişti.