ABD ile Türkiye arasında derinleşen sorunlar nedeniyle tarafların dost mu, düşman mı olduklarını sorguladıkları bir dönemi yaşıyoruz. ABD’nin FE

ABD ile Türkiye arasında derinleşen sorunlar nedeniyle tarafların dost mu, düşman mı olduklarını sorguladıkları bir dönemi yaşıyoruz. ABD’nin FETÖ’ye ev sahipliği yapması, PYD/YPG/PKK’ya arka çıkması ilk akla gelenler... Türkiye’nin sürekli uyarılarına rağmen PYD/YPG’ye 5 bin TIR ve 2 bin uçak dolusu askeri silah, mühimmat, zırhlı araçlar ve hatta yüz milyonlarca dolar maddi yardım yapılması da kabul edilebilir gibi değil...

Son olarak, Trump'ın damadı ve Başdanışmanı Jared Kushner öncülüğünde yapılan ve 20 ülkeden temsilcilerin katıldığı Türkiye'nin on yıllarca yanında olduğu ve insani yardım gönderdiği Gazze'deki insanlık krizi ele alındığı Gazze'ye insani yardım" toplantısına Türkiye davet edilmedi. Düşünebiliyormusunuz, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği'nden temsilciler, Bahreyn, Kanada, Mısır, Fransa, Almanya, İrlanda, İsrail, İtalya, Japonya, Ürdün, Suudi Arabistan, Hollanda, Norveç, Umman, Katar, İsveç, İsviçre, Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere dahil 2o ülke var ama Türkiye YOK!!! (1)

ABD yönetimi Ortadoğuda kendi çıkarlarına uygun olan uzun vadeli stratejik planlarını adım adım hayata geçirirken, Türkiye için hayati önemi olan “terör örgütü PKK ve suriyedeki uzantısı PYD/YPG” konusunda adeta kasıt yaparcasına Türkiye’nin taleplerine duyarsız kalmaktadır. Bu durum dostluk ve müttefiklik ilişkilerini zedelemekte. ABD Yönetiminde çoğalan şahin kadroların aleyhimizdeki tutum ve düşünceleri nedeniyle  ilişkilerimiz daha da olumsuz etkileyebileceğini düşünüyoruz.

Kendilerince Türkiye’nin Batı değerlerinden uzaklaştığı ve Rusya’ya yakınlaştığı gibi Türkiye’yi suçlayacak sebepler ileri sürseler de Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir sayfa açacak adımlar dürüstlük ve samimiyet temelli olmadıkça iplerin tamamen kopması malesf kaçınılmaz olabilecektir.

Hala 1 Mart tezkeresinin hesabını gütmekte olan ABD, 60 yıllık müttefiki Türkiye yerine Suriye operasyonlarında PYD/YPG’yi ortak olarak görmüş ve IŞİD’e karşı savaşıyorlar bahanesiyle karşımızda bir ordu kurmuştur. ABD askerlerinin Talabanini peşmergelerinin eşliğinde Irak’ın Süleymaniye kentinde görev yapan askerlerimizin başına çuval geçirmesi de intikam operasyonudur. Irak ve Suriye’de Türkmenleri yok saymış, Türkmen bölgelerine ağır bombardımanla askeri harekat yapmak suretiyle halkı yerlerini terketmeye zorlamıştır. Önce IŞİD’i kullanarak yerli Türkmen ve Arap halkı  evlerinden etmiş, sonra da IŞİD’i temizliyoruz diye (ÖSO) Özgür Suriye Ordusu adı altında PYD’li Kürtleri o bölgelere yerleştirerek demografik yapıyı değiştirmiştir.

Türkiye de haklı olarak güneyinde inşa edilmek istenen Akdenize uzanan terör koridoruna karşı önce “Fırat Kalkanı” şimdi de “Zeytin Dalı” Harekatlarını yaparak aleyhindeki gidişata dur demiştir. Rusya’yla gelişen ilişkiler, S-400 hava Savunma sisteminin alınması, Kudüs’ün ABD tarafından başkent olarak tanınmasına karşı Türkiye’nin öncülüğünde İslam ülkelerinin karşı çıkması, İsrail’in oldu bittilerine karşı Türkiye’nin tepkileri de ABD’nin hesaplarını bozduğu için rahatsızlık yaratmıştır.

Batı Ülkeleri Dünya’nın en verimli enerji havzası üzerinde oturan İslam ülkelerinin birlik olmalarını engellemek için kendi aralarında çatışma yaratma ve böylece un-ufak ederek kendi amaçları doğrultusunda kullanmakta ustadır... Ellerinde Sünni-Şii ayrılığı gibi oldukça güçlü bir malzeme zaten var.. Bu yeme takılmaya hazır Arap ülkeleri de cepte...

“Müslümanı müslümana düşüren” Batı’nın şeytani planları, her zaman işe yaradığını gösteren o kadar çok örnek var ki...

Yıllardır, Filistin meselesinde ve Kudüs konusunda bile  iki yüzlü ve samimiyetsiz davranmışlar, bir anlamda İsrail’e hizmet etmişlerdir.

Mesela sözde İslamın bayraktarlığını yaptığını idia eden IŞİD nedense sadece din kardeşi olan diğer müslümanları katletmiş ama islamcıların can düşmanı olan İsrail’e hiç sataşmamıştır!!!

Bir çok İslam ülkesinde şii-sünni ayrılığı el altından desteklenerek 1400 yıl öncesine ait husumet birbirleriyle savaşacak derecede düşmanlığa dönüştürülmüştür.

İslam’ın sancağını Avrupa’nın ortalarına kadar taşıyan Türklere karşı Müslüman Arap alemi kışkırtılmış, İngiliz altınlarıyla işkembelerini şişiren sözde müslüman din kardeşlerimiz, müslüman Türk evlatlarını arkadan vurarak hristiyan uşaklığını yapmıştır.

Günümüzde ise;

Kıbrıs davamıza Müslüman Arap kardeşlerimizden hiç bir destek gelmezken, ABD’nin hizmetkarı olmaktan utanmamışlardır.

ABD’nin etkisindeki Suudi Prens Salman bin Muhammed, bölge ülkeleri Türkiye ve İran ile Katar'ı şeytan üçgeni olarak tanımlamıştır.(2)

İsrail'in sesi konumundaki Birleşik Arap Emirlikleri'nden "Tahran ile Ankara'nın bölgedeki hırslarıyla mücadele etmek için Arap âlemi birleşmelidir" çıkışı gelmiştir.(3)

ABD güdümündeki Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Enver Gargaş, "Arap dünyası Tahran ve Ankara tarafından yönetilmeyecektir" paylaşımında bulunmuş,(4)  Arp ülkelerini Türkiye’ye karşı birleşmeye çağırmıştır.

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, tweetle Medine Müdafaası kahramanı olarak bilinen Osmanlı Paşası Fahreddin Türkkan'a hakaret etmiştir.

 K A Y N A K .........:

(1)    ,(2), (3), (4) Yeniçağ: ABD'nin uzun vadeli oyunu! - Özcan YENİÇERİ